loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan’ın 'başka kapı'larından Rusya kapısı kapalı

Can Ataklı
Tarih: 23.11.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Ancak sorun şu: Rusya Ukrayna savaşı devam ettiği için İran 35, Mısır’a 30 uçak siparişini halen yerine getiremedi. Yani istese de Türkiye’ye vereceği uçakları yakın zamanda üretemeyecek,

ÇOK GÜLDÜM

Uçak gazetecileri yine şaşırtmadı

İnternette Erdoğan’ın Cezayir dönüşünde yaptığı açıklamaları görünce hemen merakla açıp detaylara baktım.

Tabii haberi öncelikle yandaş medya verdi, hem de bütün ayrıntısıyla.

Elbette Erdoğan’ın her açıklamasını dikkatle okuyor ya da izliyorum, ama Cezayir dönüşündeki söylediklerine merakım farklıydı.

Erdoğan Almanya dönüşü yine uçakta cumhurbaşkanı seçilmek için yüzde 50+1 formülünün sakıncalar yarattığını bu nedenle “en çok oy alan kişinin kazanmasının” daha doğru olacağını söylemişti.

Koalisyon ortağı MHP’nin Genel Başkanı ise “Erdoğan’ı sözleri dikkate almalıyız, ama biz söylediğimiz gibi yüzde 50+1’in arkasındayız” demişti.

Bu durumda gazetecilerin Cezayir dönüşü bu konuyu mutlaka soracaklarını düşünmüştüm.

Ama ne yazık ki bir gazeteci bile günün en önemli konusunu sormamış.

Israrla yazıyorum ya, uçağa alınan gazeteciler aslında soru sormuyorlar.

CİMER Başkanı Fahrettin Altun uçakta toplu fotoğraf çektiriyor yolculuk bitiminde ise gazetecilere “Bunlar sorduğunuz sorular, bunlar da cevapları” diyerek bir metin dağıtıyor.

Gazeteciler ne sorduklarını ve aldıkları cevapları bu metni okuyunca öğreniyorlar.

Belli ki yine aynı yöntem uygulanmış.

Fahrettin Altun 50+1 ile ilgili bir soru sorulmasını münasip görmemiş anlaşılan.

Şimdi başka şeyi merak ediyorum;

Erdoğan 50+1 yerine en çok oy alanın kazanması fikrinden vaz mı geçti?

Eğer vazgeçtiyse bunda Bahçeli’nin “hem destek hem köstek” olarak nitelenebilecek konuşması etkili oldu mu?

Merak edenler için güya gazetecilerin sorduğu söylenen iki soruyu size de aktarayım.

SORU: Kıdemli ünlü ekonomist Robin Brooks, “Türkiye 2018’e benzer bir cari hesap ayarlamasının ilk aşamalarında” ifadesini kullanmıştı. “Bu ayarlama Türk Lirası açısından olumlu oldu” dedi. Türk Lirası artık kendisini toparlıyor diyebilir miyiz? Dünyanın krizlerle savaştığı bu ekonomik ortamda Türk Lirası’nın pozitif ayrışmasını nasıl karşılıyorsunuz?

(Bir gazeteci cebindeki paranın hesabını, bunun dolar karşılığı bilmez mi? Döviz fiyatlarında en küçük gerileme olmazken hangi gazetecinin aklına, “TL kendisini toparlıyor mu?” sorusu gelir. Ayrıca yarın yine faizler artacak TL’nin değerini sorgularken faiz konusu hiç mi akla gelmez?

SORU: Efendim, bölgemiz yangın yeri malum. Buna karşın Türkiye savunma sanayiinde çok ciddi yatırımlar yapıyor. Bayraktar TB-3 ve Kızılelma dünya muharebe tarihinde devrim yapacaklar. Yaklaşık 35 gün sonra ise yerli milli uçağımız Kaan ilk uçuşunu gerçekleştirecek. Peki bundan sonra hem üretim açısından hem de ihracat açısından Kaan’ın da ilk uçuşu ile birlikte savunma sanayiinde bizleri nasıl bir dönem bekliyor? Yenilikler var mı?

(Bir gazeteci soruya önce cumhurbaşkanının damadını yağlayarak mı başlar?)

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Bircan Yıldırım 12 gündür neden hapiste?

İktidarın medyayı kontrol etmek ve baskı uygulamak için çıkardığı “dezenformasyon” yasası nedeniyle bir kadın gazeteci 12 gündür hapiste.

Bircan Yıldırım, 8 Kasım günü kimliği belirsiz bir Twitter hesabından atılan mesajı RT’lediği için “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla önce gözaltına alındı sonra da tutuklandı.

Söz konusu tweette Netanyahu’nun ağzından “Erdoğan ile anlaştık, 1 milyon Filistinliyi Türkiye alacak, karşılığında 2 milyar dolar verilecek” yazıyordu.

Bircan Yıldırım da bunu gördükten sonra kendi takipçileriyle paylaşmış, ancak bir saat sonra bu haberin yalan olduğunu fark edip silmiş.

Durum böyle olduğu halde tutuklama kararı verildi.

Çok can sıkıcı bir durum.

Dezenformasyon yasasının hiçbir temeli olmadığını, bütün amacın iktidara yönelik eleştirilerin önünü kesmek olduğunu defalarca anlattık.

Konu Anayasa Mahkemesi’ne de gitti.

Ancak kararın açıklanacağı aynı gün Yargıtay’ın “suç duyurusu” olayı yaşandı ve bana göre Anayasa Mahkemesi iktidarın daha da fazla hışmını çekmemek için ret kararı açıkladı.

Bana göre Bircan Yıldırım’ın başını yakan olay şöyle gelişti:

O tweetin atıldığı günden iki gün önce 6 Kasım günü ABD Dışişleri Bakanı Blinken Ankara’ya gelmişti.

Fidan’la görüşen Blinken’in Filistinli 750 bin kişinin Türkiye’ye alınmasını istediği ileri sürülmüştü.

Bu konuda pek çok medya organında haber yayınlandı.

Bu haberlerin yayınlanmasından hemen sonra biri iç diğeri dış kaynaklı iki hesaptan “Netanyahu’yu kaynak gösteren” mesaj yayıldı.

Bana göre bu yalan haberin kaynağı iki Twitter hesabı trollere ait.

Blinken’in aralarında Türkiye’nin de olduğu bazı ülkelere yönelik “Şu kadar Filistinli mülteci alın” baskısını gözden uzak tutmak için kısa sürede yalanlanacak bu haberi servis ettiler.

Nitekim Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi, Blinken’in talebine hiç atıfta bulunmadan Netanyahu adının geçirildiği haberi yalanladı.

İşte Bircan Yıldırım özensiz davranarak yalan olduğu bilinen bu tweet mesajını RT’lemek gafletinde bulunmuş oldu.

Karşılığını da “tutuklanarak” gördü.

Bu haksızlıktır.

Bircan Yıldırım serbest bırakılmalıdır.

BUNU YAZMAK GEREK

Erdoğan’ın “başka kapı”larından Rusya kapısı kapalı

ABD, AKP iktidarının Rus malı S-400 sistemini almasından sonra Türkiye’yi ortağı olduğumuz F-35 projesinden çıkarması, yatırdığımız parayı vermemesi, bunun karşılığında F-16 uçakların talebimizi de reddetmesi üzerine ciddi bir kriz çıkmıştı.

Bu kriz örtülü biçimde devam ediyor.

ABD’den F-16 alma ihtimalinin azalması üzerine Avrupa ülkelerinin ürettiği Eurofighter uçaklarından almak üzere harekete geçildiği Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler tarafından açıklanmıştı.

Güler’in açıklamasında bu uçakları da alamayacağımızı üstü kapalı biçimde belirtilmişti.

Hemen ertesi gün Almanya’ya giden Erdoğan, burada Başbakan Scholz’la yaptığı konuşmada Eurofighter konusunun açılmadığını söyledi.

Ancak Erdoğan konuşmasında bu uçakların alımına Almanya’nın karşı çıktığını ima ederek “Verirlerse verirler, vermezlerse başka kapı ararız” diye konuşmuştu.

Erdoğan’ın kastettiği “başka kapı” yok aslında.

Çünkü bu kapılardan biri Rusya, diğeri ise Çin.

Çin’in F-16 özellikle F-35’ler düzeyinde üstün bir savaş uçağı yok.

Rusların ise SU35 uçakları, ABD’nin uçaklarına neredeyse eşdeğer.

Ancak sorun şu: Rusya Ukrayna savaşı devam ettiği için İran 35, Mısır’a 30 uçak siparişini halen yerine getiremedi. Yani istese de Türkiye’ye vereceği uçakları yakın zamanda üretemeyecek,

Ayrıca elinde uçak olsa bile Türkiye’nin S-400 krizinden sonra bu kez de Rus uçakları alması neredeyse olanaksız.

Demek ki başka kapı şansı yok.

ŞAŞIRDIM

Demek o kadar çok reddetmişler ki açıklamaya bile korkuyorlar

Yurtdışına gitmek isteyenlerin en büyük sıkıntısı Schengen vizesi.

Başta Almanya olmak üzere Schengen ülkeleri vize talebinde bulunanlara inanılmaz zorluk çıkarıyorlar.

Bu konuda verilen bir soru önergesini yanıtlayan hükümet, Türk vatandaşlarının yıl 214 bin 944 vize başvurusu yaptığını açıkladı.

Ancak ilginç olan bu vize başvurularından kaçının kabul edildiğini kaçının reddedildiği bilinmiyor.

Çünkü Alman makamları bunun açıklanmasının ikili ilişkilere zarar verebileceğini belirtmişler.

İşen özeti şu;

Türkiye’den 214 bin 944 vize başvurusu yapılmış.

Alman vize yetkilileri bu başvuruların büyük bölümünü geri çevirmişler.

Neden?

Orası belli değil.

Anlaşılan Türkiye’ye güven yok.

Buna karşı Almanlar ret sayısını da açıklayamıyor, çünkü belli ki rakam çok yüksek oranda ve onur kırıcı.

Bu rakamın açıklanması Türkiye’de kamuoyunda ciddi sorun yaratabilir ve AKP iktidarını kamuoyu önünde zora sokabilir

O halde “saklamayı” daha ehven-i şer bulmuşlar.

FIKRA GİBİ

50 milyar dolarlık yatırım yerine 50 bin fidan

Seçimden sonra Erdoğan Körfez ülkelerine gitmiş ve “çok önemli anlaşmalar” imzaladıklarını açıklamıştı.

Rakamlar astronomikti.

Katar’dan, Birleşik Arap Emirlikleri’nden, Suudi Arabistan’dan milyarlarca dolar gelecekti.

Sonra?

Para falan gelmedi, muhtemelen gelmeyecek de.

Önceki gün gördüğüm bir haberi okurken gülmekten kendimi alamadım.

Habere göre Birleşik Arap Emirlikleri Türkiye’ye 50 bin ağaç fidanı bağışında bulunmuştu.

Şu işe bakın.

Hesapta Birleşik Arap Emirlikleri Türkiye’de 50 milyar 700 milyon dolarlık yatırım yapacaktı.

Ama gelen 50 bin ağaç fidanı.

Komik bir ülkeyiz vallahi.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları