loading
close
SON DAKİKALAR

Demir Kubbe’de S-400’de rol alacak mı?

Can Ataklı
Tarih: 08.08.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Rusya’dan milyarlarca dolara alınan S-400’ler de yer alacak mı? Yoksa Cavit Çağlar’ın önerisine kulak verilerek; depoya kaldırılan bu sistem bir başka ülkeye mi satılacak?

SOSYAL MEDYA

Erdoğan sanmayın ki Instagram’ı sadece Haniye yüzünden kapattı.

Erdoğan’ı asıl öfkelendiren sosyal medyada paylaşılan içinde hiçbir hakaret unsuru olmayan, hiçbir yasaya göre suç unsuru taşımayan yazılı veya görüntülü içerikler.

Çünkü bu paylaşımları AKP’ye oy verenler de dahil milyonlarca kişi okuyor ve tanıdıklarına gönderiyor.

Aklı başında, mantıklı, ülkesini vatanını seven herkes, hangi partiye oy verirse versin bunlardan etkileniyor ve hak veriyor.

Bir hakaret veya suç kırıntısı bulsalar, bunları paylaşanların canına okuyacaklar ama bulamıyorlar.

Bugün size sosyal medyada yüz binlerce kişiye ulaşan bir yazıdan söz etmek istiyorum.

Zeki Emre Dölcel tarafından “Cumhurbaşkanına açık mektup” başlıklı metin sosyal medyada en çok okunan yazılardan biri oldu. Yazının altına yorum yazan pek çok kişinin “ne kadar cesur biri” dediğini gördüm.

Öyle ya AKP iktidardaysa suç ve hakaret içermeyen ama eleştiri yükü ağır bir paylaşım yapmak kahramanlık gibi algılanıyor.

Bakın Dölcel ne demiş;

Sayın Cumhurbaşkanı;

Bugün yapmış olduğunuz açıklamaları dinledikten sonra artık sabrımın tükendiğini fark edip, asla anlamayacağınızı, asla umursamayacağınızı bildiğim halde bu mektubu yazmaya karar verdim.

Tarihe not düşülmüş olur böylece.

Sayın Cumhurbaşkanı;

Siz demokratik seçimler sayesinde oturduğunuz koltuğa halk tarafından getirilmiş bir devlet görevlisisiniz.

Bu ne demek?

Siz, bize hizmet etmekle yükümlüsünüz.

Anamız değilsiniz, babamız değilsiniz.

İkide bir azarlayabileceğinizhakaret edebileceğiniz gibi bir yanılsama ve yanlış içerisinde olduğunuzu görüyorum.

HAMAS lideri için ilan ettiğiniz yası eleştirenlere ‘cibiliyeti bozuk’ dediniz.

Dİ-YE-MEZ-Sİ-NİZ!!!

Siz kendisini sevebilir, sayabilir, ölümünün ardından kişisel olarak, kurumsal olarak (parti lideri olarak ve tüm parti olarak) yas tutabilir, kahrolabilirsiniz.

Ancak bunu “ulusal” hale getirdiğinizde, gösterilecek tepkiyi de soğukkanlılık ve nezaketle karşılayacaksınız.

Ben size “cibilliyeti bozuk” dersem sabah 4’te ters kelepçeyle evden alınırım. Siz de bana diyemezsiniz!

Askerlerimiz ölürken, vatandaşlarımız ölürken, insanlar sizin hükümetinizin ihmalkarlığı yüzünden trenlerde ölürken ilan etmediğiniz yası, siyasi görüşü bizimle zerre uyuşmayan biri için “ulusal” düzeyde ilan ederseniz, biz de eleştiririz! Bu her şeyden önce bizim vatandaşlık görevimizdir.

Sosyal medyayı sevmeyebilirsiniz. Çok kızabilirsiniz.

Kapatamazsınız öyle kafanıza göre.

Siz bu ülkeyi aklınıza estiği gibi yönetemezsiniz sayın Cumhurbaşkanı.

“Halkımızdan izin aldık” diyorsunuz.

Kendi tabanınızı bununla avutabilirsiniz, beni, bizi değil.

Siz ülkenin yüzde 35’inin, tüm ülkeyi yönetmesi için o koltuğa oturttuğu bir görevlisiniz.

İkide bir “bakanıma söyledim, belediye başkanıma söyledim” falan diyorsunuz ya, o bakan sizin değil, bizim, o belediye başkanı sizin değil bizim!

Yetti bu fırçalarınız, ağzı bozuk hitabetiniz ve öfkeniz!

Siz bize çalışıyorsunuz sayın Cumhurbaşkanı.

Biz size çalışmıyoruz.

Devlet sizin değil, hükümet sizin.

Halk da biziz,

Devlet de biziz!

Saygılarımla.

BUNU YAZMAK GEREK

Mahmut Abbas ve Filistinliler de cibilliyetsiz bu durumda

Hamas’ın siyasi başkanı Haniye’nin öldürülmesinden sonra yas ilan eden AKP Genel Başkanı Erdoğan buna karşı çıkanlara “cibilliyetsiz” dedi biliyorsunuz.

Cibilliyetsiz “yaradılıştan kötü, sütü bozuk, soysuz” anlamına geliyor.

Erdoğan bu sıfatı AKP’li olmayan herkes için kullandı ama acaba bu sözün Filistinlilere ve onların Devlet Başkanı Mahmut Abbas’a da gideceğini hesapladı mı acaba?

Filistin’de bir günlük yas ilan edildi ama bunun göstermelik olduğunu herkes biliyor.

Çünkü Gazze dışında yaşayan Filistinlilerin ezici bir çoğunluğu Hamas’tan hiç hoşlanmıyor hatta terör örgütü olarak görüyor.

Mahmut Abbas dahil Filistin’den önemli hiçbir yetkili Haniye’nin cenaze törenine katılmadı.

Bu durumda cibilliyetsiz mi oldular?

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Yıllardır anlattığımı itiraf ettiler

Havaalanlarında bir lokma bir şey yiyebilmek, bir şişe su içebilmek ne kadar pahalı, buralara gidenler biliyor.

Kim bilir bu konuyu kaç kere yazdım, kaç kere anlattım.

Havaalanları neden bu kadar aşırı pahalı?

Sebebini de her seferinde anlattım.

Artık havaalanları devletin değil, özel şirketler yapıyor ve yönetiyor. İktidar övünerek “cebimizden bir kuruş çıkmadan yaptık bunu” diye övünüyor.

Oysa o havaalanlarının parasını uçak kullanan kullanmayan herkes ödüyor.

İşletmeler havaalanlarında sahip oldukları dükkanları inanılmaz fiyatlara kiralıyorlar.

Simit poğaça satmak için buraları kiralayanlar da kira bedelini çıkarmak için 15 liralık simiti, üzerine küçük bir parça kaşar koyarak 800 liradan satıyorlar.

İşte yıllardır yazdığım ama asla cevap alamadığım bu durumu Sabiha Gökçen Havalimanı’nın yeni üst yöneticisi Alp Er Tunga Ersoy, itiraf etmiş.

Ersoy şunu söylemiş; “Biz devlete dövizle kira ödüyoruz. Kiracılarımız da bize dövizle ödüyor o yüzden bu maliyeti fiyatlara yansıtıyorlar maalesef. Ama yine de fiyatlarımız Avrupa’daki havalimanları ile aynı. Kur farkından dolayı pahalı oluyor. Biz yine de yolcularımızın en azından, temel gıdaya daha uygun fiyatlarla erişimini artırmak için su ve bisküvi, kek satan makineler yerleştirdik.”

Burada asıl suçlu devleti yöneten iktidar.

Defalarca çözümü de dile getirdim.

Dedim ki “Özellikle gıda satmak için yer kiralayanlara şu koşul getirilmeli: Burada satacağınız ürünlerin fiyatı kent içinde uyguladığınız fiyatın en fazla yüzde 20 üzerinde olabilir.”

Böyle olunca yer kiralamak isteyenler kâr/zarar hesabı yaparak bu kadar yüksek kiraları ödeyemeyeceği için bundan vazgeçecekler. O zaman da işletmeci kiraları indirecek ve iktidardan da kendi kirasını düşürmesini isteyecek.

Fahiş kira uygulayan devlet marifetiyle milletin soyulması işte böyle oluyor.

ÖNERİ

Mehmet Şimşek 200 bin lirayla bir ay geçinsin

Salı akşamı Flash Haber’de Maliye Bakanı’nın bir konuşması üzerine yorum yaparken “Popülizm yapıp da bu bakandan asgari ücretle bir ay geçinmesini istemeyeceğim. 200 bin lira ile bir ay geçinsin. Ama öyle her masrafı devlet tarafından karşılanmadan, elektriğini, doğalgazını, telefon parasını, kirasını, arabasının benzinini, tamirini, vergisini, çocuğunun okul parasını, eşinin kuaför, giyim kuşam harcamalarını kendi cebinden ödesin” dedim.

Değerli bir doktor dostum bu konuşmam üzerine mesaj göndermiş.

Diyor ki “200.000 lirayla bile yaşamaları imkansız. Mehmet Şimşek’in ikiz çocuğu var ve Bilfen Koleji’nde okuyor. Bilfen fiyatı en yüksek özel okullardan biri. Ben bu yıl iki torunumu devam ettiremedim. Bunlara bırakın 200.000 lira 400.000 lira verseniz yaşayamazlar. Bırakın bir evin genel giderlerini, bu para ile çocuklarının okul parasını bile ödeyemez.”

BİR SORALIM BAKALIM

Peki sıkıntıyı niye çekiyoruz onu da anlatsanıza

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dur durak dinlemiyor, sinekten yağ çıkarmaya çalışarak her gün yeni bir vergi icat ediyor.

Gündeminde yoksullaşan halkın yararına hiçbir şey yok.

Ucu yurt dışında olan büyüklerin ekonomisini kurtarmaya çalışıyor hep.

Yoksullaştırılan milyonlara ise sadece “sabır” vadediyor.

Neymiş birkaç yıl içinde sıkıntıdan kurulacakmışız o zaman da bütün çektiklerimize değecekmiş.

Bayılıyorum bu zengin dostu fakir düşmanı yöneticilerimizin harika mantığına.

Yahu güzel kardeşim önce bir anlatsana neden sıkıntı içinde olduğumuzu.

Bu iktidar 22 yıldır ülkeyi gayet güzel yönetmiyor muydu?

Peki ne yaptınız da halk bu kadar sıkıntıya girdi.

Yaptıklarınızın bedelini bu halk öderken hiç çıkıp özür dilemeyi sonra sabır tavsiye etmeyi denediniz mi?

Nasrettin Hoca misali “ölme eşeğim ölme” muamelesi yapıyorsunuz millete.

Bakın Şimşek’in dediğine; “Enflasyonda piyasa beklentisi önümüzdeki 12 ay için yüzde 30 civarı, 24 ay için yüzde 19 civarı. 2025 dezenflasyon yılı olacak ve dolayısıyla milletimiz sonuçlarını görecek, çektiğimiz sıkıntılara değecek.”

Oldu canım.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Demir Kubbe’de S-400’de rol alacak mı?

Erdoğan önceki gün savunma zirvesinde konuşmuş ve yeni bir hava savunma sistemi kuracaklarını açıklamış.

Buna göre tıpkı İsrail’i koruyan Demir Kubbe gibi bir hava savunma sistemimiz olacakmış.

Hangi yönden gelirse gelsin füzeler ve diğer saldırılar hedeflerine ulaşamadan anında imha edilecekmiş.

Erdoğan bu sistemin “yerli ve milli” olduğunu da söylemiş.

Tabii ki çok güzel bir gelişme, geç bile kalındığını söylemek yanlış olmaz.

Ancak merak ediyorum “Çelik Kubbe” adı verilen bu yerli ve milli hava savunma sisteminde Rusya’dan milyarlarca dolara alınan S-400’ler de yer alacak mı?

Yoksa Cavit Çağlar’ın önerisine kulak verilerek;  depoya kaldırılan bu sistem bir başka ülkeye mi satılacak?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları