loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan sonunda İstanbul Barosu’nu da ele geçirdi

Can Ataklı
Tarih: 22.10.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; İktidar şaşkın, ne yapacağını bilemiyor, şimdilik “soruşturmayı biz başlattık, sayın cumhurbaşkanımızın talimatıyla sonuna kadar gidilecek” klişesini aynen kullanılıyor.

ANALİZ

Ölen bebek inşallah Suriyeli değildir

Kan donduran yenidoğan kepazeliği giderek büyüyor.

İktidar şaşkın, ne yapacağını bilemiyor, şimdilik “soruşturmayı biz başlattık, sayın cumhurbaşkanımızın talimatıyla sonuna kadar gidilecek” klişesini aynen kullanılıyor.

Bu kepazeliğin içindeki bir başka kepazelik dikkatimi çekti.

Çete mensuplarının konuşmaları arasında çok ilginç bir diyalog var.

Bir bebek ölmüş, doktor diyor ki “İnşallah ölen bebek Suriyeli değildir.”

Diyalog aynen şöyle;

HAKAN DOĞUKAN TAŞÇI: Çam Sakura’dan dedi, bir tane dokuz yüz gram aldım kanka dedi, haberin olsun dedi, tamam dedim ben de.

FIRAT SARI: Hıı Türk mü acaba?

HAKAN DOĞUKAN TAŞÇI:  Küvez müvez de yok şimdi küvez ayarlatmaya çalışıyorum.

FIRAT SARI: İnşallah Suriyeli inşallah Suriyeli değildir

HAKAN DOĞUKAN TAŞÇI: Valla Suriyeli değildir herhalde yani yeter artık

FIRAT SARI: Aynen

HAKAN DOĞUKAN TAŞÇI: Türktür ben çünkü dün onla konuştum bayağı dedim Suriyeli dedim geliyor... Türk lazım hasta sayısı bir işe yaramıyor falan.

Medyada gördüğüm kadarıyla pek çok kişi bu cümleyi “Ölen bebeğin Türk olmasını diliyorlar bunlar böyle hain” diye tercüme etmeye çalıştı.

Gerçekten öyle mi?

Konuşan kişiler Türk’ün ölmesini mi tercih ettiler?

Bana göre durum farklı.

Suriyeli bebeğin ölmesinin daha büyük sorun olacağını düşünüyorlar.

Çünkü artık Türkiye’yi işgal eden sığınmacılar devlet gözünde daha değerli.

Başlarına en küçük bir şey gelmesi istenmiyor.

Her şeyleri AKP iktidarı tarafından karşılanıyor.

Barınıyorlar, yiyip içiyorlar, ceplerine para konuyor, iş bulunuyor, kalıcı hale gelmeleri ve vatandaş olmaları teşvik ediliyor.

Yani üzerlerine titriyor Erdoğan iktidarı bu sığınmacıların.

Bu durumda ölen bebek Suriyeli ya da herhangi bir sığınmacı olursa Sağlık Bakanlığı’nın soruşturma açmasından korkuyorlar muhtemelen.

Eğer Türk ölse o kadar sorun değil, zaten çocuk acil getirilmiş, durumu iyi değil, elden gelen yapılmış ama kurtulamamış demek kolay.

Raporlar tutulur, cenaze aileye teslim edilir iş biter.

Oysa ölen sığınmacı ise devreye bakanlıklar girecek, raporlar incelenecek, aileye karşı ne söyleneceği bulunacak. Hatta belki de masraflarını karşılamayacak.

Çünkü konuşan kişi “Yeter artık” diyor.

Neye yeter artık?

İşte AKP iktidarı Türkiye’yi bu hale getirdi.

Kendi öz insanlarımız artık ikinci sınıf vatandaş durumunda.

Sığınmacılar her alanda öne geçtiler.

Dilediklerini yapıyorlar, ekmek elden su gölden günlerini gün ediyorlar, bu vatanın kahraman evlatları ise Suriye topraklarında her gün can korkusuyla yaşayıp şehit bile oluyorlar.

Artık hepimizin yeter demesi gerek.

Hiçbirimiz ikinci sınıf olmayı kabullenemeyiz.

Böyle rezil bir skandalda bile sığınmacıların ayrı tutulması bu ülkenin bu devletin nasıl çürütüldüğünün bir göstergesidir.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Sağlık Bakanı masum falan değil

Sağlık rezaletinin örtbas edilmesi için iktidar ve yandaş medya harekete geçti.

Önce konu iktidardan ayrılmaya çalışılıyor.

Neymiş çetenin lideri eski PKK hükümlüsüymüş, hastaneler içinde CHP’liler de varmış FETÖ de işin içindeymiş.

Ne fark eder?

Bir “ahlaksızlık ve vicdansızlık” çetesi kurulmuş içinde herkes olabilir.

Ama sorumluluk bakanlıktadır, bundan kaçamaz.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu “operasyonu 6 ay önce kendisinin başlattığını” söylüyor.

İyi de eğer Mustafa Kemal Zengin isimli şantajcı çete üyesi avukatın savcıyı tehdit ederken çekilmiş görüntüleri kamuoyuna yansımasaydı bu olayı öğrenebilecek miydik?

Hayır, mahkeme devam edecekti ve hatta belki de savcı şantaja boyun eğip sanıkları serbest bırakacaktı ve olay kapanacaktı.

Bakan Memişoğlu “gizli takip yaptık” diyor o da geçerli değil.

Gizli takip olsa bile sanıklar yakalanmış, iddianame hazırlanmış, böyle bir skandalı neden 6 aydır saklıyordu acaba bu bakan?

Anlaşılan bir savcı bilerek bilmeyerek Sağlık Bakanlığı’ndaki büyük rezaleti ortaya çıkardı.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Sinvar’ın Haniye’den farkı ne, yoksa Amerika mı uyardı?

Hamas örgütünün lideri Haniye öldürüldüğünde iktidar çok üzülmüştü.

Hemen ulusal yas ilan edildi, Türk bayrakları yarıya indirildi.

Fahrettin Altun yayınladığı Haniye fotoğrafının sansürlenmesi üzerine İnstagram’ı kapattırmıştı.

Haniye’den sonra yerine Yahya Sinvar geçti ama onun da ömrü uzun olmadı ve İsrail füzelerinin hedefi olarak can verdi.

Ancak bu kez iktidardan fazla ses çıkmadı.

Kuru bir başsağlığı açıklaması yapıldı, bayraklar yarıya inmedi, sosyal medya paylaşımları yapılmadı.

İki de Hamas lideri değil miydi?

Aralarındaki fark ne?

Birine bu kadar ihtimam gösterilirken diğeri için neden sıradan ölüm muamelesi yapıldı?

Yoksa Amerika “tamam artık bu konuda fazla ileri gitmeyin” falan mı dedi?

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Erdoğan sonunda İstanbul Barosu’nu da ele geçirdi

İstanbul Barosu seçimlerini İbrahim Kaboğlu ve ekibi kazandı.

Ama sanıyorum en çok sevinen Erdoğan ve AKP iktidarı oldu.

Çünkü Kaboğlu ve ekibi her ne kadar muhalif gibi görünse de özellikle Anayasa konusunda Erdoğan’ın paralelinde.

Kaboğlu Ergenekon davası sırasında güya demokrasi ve özgürlükler için silahlı kuvvetler, aydınlar, akademisyenler aleyhine az konuşmalar yapmadı.

Anayasanın laiklik ilkesini hiç dikkate almadı bu konuşmalarında, üstü kapalı hep karşı çıktı.

Nitekim seçilir seçilmez de Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmek için ilk konuşmasını “Anayasanın başındaki 4 maddeye dokunulabilir” cümlesiyle yaptı.

Garip olan CHP’nin bu kişiyi desteklemesi ve partinin bütün yönetiminin anında kutlama mesajları yayınlaması.

Bu da gösteriyor ki CHP tam da Erdoğan’ın istediği gibi yeni anayasa konusunda fazla zorluk çıkarmayacak ve destek olacak.

Hayırlı olsun.

ÖNERİ

İbrahim Kalın bu fotoğrafı nasıl çektirdi

Yenidoğan rezaleti ile ilgili en ilginç görüntülerden biri şantajcı avukat Mustafa Kemal Zengin’in MİT Başkanı İbrahim Kalın ile çektirdiği fotoğraf bana göre.

Yandaş yazarlar hemen İbrahim Kalın’ı korumaya alarak “Yanına gelen biri ile fotoğraf çektirmiş, bu bir ilişki anlamına gelmez, adamın nezaketi” demeye başladılar.

Bu fotoğrafın İbrahim Kalın MİT Başkanı olduktan sonra çekildiğini sanmıyorum, ama yine de kendisinin bu fotoğrafın ne zaman nerede ve ne zaman çekildiğini açıklaması gerek.

Fotoğrafta kötü niyet aramamakla beraber şunu söylemek isterim;

Fotoğraf bir makam odasında çekilmiş.

Eğer Kalın avukatın bürosuna gittiyse sorun vardır.

Ama bunu sanmıyorum, bu fotoğrafın sarayda İbrahim Kalın’ın makam odasında çekildiği anlaşılıyor.

Peki bu adam saraya nasıl girmiş, İbrahim Kalın tarafından hangi sıfatla kabul edilmiş ve fotoğraf çekimine izin verilmiş?

MİT gibi devletin en gizli noktasında oturan bir kişiden bu konuda bilgi istemek hakkımızdır.

BUNU YAZMAK GEREK

Fethullah Gülen öldü ama zihniyeti iktidarda

Bu sefer gerçekten öldü.

Fethullah Gülen için bugüne kadar sayısız “öldü” haberi çıkmıştı ama bu kez kendi adamları açıkladı.

Gülen’in ölümü trajikomik biçimde AKP’liler tarafından kutlanıyor.

Belki tarihimizde ilk kez ölen birinin arkasından bu kadar ağır ve kötü şeyler yazılıp çiziliyor.

Hak etmedi değil tabii ama bu sahtekarlık da mide bulandırıcı.

Evet Fethullah Gülen öldü ölmesine de zihniyeti aynen yaşatılıyor.

Gülen’in AKP iktidarıyla kurduğu ortaklıkta ne yapılıyorsa şimdi de yapılıyor.

Sadece isimler değişti, o kadar.

Yine insanlar izleniyor, fişleniyor, karalanıyor, linç kampanyaları açılıyor, tüm devlet işlerindeki yolsuzluklar, suistimaller, adam kayırmalar, mala çökmeler, itibarsızlaştırmalar aynen devam ediyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları