Bak Pentagon F-16 işini destekliyormuş o halde geçiriverin İsveç’in NATO üyeliğini
Can Ataklı; Ama tabii ki ABD bu. Bir yandan destek verir gibi yaparken diğer yandan karşılığında bir şey istemeyi de ihmal etmez. İktidar ise çaresiz, İsveç’in NATO’ya kabulünü veto edemeyeceğini biliyor.
ANALİZ
Erdoğan seçimden önce İstanbul’a el koydu bile
Erdoğan için yerel seçimlerdeki en önemli kent İstanbul.
Refah Partisi döneminden başlayan ve 2019’a kadar süren İstanbul’daki AKP iktidarı İmamoğlu’nun kazanması ile sona ermişti.
İşte o günden beri Erdoğan büyük bir hırsla İstanbul’u yeniden kazanmak için çabalıyor.
Bu uğurda İstanbul’a çok zarar verildi.
Özellikle Belediye Meclisi’ndeki AKP üstünlüğü yüzünden İmamoğlu’nun İstanbul’a yapmak istediği pek çok hizmet engellendi.
Erdoğan bununla da yetinmedi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden gelen pek çok talebi geri çevirdi.
Belediyenin bulduğu dış kredilere bile el konuldu
Yardım amacıyla toplanan paraların da harcanması da engellendi.
Şimdi seçime tam üç ay kaldı.
Erdoğan hala İstanbul’a aday bulabilmiş değil.
Aday bulur tabii, yığınla isim var “kazanacak aday” bulamadığı için endişeli.
Erdoğan İstanbul’u bir daha kaybetmeyi göze alamıyor.
Bu nedenle özellikle ortadaki seçmeni etkileyecek, parlak, oy toplama kabiliyeti yüksek birini arıyor.
Tabii bu gözle bakınca adı geçen adayların hiçbirinin aday olması bana pek mümkün gelmiyor.
Erdoğan İstanbul’u kaybedebilir, ki zaten araştırmalarda henüz İmamoğlu hiç geriye düşmedi.
İYİ Parti ve DEM Parti desteği olmasa bile İmamoğlu’nun kazanma potansiyeli çok yüksek.
Elbette Erdoğan da bunu biliyor ve endişesi de bu yüzden.
İstanbul’u kazanmak sadece psikolojik üstünlük sağlamayacak AKP’ye, İstanbul aynı zamanda rantın en yüksek olduğu kent.
İstanbul üzerinden milyarlarca dolar dönüyor.
Erdoğan da bu olanağı kaçırmak istemiyor.
Seçimi kazanması belki zor ama Erdoğan İstanbul’un rantını alabilmek için operasyonu başlattı bile. Kamuoyunda “Tapu mu delinecek?” korkusu yaratan yeni kentsel dönüşüm planı İstanbul’da yürürlüğe giriyor.
Erdoğan öncelikle 350 bin konutun yapılacağını açıkladı.
Bu plan belediyelerin denetiminde ve yetkisinde olmayacak.
Nasıl kupon araziler için TOKİ’nin yetkileri belediyelerin üzerine çıkarıldıysa bu yeni kentsel dönüşüm programı da doğrudan iktidar tarafından yönetilecek.
Kentsel dönüşüm programına alınacak bölgeler iktidar tarafından belirlenecek, imar yetkisi iktidarda olacak, yıkımlar başlayacak ve binalar yükselecek. Ayrıca belediyenin yapması gereken toplu ulaşım sistemi için de Ulaştırma Bakanlığı devrede, bakan geçen hafta İstanbul’a yeni metrolar kazandıracaklarını açıkladı. Zaten daha önce de bazı metro hatlarının yapımını AKP döneminde parası biten AKP’li Büyükşehir Belediyesi, Bakanlığa devretmişti. İmar yetkisi ve toplu ulaşımın önemli bölümü iktidarın elinde olunca seçimi muhalefet kazansa bile asıl kaymağı yine iktidar yiyecek.
OKURDAN MESAJ
Çok üniversite açmak marifet değil
Geçtiğimiz hafta içinde Flashhaberde “pek çok üretim tesisinde ara elaman bulunamadığı” konusu ile ilgili bir habere yaptığım yorumda, “İmam hatiplileri üniversiteye sokabilmek için mesleki eğitimi ortadan kaldırdılar, oysa batı ülkelerinde üniversite yerine mesleki eğitime çok önem verilir” demiştim.
Bu yorumun üzerine bir okurumdan aldığım mesajı sizinle paylaşmak istedim;
“Sayın Ataklı, ben gençliğimde 7.5 yıl Almanya ile Türkiye arasında imzalanan resmi bir antlaşma gereği meslektaşım olan dört Alman mühendis tarafından özel olarak yetiştirildim. Anlattığınız gibi Almanya’daki eğitim ve öğretim sistemi çok çok farklı.
Muslukçu örneğiniz çok güzel bir benzetme. Ben Almanya’da eğitim-öğretim görürken, bir ara bir teknikerle çalıştım. Bu tekniker olan kişi maalesef birçok mühendis arkadaşlarımı cebinden çıkaracak durumdaydı. Ben bile bazen baş etmekte zorlanıyordum. İTÜ’yü derece ile bitirmiş bir mühendis olmama rağmen!
Almanya’da herkesin üniversiteye gitmesi diye bir durum zaten yoktu. Siz de bilirsiniz mutlaka.
“Her ilde üniversite açtık” diye övünmek kadar bilimsel açıdan saçma bir durum yoktur!
Ara teknik eleman yetiştirmek, Almanya için çok çok önemlidir.
Konuşmanızda belirttiğiniz gibi Almanya’da öğrenciler ilkokuldan itibaren yeteneklerine ve Almanya’nın ileri ki yıllardaki meslek ihtiyaçları göz önüne alınarak yönlendirilir. Bu nedenle Almanya bugün bu seviyede.
Biz ise şeriat özlemi olan bir iktidar tarafından yönetilmekteyiz.
Bu, 71 yaşına gelmiş emekli bir baş mühendis olarak beni çok çok üzüyor ve bana büyük bir acı veriyor.
Saygılarımla.
YENİ ÖĞRENDİM
2 yılda 700 binden fala öğrenci üniversiteyi bırakmış
İktidarın “İlçenize bile üniversite getirmedik mi?” böbürlenmesinin ne kadar yersiz ve yanlış olduğunu defalarca anlattım.
Her yere üniversite yapmakla eğitim sorunu çözülmez.
Öğrencilerin barınma, ihtiyaçlarını karşılama, sağlıklı gıdaya ulaşma olanakları halledilmeden ve en önemlisi yeterli akademik kadroyu oluşturmadan üniversite açmanın bir anlamı yok.
Ayrıca en az 4 yıllık eğitimden sonra iş bulma konusu da büyük sıkıntı.
Bu yıl sınava giren 2 milyondan fazla adaydan 1 milyon 900 bini üniversiteye kaydoldu.
Şu anda üniversitelerde toplam 6 milyon 900 bin öğrenci var.
Son iki yılda 700 binin üzerinde öğrenci değişik nedenlerle üniversiteyi terk etti.
Üniversiteyi bırakanların büyük bölümü, öğrenim masrafları ile gıda, barınma ve eğlence giderlerini karşılayamadıkları için üniversiteleri bırakmak zorunda kaldığını belirtiyor.
Gençlerimize umut, iş, aş ve iyi eğitim veremedikten sonra üniversite açmanın bir yararı olabilir mi?
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Ne kamuoyu baskısı, tarikat baskısı
Fox TV, “Kızıl Goncalar” isimli yeni bir diziye başladı biliyorsunuz.
Bu dizide tarikat yapılanmalarının iç yüzü anlatılıyor.
En azından ilk bölümde böyle bir hava olduğu görüldü.
Elbette ilerleyen bölümlerde durum değişebilir.
Sonuçta öyküsü açısından “fantastik” bir dizi bu.
Ancak başta tarikatlar olmak üzere gerici çevreler ayağa kalktı ve İslam dinine hakaret edildiğini ileri sürerek dizinin yayından kaldırılması istendi.
Fox TV şimdilik bu baskılara boyun eğmiyor ama dizinin çekilememesi için devlet gücü kullanılarak harekete geçildi.
Diziyi çeken Gold Prodüksiyon Yapımcılık A.Ş. plato olarak Hanımlar Eğitim ve Kültür Vakfı’nın (HEVKA) bulunduğu Bayrampaşa Medresesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunları ve Mensupları Vakfı binasını kullanıyordu.
Ancak her iki vakıf da çekim izinlerini iptal etti.
Gerekçe olarak diziyle ilgili oluşan kamuoyu baskısı ve RTÜK’ün inceleme başlatmasını gösterdi.
Şaka gibi değil mi?
Hangi kamuoyu baskısı?
Tarikat ve geri çevre baskısı var sadece. Onlar da iktidardan aldıkları güçle sosyal medyayı kullanarak uyguluyorlar bu baskıyı.
Fox TV bu engellemelere rağmen çekimlere devam edebilecek mi, bilmiyorum.
Ama en azından senaryoda bazı değişiklikler yapılması için telkinlerde bulunulduğunu öğrendim.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Bak Pentagon F-16 işini destekliyormuş o halde geçiriverin İsveç’in NATO üyeliğini
ABD, İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması konusunda Ankara’yı sıkıştırıyor.
Aslında pek sorun yok.
Erdoğan zaten NATO toplantısında onay için söz vermişti.
Başta Dışişleri Bakanı olmak üzere ilgili diğer yetkililer de her seferinde bu onayın verileceğini söylüyorlar.
Her ne kadar “TBMM’de oylama yapılacak, İsveç’in terör konusunda somut adımlarını görmemiz gerek” falan diyorlarsa da bunlar sadece içerideki kamuoyunu rahatlamayı amaçlayan cümlelerdir.
Yandaş medya da bu konuda üzerine düşeni yapıyor maşallah.
Gün geçmiyor ki yandaş medyada “Pentagon F-16’ların Türkiye’ye satılmasını destekliyor” veya “Biden F-16’lar konusunda Türkiye’ye hak veriyor” türü haberler yapmasınlar.
Oysa dikkatli olanlar zaten Biden’ın da Pentagon’un da bu konuda kararlı olduğunu biliyor.
Biden geldiği günden beri F-16’ların Türkiye’ye satışını sağlamak için kongreye baskı yapıyor.
Ama tabii ki ABD bu.
Bir yandan destek verir gibi yaparken diğer yandan karşılığında bir şey istemeyi de ihmal etmez.
İktidar ise çaresiz, İsveç’in NATO’ya kabulünü veto edemeyeceğini biliyor.
Bu tür haberlerle halkın konudan habersiz kesiminin yüreğini rahatlamaya çalışıyor, o kadar.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları