loading
close
SON DAKİKALAR

Bir anda Berat Albayrak sürprizi çıkabilir

Can Ataklı
Tarih: 03.09.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Zirvede bırakacak belki de etrafı onu bırakmıyor ki !

ANALİZ

Zirvede bırakacak belki de etrafı onu bırakmıyor ki !

Yerel seçimden bu yana iktidarın dengesi çok bozuldu.

2023 seçiminde eğrisi doğrusuna denk geldi Erdoğan seçimi az farkla kazandı.

Erdoğan kıl payı kazanmasına rağmen yine de eline güçlü bir koz geçirmişti.

Aldığı yüzde 52’lik oya güvenerek “Milli irade arkamda” deme şansı buldu.

Buna karşı 2024 yerel seçiminde durum şiddetle aleyhine döndü.

Kıl payı “milli irade” silahına sarılan Erdoğan ve koalisyon ortakları bu seçim sonucu ile yüzde 40’a düşerken toplumsal muhalefet yüzde 60’a çıktı.

Son kamuoyu araştırmalarına göre toplumsal muhalefet yüzde 70’i bulurken Erdoğan’a destek koalisyon ortaklarıyla birlikte yüzde 30’a indi.

İşte Erdoğan’ın ve iktidarın dengesini bozan bu.

Erdoğan ilk başlarda durumu gördü ve daha temkinli adım atmaya karar verdi.

Önce Kılıçdaroğlu üzerinden bir “yumuşama” atağı başlatmak istedi.

Kılıçdaroğlu buna yanaşmayınca bu kez direk Özgür Özel üzerine yürüdü.

Sabah gazetesi ve Yavuz Donat kullanılarak Özel’in ağzından “Elbette Erdoğan’la görüşürüm” sözü alındı.

İlk iki görüşme hayli olumlu geçti, toplumda da bir ferahlama görüldü.

Ancak Erdoğan için olmasa da yakın çevresi için durum farklı.

Onlar bir iktidar değişikliğinden, demokrasiye geçilmesinden çok rahatsızlar ve açıkçası korkuyorlar.

Çünkü bir iktidar değişiminde mutlaka hesap sorulacağını biliyorlar.

Bu nedenle Erdoğan’ı saran bir küçük çevre yumuşamanın anlamsız olduğunu, iktidarın gerginlikten beslendiğini Erdoğan’a kabul ettirdi ve sertlik yeniden başladı.

Şu an itibarıyla gerek Erdoğan gerek yakın çevresi iktidarın hızla sona koştuğunun farkında.

Bunu durdurmak ya da yavaşlatmak için var güçleriyle iktidara tutunmaya ve oluşturulan sertlik ortamıyla toplumun bir bölümünü yine kendilerine çekebileceklerine inanıyorlar.

Çare mi?

Bana göre değil.

Nitekim AKP’nin bilinen isimleri de artık bu görüşü paylaşıyor ve kaçınılmaz sonu dile getiriyor.

Son örnek Metin Külünk.

12 punto isimli youtube kanalında Özge Uzun’un sorularını yanıtlayan Külünk “Mutfak çözülemezse 2025’te erken seçim konuşulur. Sokak artık ‘Cumhurbaşkanı iyi, çevresi kötü’ söylemini aştı. Sokak artık Cumhurbaşkanımızı tartışıyor” dedi.

Külünk’ün programındaki sözlerinden bazı başlıklar şöyle;

‘Zirvede bırakmalı’

‘2025’te bu ülke erken seçimi ko-nu-şur’

‘31 Mart’tan sonra sayın Erdoğan’ın sosyolojisi eriyor’

Metin Külünk’ün sözleri dün çok yankı yaptı, gerçi bugünlere gelinmesinde Külünk’ün de katkısı çok ama anladığım kadarıyla pek çok kişi gerçekleri ancak dışlandıkları, kapı önüne kondukları zaman söylüyor.

Peki Erdoğan Külünk’ün bu sözlerine kulak asar mı?

Asar asmasına da o çevresi oldukça bir şey söyleyemez.

Çünkü bu gerçeği zaten kendisi de biliyor ve bütün hesabını kazasız belasız işi sonlandırmanın çaresini bulmak için yapıyor.

DEDİKODU

Bir anda Berat Albayrak sürprizi çıkabilir

Yazacaklarım, başlıktaki gibi dedikodudur, ama güçlü bir dedikodudur.

Bugüne kadar verdiği bilgiler doğru çıkan bir kaynağımdan aldığım bilgiye göre çok kısa süre içinde Berat Albayrak’ı Erdoğan’ın kabinesinde görebiliriz.

Peki damat Bey’in görevi ne olur?

Kulislerde “Mehmet Şimşek’in yerine gelecek” sözleri var ama bence şimdilik bunu göze alamazlar.

Şimşek yoksul halk adına değil yabancı finans kuruluşları adına çalıştığı için şu anda at değiştirilmez.

Buna karşı Berat Albayrak ekonomiden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısı olabilir.

Ya da eskisi gibi Maliye ve Hazine ayrılır.

Aldığım bilgiye göre Erdoğan’ın çok yakın çevresi Berat Albayrak’ın kötü giden ekonomiye moral kaynağı olabileceğini, Mehmet Şimşek’in yanı sıra Albayrak’ın da ekonomide yer almasının piyasaları ferahlatabileceğini söylüyormuş.

BUNU YAZMAK GEREK

“Magandanın gazabı savcıyı yendi” yazısı bu kez kötü bitti

Geçen hafta pazartesi günü bu köşede “Magandanın gazabı savcıyı yendi” başlıklı bir yazı yazmıştım.

Özetle şuydu; Bir savcı taksiye bindikten sonra gideceği yeri söylüyor ama taksici “Oraya gitmem, in aşağı” diyor. Savcı önce biraz tartışıyor sonuç alamayınca savcı olduğunu söylüyor. Taksici “savcı mavcı anlamam” diye araçtan inip savcının üzerine yürüyor, savcı birkaç saniyelik hesap yaptıktan sonra “değmez” diyerek taksiden iniyor.

Savcıyı frenleyen bu tür magandalara karşı hiçbir şey yapılamaması.

“Her gün böyle çok sayıda dava geliyor önüme, sonuç mağdurun aleyhine oluyor” diye düşünen savcı kendi kariyerini düşünerek sessiz kalıyor.

O gün kazasız belasız bitmiş ama Cuma akşamı yaşanan bir olay kanlı oldu.

Haber şu; Fenerbahçe-Alanyaspor maçının ardından aracıyla otoparktan çıkmak isteyen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Necip Cem İşçimen, saldırıya uğradı. Otopark çıkışında gişe görevlisinin gün sonu alımı yaptığı sırada, beklemek zorunda kalan savcı, arkasında bekleyen sürücünün kornaya basması üzerine uyarıda bulundu. Ancak uyarıya sinirlenen sürücü, savcıyı darp etti. Saldırgan, yere düşen Savcı İşçimen’i defalarca yumruklayarak ağır şekilde yaraladı. Saldırıyı gerçekleştiren şahsın, daha önce 7 ayrı suçtan kaydı bulunduğu öğrenildi.

Bir savcı, üstelik yargıtay savcısı bu kez “değmez” demeye bile fırsat bulamadan magandanın saldırısına uğramış.

BAŞIMDAN GEÇENLER

Dijitürk Çağrı Merkezi ne işe yarar?

Evdeki Dijitürk’te tuhaf bir arıza çıktı.

Bütün kanalları görebiliyoruz ama film kanalları ile lig kanalı siyah çıkıyor.

Fişi çekip takarak tekrar çalıştırıyoruz o zaman görüntü geliyor.

Bir iki kere aldırmadık ama artık televizyonu her açtığımızda aynı durumu yaşıyoruz.

Mecburen Dijitürk Çağrı Merkezini aradım.

Önce reklamları dinliyorsunuz.

Sonra “hangi konuda aradığınız” soruluyor ve tuşlara basarak yönlendiriliyorsunuz.

Bu tam 6 dakika sürüyor,

Sonuç müşteri temsilcisine bağlanamadan tekrar başa dönülüyor.

Yanlış tuşa bastığımı düşünerek tekrar aradım, yine aynı, 6 dakika sonra başa dönülüyor.

Toplam 12 dakika sırf bir arıza durumunu anlatmak için geçirdim sonuç yok.

O zaman bu çağrı merkezinin ne anlamı var?

KOMİK

Şimdi de Kapadokya korkusu

Teğmenlerin “cesaret ateşi” yakmalarından sonra AKP ve yandaş medyada bir kargaşa yaşanıyor.

Yine darbe söylentileri ortalığı sardı.

Sanki “darbe de darbe” diye tutturup Silahlı Kuvvetleri aşağılayanların karakterini bilmiyormuşuz gibi aynı terane yine başladı.

Yine vesayet lafları, yine mağduriyet edebiyatı, yine asker kötüleme.

Sarayın bütün trolleri seferber halde, “teğmenlere soruşturma açılsın, bunlar kendilerini ne zannediyor, darbe heveslileri yine hortladı” diye bağırıp çağırıyorlar.

Buna şimdi bir de “Kapadokya” korkusu eklendi.

Neymiş, CIA kendi sosyal medya hesabından Kapadokya fotoğrafı paylaşmış. Ne olmuş yani?

CIA 15 temmuzdan önce de böyle bir paylaşım yapmış, cemaatçiler de bunu kullanmışlar, zaten Fethullah Gülen de bir paylaşımında CIA’nın amblemi olan kartal başını kullanmış, falan filan.

Bu ne paranoyaklıktır böyle?

ÖNERİ

Küçük Narin kızımız olayını Müge Anlı çözsün

Tam 13 gündür küçücük bir köyde kaybolan 8 yaşındaki Narin olayını konuşuyoruz.

Yüzlerce kişi Narin’i arıyor, devletin tüm istihbaratı bu olayı çözmek için operasyonlar yapıyor ama küçük kız bulunamıyor.

En son amca sevk edildiği adliyede tutuklandı.

Vatandaş öfkeli “Nasıl oluyor da el kadar yerde bir küçük çocuk bulunamıyor, başına ne geldiği öğrenilemiyor?” diye soruyor.

Sosyal medyada dikkatimi çekti, birçok kişi “Beceremiyorsunuz, işi Müge Anlı’ya havale edin, şıp diye çözsün” diyor.

Nitekim yeni yayın dönemine başlayan Müge Anlı da böyle talepler geldiğini söylemiş.

Ama “yayın yasağı var” diyor Müge Anlı ve olaya el atamamasını şöyle açıklıyor;

“Biliyorum herkes Diyarbakır’da kaybolan Narin ile ilgili konuyu ele almamı bekliyordu. Eğer yayın yasağı getirilmeseydi anne ve baba da bizimle beraber stüdyoda olacaktı ama yayın yasağından dolayı bu konuyu irdeleyemesek de gelişmeler oldukça ekran başından izleyicilerimizle paylaşmaya devam edeceğiz. Bunun da haberini vermiş olayım.”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları