loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan, Taylandlılarla Gazze’deki ateşkese ortak oldu

Can Ataklı
Tarih: 28.11.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Gazze krizinin başından bu yana Erdoğan bütün sert konuşmalarına, garantör olma taliplerine, sorunu çözmek için iş birliği yapma çabalarına rağmen hem ABD ve Batı hem de Müslüman ülkeler tarafından hep dışlandı.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Antakya’da neler oluyor?

Depremin en büyük hasara neden olduğu illerimizin başında Hatay geliyor.

Ama özellikle il merkezi Antakya neredeyse yok oldu.

Tarihin en eski kentlerinden biri olan Antakya’da ayakta kalan sağlam bina kalmadı.

Ayakta gibi duranların da çoğu çeşitli derecelerde hasarlı, oturanlar var ebette ama hepsinin yüreği ağzında, çaresizlik içinde bu evlerde kalmaya devam ediyorlar.

Dün Antakyalı dostum arkadaşım Ali Mursaloğlu aradı.

Antakya’nın en köklü ailelerinden biridir Mursaloğlu ailesi.

Hatay’ın ana vatana katılması sırasında bir dönem cumhurbaşkanlığı yapmış olan Tayfur Sökmenoğlu ailesinin devamıdır.

30 yılı aşkın süredir tanıdığım Ali Mursaloğlu hem kendi ailesinden hem de çok geniş bir nüfusa sahip akrabalarından birçoğunu kaybetmenin acısını yaşıyor.

İlk sözü, “Antakya’yı sahipsiz bıraktılar” oldu.

Ama bir cümlesi var ki hem çok şaşırdım hem de tüylerim diken diken oldu.

Dedi ki “Hatay’da ölenlerin sayısı 320 bin.”

Şaşkınlık içinde “Nasıl olur?” diye sorduğumda “Bunu bölgedeki herkes biliyor, vali ile de konuştuğumda ölü sayısının açıklananın çok çok üzerinde olduğunu söyledi, çünkü depremde kaybettiğimiz yakınlarımızdan birçoğuna ulaşamadık” karşılığını verdi.

Ali Mursaloğlu geceyi nerede geçirdiklerini bildiği kendi çocuklarının bile naaşlarına ulaşamamış, bundan daha büyük acı olur mu?

“Yıkıntıları ellerimle kazıdım, ama bulamadık, hala bulamıyoruz, böyle bulunamayan o kadar çok kişi var ki inanamazsın” diye yakındı Ali Mursaloğlu.

Ali Mursaloğlu ile konuşmamızdan notlar almaya çalıştım.

Bunları sizle de paylaşmak istiyorum.

Bütün Antakya tarla oldu.

Kanallarda ne yazık ki artık bizden söz edilmiyor bile.

Karadeniz’de sel oldu afet bölgesi ilan edildi, bizde taş üzerinde taş kalmadı hala afet bölgesi ilan edilmedi.

Elektrik yok, su yok, Antakya’da yaşayan kimse kalmadı artık.

Reyhanlı biraz iyi, İskenderun biraz iyi.

Arsuz’daki evler yıkıldı.

Şehrin her yanı konteyner kent, çadır. Şehrin girişinden çıkışına kadar ev yok.

Bursa Ticaret Odası Başkanı aradı, bir cami yıkılmış onu yaptırıyorlarmış, biz de bir camiyi ve sinagogu yenide inşa etmek istedik ama olmadı.

İstanbul’da tanıdığım Musevi bir dostumu aradım, sağ osun kalktı geldi, sinagog, cami ve kilise hepsi yan yanadır, 200 bin dolara mal olacaktı inşaat ama haham parayı alamadı.

Çünkü bütün yardım paraları AFAD’da toplanıyormuş, sonra öğrendik ki bizim 200 bin dolara yaptıracağımız inşaat 800 bin dolara bir şirkete verilmiş.

Bir mahallede 35 bin kişi vardı, şimdi sadece 12 bini kaldı.

Gaziantep yolundaki bütün fabrikalar yıkılmış durumda

Depremden sonraki 4 gün boyunca kimse gelmedi

Bir tek İstanbul ve Zonguldak’tan gelen iki ekskavatörle iş yaptık.

Bütün derdimiz şu: Antakya ile niye ilgilenmiyorlar?

Etraf Suriyeli doldu, burayı sattılar mı?

Yıkık evlerdeki eşyalar, kombiler çalınıyor, bunları yapanların çoğu Suriyeli zaten kente Türk neredeyse kalmadı.

Kentte bir iki ayaküstü kebapçı dışında oturup kahve içilecek yer bile kalmadı.

80 bin ev yıkıldı diyorlar oysa 180 bin ev yıkıldı

Atom bombası atılsa böyle olmaz.

Niye buraya ilgi yok?

Gece sokağa çıkılamıyor, etraf çetelerle dolu

Biraz varlığı olanlar çiftlik ve yazlık evlere gitti ama bu çözüm değil ki.

Ali Mursaloğlu’nu dinlerken içim daraldı, kahroldum.

Evlatlarını kaybetmiş ve üstelik bulamayan bir babanın acısına nasıl ortak olunur, bilemedim.

İktidar, Hatay için güya kapsamlı bir program hazırladı.

Büyük paralar harcanarak yapılan bir şovla bunlar açıklandı.

Buradan bakınca zannediyorsunuz ki devlet işe her açıdan el koymuş canla başla çalışıyor.

Ama bugüne kadar devletine hep sahip çıkmış, Antakya’ya ve Türkiye ekonomisine çok büyük katkılar sağlamış köklü bir ailenin ferdi durumun hiç de öyle olmadığını anlatıyor.

Ne derseniz deyin, acıyı yaşayanlar biliyor.

Hatay mutlaka Türkiye’nin gündeminde olmalıdır.

BU AİLE ARTIK YOK

Ali Mursaloğlu’nun oğlu Haydar, gelini Merve ve torunu Ada; korkunç depremde enkaz altında kaldı. Ama ne yazık ki naaşları hâlâ bulunamadı. Antakya’nın en köklü ailelerinden Mursaloğlu ailesi korkunç depremde 34 kişiyi kurban verdi.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Erdoğan, Taylandlılarla Gazze’deki ateşkese ortak oldu

Gazze krizinin başından bu yana Erdoğan bütün sert konuşmalarına, garantör olma taliplerine, sorunu çözmek için iş birliği yapma çabalarına rağmen hem ABD ve Batı hem de Müslüman ülkeler tarafından hep dışlandı.

Erdoğan telefonla birçok lideri aradı.

Hakan Fidan’ı oradan oraya gönderdi.

Ama bir türlü ciddiye alınmadı.

Buna karşı yandaş medyayı izleyenler krizin en önemli ismi Erdoğan sandılar hep.

Yandaş medya Erdoğan’ı göklere çıkarmak için elden geleni yaptı, ama olmadı.

Sonunda Erdoğan nihayet Gazze krizine bir köşesinden girdi.

Ateşkes sağlanmasından sonra esir takası yapılırken devreye girmiş Erdoğan.

Ama kimin için?

Taylandlı üç kişi de Hamas tarafından esir alınmış.

Erdoğan bu kişilerin serbest bırakılmasını sağlamış.

Yandaş medya öyle diyor.

Oysa kimse Erdoğan’ı ciddiye almasa bile İsrailli esirlerin aileleri Erdoğan’ı ciddiye almışlar ve iki kere mektup yazarak Hamas’la konuşmasını istemişlerdi.

Anlaşılan Erdoğan’ın İsrailli esirler üzerinde bir söz hakkı olmamış ama Taylandlıları kurtarmayı başarmış.

Hiçbir şey olmamasından daha iyidir.

KOMİK

Bunlar fenomen mi yoksa?

Son günlerin en popüler kelimesi: “Fenomen”

Dilan Polat olayı ile patlayan olaylar zincirinde herkesin ağzına takıldı bu söz.

Fenomen dedikleri aslında şu: Pek bir önemi olmasa da sosyal medya üzerinden çok sayıda izleyici toplamayı becermiş kişi.

Bunlar içinde işini hakkıyla yapan da çok elbette.

Ama bir bölümünün sağladıkları bu şöhreti haksız kazanç sahiplerinin emrine verdiği görülüyor.

Buna görgüsüzlük ve şımarıklık da eklenince ortaya “fenomenler olayı” çıktı.

Bir izleyicim demiş ki: “Son yaşananlara bakınca ülkemizdeki sosyal medya fenomenlerinin aslında gerçek dünyada “fenamen” oldukları anlaşılıyor. Kara para aklama, vergi kaçakçılığı, naylon fatura, işyeri kurşunlatma gibi onlarca suç işlemişler. Asıl kötü olan da tüm bunları yaparlarken resmi makamlarında “fena” şekilde çuvallamış olmaları. Kısacası ülkeyi “fenamenler” ile “fenayöneticiler” ele geçirmiş.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları