loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan’ın birkaç ekranlı televizyonları ve promterleri

Can Ataklı
Tarih: 03.01.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Açıkça hilafet çağrısı yapılıyor yandaşlar ise linç peşine düştü.

ANALİZ

Açıkça hilafet çağrısı yapılıyor yandaşlar ise linç peşine düştü

Türkiye’de anayasal düzen artık yerle bir oldu.

Yargı eğer iktidar kanadından geliyorsa anayasaya karşı işlenen suçlara karşı hiçbir şey yapamıyor.

Tabii Anayasa Mahkemesi kararlarının bile uygulanmadığı bir ülkede kimi siyasilerin, gazeteci ve akademisyenlerin ve halktan kişilerin açıkça anayasa suçu işlemesini dile getirmenin pek de bir anlamı yok aslında.

Ancak meydanın boş olması Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı olanların güç ve cesaretini artırıyor.

Buna karşı tepki göstermek ise neredeyse suç sayılacak.

Özellikle laikliğin ihlal edilmesiyle ilgili hemen her eleştiri anında “halkı kin ve nefrete yöneltmek” suçlamasıyla karşılaşıyor.

Yılın ilk günü, sabahın erken saatlerinde İstanbul Galata Köprüsü ve Eminönü meydanında bir miting düzenlendi.

Bu mitingin temel amacı İsrail’in Filistin halkına uyguladığı zulmü protesto etmek ve şehitlere saygı duyulduğunu göstermekti.

Ancak kalabalık içinde hayli etkili bazı gruplar ellerindeki yeşil bayraklarla hilafet çağrıları yaptılar.

Bu açıkça bir anayasa suçudur.

Bu görüntüleri bütün televizyonlar çekti, muhtemelen devletin resmi kurumlarının da kayıtlarında var.

Ama hiçbir şey yapılamıyor.

Örneğin 28 Şubat mağduru gibi tanıtılan Müslüm Gündüz bu mitingi fırsat bilip “Kemalizm yıkılacak, hilafet gelecek” diye mesaj attı.

Hizb ut-Tahrir bağlantılı grup “hilafet geliyor” pankartları açıp sokaklara döküldü.

İktidar ve yandaş medya bunları hiç görmeyip alanlarda sallanan yeşil bayraklarının “tevhid” olduğunu söyleyerek olayı örtmeye çalışıyor.

Doğru, o yeşil bayrak hilafet bayrağı değil.

Üzerindeki yazı aslında Kelime-i Şahadet.

Ancak herkes biliyor ki, bu bayrak sırf Müslüman olduğunu göstermek için açılmıyor bu gruplar tarafından, bu bayrak aynı zamanda “şeriat devleti çağrısının” bir sembolü.

Bu da açık bir anayasa ihlali.

Buna karşı yandaşlar anında linç kampanyası açarak üste çıkmaya çalışıyorlar.

Örneğin bir genç “Bıktım artık bu yeşil bayrak açarak dolaşanlardan” diyerek miting sonrası evine giden birini yumrukladı.

Yaptığı suç elbette.

Ama bunu fırsat bilen yandaşlar, yumruk atan bu gencin üzerinden fırtınalar koparmaya çalışıyor.

O genç tutuklandı, cezası neyse çekecek.

Ancak bu olayla başlatılan linç kampanyalarının dalga dalga büyüyeceğinden de kimsenin kuşkusu olmasın.

Çünkü iktidarın artık halka söyleyecek bir şeyi yok.

Ellerinde kalan tek silah din istismarı, muhalefeti teröristlerle iş birliği yapmakla suçlamak ve sürekli gerginlik yaratmak.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Erdoğan’ın birkaç ekranlı televizyonları ve promterleri

Erdoğan’ın artık tüm konuşmalarını promterdan okuyarak yaptığını biliyoruz.

Bu konuşmaları kendisi yazmıyor.

Bir ekip önceden hazırlıyor Erdoğan da bunu okuyor.

Eğer promter durursa Erdoğan da duruyor.

Çünkü konuşma kendisinin olmadığı için arkasından ne söyleyeceğini pek bilemiyor.

Bu nedenle Erdoğan’ın önceden hazırlanmış bu konuşmaları daha düzgün, kelimeler özenle seçilmiş, bir mesaj içerdiği açıkça görülüyor.

Buna karşı Erdoğan eğer önünde promter olmadan uzunca bir konuşma yaparsa, cümlelerin insicamı bozuluyor, konuşmanın üslubu değişiyor, sertliği artıyor.

Nitekim Erdoğan’ın zihinlerde yer eden birçok cümlesi önünde promter olmadan yaptığı konuşmalarda söylendi.

Yazıdaki fotoğrafı yandaşların en irisi Sabah’tan aldım.

Eğer ben Erdoğan’ın emriyle hareket etsem bu fotoğrafı asla yayınlamazdım.

Fotoğrafta iki promter gözüktüğü gibi Erdoğan’ın hemen önündeki ekranlar da görünüyor.

Erdoğan’ı salonda ya da ekran başında izleyenler aslında bu ayrıntıları görmüyor.

Erdoğan demek konuşmasını promterdan okuduğu gibi nasıl göründüğünü de takip etmek için önüne ekran koyduruyormuş.

Yandaş medyada çıkan bu fotoğraf aslında Erdoğan’ın imajını bozuyor.

YENİ ÖĞRENDİM

Riyad’da daha neler olmuş neler

İktidar ve yandaş medya Riyad’daki rezaleti örtbas etmeye çalışıyor.

Önce sözleşme bahanesinin arkasına sığınmaya kalktılar.

Baktılar olmuyor, bu kez Ali Koç’un üzerine yürümek ve sorumluluğu ona atmaya çalıştılar.

Bütün dertleri Suudi Arabistan’ın Atatürk alerjisini gizlemek.

Olayı küçültmeye çabalıyorlar, sanki Suudiler sadece sözleşmeyi öne sürmüşler gibi yapıyorlar.

Oysa gerçek çok farklı.

Örneğin Suudi polisi Fenerbahçe’nin soyunma odasını bile basmaya kalkmış.

Suudi polisi “Üzerinde Atatürk fotoğrafı olan formaları toplayacağız” demiş.

Zaten ipin koptuğu an o an işte.

Seyirciler de Suudi polisinin nobran davranışından etkilenmişler.

Suudi polisi stat girişinde arama yapmış ve üzerinde Atatürk fotoğrafı olan Türk bayraklarını da toplamış.

Ayrıca maç saati yaklaştığında bir Suudi askeri birliği çıkış tünelinin önüne getirilmiş ki futbolcular ellerinde pankartla çıkarsa engellesin diye.

Yani bu olay sadece kurallara uyulmaması değil, açık biçimde Suudilerin Atatürk düşmanlığından kaynaklanıyor.

İktidarın buna sessiz kalması ve olayı örtbas etmeye çalışması ise ibretlik bir durumdur.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

O eğlence meğer bir kumpasmış

Bu köşede dün yazdığım konulardan birinin başlığı şöyleydi;

“Yas isteyenler yılbaşında eğlenmişler.”

CHP genel başkanı Özgür Özel yılbaşı gecesi eğlenmiş, yandaş medya da bunu diline dolayıp “Şehitler için yas isteyenlerin haline bakın, sahneye çıkıp oynuyorlar” başlıkları atmışlardı.

Ben de konuya böyle yaklaşmanın anlamsızlığını ile getirmiştim.

Ama asıl gerçek ortaya çıktı.

Meğer o eğlence görüntüleri Halktv’nin yılbaşı özel programındaki görüntülermiş.

Halktv her yıl yaptığı gibi yine yılbaşına özel bir program çekmiş.

Ama bu program 15 Aralık günü çekilmiş.

12 şehidimizi ise 22 Aralık’ta verdik.

Yani program bu olaydan 7 gün önce banda alınmış.

Ama yandaş medya bunu sanki yılbaşı akşamı gibi yayınladı.

Aslına bakarsanız, velevki o program yılbaşı gecesi çekilmiş olsaydı da bir şey değişmezdi.

Şehitlerin geldiği gün yas ilan edilmesi istenmesinden 9 gün geçtikten sonra yapılan bir yılbaşı eğlencesini birbirine bağlamak ve buradan yıpratma kampanyası açmak en azından ahlaki değil.

YENİ ÖĞRENDİM

At yarışlarında vergiye indirim, fiyatlara zam

At yarışlarına meraklı bir emekli dostum aradı dün.

Dedi ki “Tek eğlencemiz at yarışı, ama onun da içine limon sıktılar.”Ben de at yarışlarını hiç bilmediğim için merakla “ne oldu?” diye sordum.

“Ne olmadı ki?” dedi emekli dostum ve devam etti;

“Erdoğan yılbaşı müjdesi gibi at yarışları ve diğer bahis oyunlarındaki verginin yarı yarıya düşürüldüğünü söyledi. Biz de mutlu olduk, çünkü zaten çok küçük oynuyoruz, kazandığımız para 200 300 lira, bundan daha az vergi kesilmesine sevindik.”

Sonra biraz soluklandı “Ama ardından bir baktık ki kupon fiyatları artmış” dedi.

Meğer şans oyunlarında vergi indirilirken at yarışlarındaki birim fiyat iki kat artırılmış.

Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, BursaKocaeli ve Antalya yarışlarında 20 kuruş olan birim fiyatı 40 kuruşa yükselmiş.

Yani 10 liralık oynayan bir emekli ya da dar gelirli şimdi en az 20 lira verecek.

Emekli dostum “Millet sanıyor ki at yarışlarında evin rızkını harcıyoruz, yok öyle bir şey, güzel vakit geçiriyoruz, ganyan bayilerinde birlikte at yarışı izliyoruz, arkadaşlarla sohbet ediyoruz, üç beş kuruş kazanıyoruz bazen, ama o zevkimize de engel oldular şimdi” dedi öfkeyle.

ŞAŞIRDIM

Bu partilerden 7’sinin adını ezbere sayana hediye var

Yüksek Seçim Kurulu martta yapılacak yerel seçimlere katılma hakkı olan partileri açıklamış.

Listede tam 36 parti var.

Hepsi seçime girecek.

922 seçim bölgesinde belediye başkanı ve belediye meclis üyeliği için adaylar gösterecek.

Sonuçta elle tutulur sayıda başkanın seçileceği 3 ya da 4 parti var.

Peki gerisi neden seçimlere katılıyor.

“Demokrasi var karışamazsın” sözü doğru olsa bile bunun adı parti enflasyonudur.

Adını bile bilmediğimiz partiler kuran ve seçime katılarak devasa oy pusulası yaratanların asıl amacı acaba demokrasiye bağlılık mı?

Büyük çoğunluğu tabela partisi olmaktan öte geçmeyen bu partiler aslında demokratik sisteme yarar değil zarar veriyor sanki.

Aklınızda kalsın diye önümüzdeki seçime girecek partilerin listesini sunuyorum;

  1. Adalet Birlik Partisi
  2. Adalet Partisi
  3. Adalet ve Kalkınma Partisi
  4. Anadolu Birliği Partisi
  5. Anavatan Partisi
  6. Aydınlık Demokrasi Partisi
  7. Bağımsız Türkiye Partisi
  8. Büyük Birlik Partisi
  9. Büyük Türkiye Partisi
  10. Cumhuriyet Halk Partisi
  11. Demokrasi ve Atılım Partisi
  12. Demokratik Sol Parti
  13. Demokrat Parti
  14. Emek Partisi
  15. Gelecek Partisi
  16. Genç Parti
  17. Güç Birliği Partisi
  18. Hak ve Özgürlükler Partisi
  19. Halkın Kurtuluşu Partisi
  20. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi
  21. Hür Dava Partisi
  22. İYİ Parti
  23. Memleket Partisi
  24. Millet Partisi
  25. Milliyetçi Hareket Partisi
  26. Milli Yol Partisi
  27. Saadet Partisi
  28. Sol Parti
  29. Türkiye İşçi Partisi
  30. Türkiye Komünist Hareketi
  31. Türkiye Komünist Partisi
  32. Vatan Partisi
  33. Yeniden Refah Partisi
  34. Yenilik Partisi
  35. Yeni Türkiye Partisi
  36. Zafer Partisi

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları