Erdoğan’ın öfke patlaması nasıl oluyor?
Can Ataklı; Yeminle söylüyorum şu yandaşlarda hiç akıl yok!
ACAİP YAZILAR
Yeminle söylüyorum şu yandaşlarda hiç akıl yok!
Şimdi size yandaş medyanın iri gazetelerinden bazı başlıklar sunmak istiyorum;
“İngilizlerin iki yüzlülüğü”
“Hani demokrasi vardı”
“Bunların fikir özgürlüğü bu kadar”
“Sosyal medya paylaşımlarına iki yıl ceza”
Bu başlıklar ne zaman atıldı biliyor musunuz?
Dilruba Y. hapse sokulduktan sonra.
Bir sokak röportajında milyonların duygularını dile getiren Dilruba Y. apar topar gözaltına alınmış sonra da hemen tutuklanmıştı.
Oysa savcılığın iddialarındaki suçlamalara göre bırakın tutuklanmayı gözaltına alınmaya bile gerek olmadığı görülüyordu.
Elbette buna karşı çok ciddi tepkiler geldi gelmeye de devam ediyor.
İşte tam da bu olayın sonrasında yandaş medya İngiliz medyasındaki haberlere dayanarak adeta “mal bulmuş mağribi gibi” Dilruba Y.’ye destek verenlere aklınca tokat gibi cevap verdi.
İngiltere’de 53 yaşında bir kadına yaptığı sosyal medya paylaşımı nedeniyle 15 ay hapis verilmişti.
Aynı gün bir başka kişi de yine sosyal medya paylaşımı nedeniyle 20 ay hapse mahkum edimişti.
Yandaş medyayı sanki altın bulmuş gibi sevindiren buydu.
“Hani İngiltere’de demokrasi ve fikir özgürlüğü vardı, bakın işte güya demokrasinin beşiği olan İngiltere’de iki kişiye sadece ve sadece sosyal medyada yaptıkları paylaşım neden ile hapis cezaları verildi” diye havalara uçuyorlardı.
Doğal olarak ben de merak edip bu haberleri okudum.
Başka bir kaynaktan değil, bizzat bunları yazan yandaş medyadan okudum.
53 yaşındaki Julie Sweeney Facebook’ta yabancılara karşı gösteri yapanlara destek olmak amacıyla “Bir camiyi içindeki kişilerle birlikte patlatın” çağrısı yapmış.
Olaylar sırasında bazı camiler saldırıya uğrayıp hayli tahrip edilince İngiliz mahkemesi Sweeney’in “Ölüm ya da ciddi zarar verme tehdidi içeren bir paylaşım yaptığını” kabul etmiş ve 15 ay hapse mahkum etmiş.
Yine Jordan Parlour isimli bir kişi Facebook hesabından yaptığı bir yorumda 200’den fazla mülteci ve sığınmacının kaldığı bir otelin darmadağın edilmesini istemiş. Bu paylaşımın ardından söz konusu otele gerçekten saldırı yapılınca Parlour gözaltına alınmış.
1 Ağustos ile 5 Ağustos arasında otele yapılan saldırıların bu paylaşımdan sonra olduğu anlaşılmış ve olayla bağlantısı saptanan Parlour 20 ay hapis cezasın çarptırılmış.
Görüyorsunuz değil mi, yandaş medyanın akıldaneleri bir caminin içindekilerle bombalanmasını isteyen bir kadınla bir otelin içindeki 200 kişiyle birlikte darmadağın edilmesini isteyen bir kişinin hapse mahkum edilmesini “iki yüzlülük, fikir özgürlüğüne saygısızlık, demokrasinin katledilmesi” olarak değerlendiriyor.
Nedeni basit, Türkiye’deki abuk sabuk faşist baskıların eleştirilmesini “işte özgür batı” sloganıyla etkisiz hale getirmek için.
Hep diyorum ya, “Allah bunlara akıl fikir ihsan eylesin” diye.
Erdoğan’a yalakalık yapmak için cami bombalanmasını isteyenleri bile korur hale düşüyorlar
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Bu haftanın aforizmaları
Gazeteci yazar Erdem Beliğ Zaman, Korkusuz okurları için bu hafta da minik yazılar gönderdi.
Haydi başlayalım;
SARIYA BOYANACAK: Özgür Özel, CHP’nin ambleminde yer alan Devletçilik okunun yarısını yeşile, yarısını da mora boyayacağını söylemiş.. Böyle giderse seçmen de yüzünü sarıya boyayacak!
UÇMUŞ DEMEK: AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 Temmuz’da ABD’de yapılan NATO toplantısına katılmak için beş uçakla gittiği yolculuk 83 milyon liraya mâl olmuş! Bunlar uçmuş dedirtmenin de bir maliyeti var değil mi?
AK SAYFA: Uludağ eteklerinde içilebilir bir temizlikte ve beyaz doğan Nilüfer Çayı’nın rengi Bursa sınırlarında ilerledikçe siyaha dönüyormuş... Bu size de “ak” şekilde açılan bir sayfayı hatırlatmadı mı?!
CENNET GİTMEK: Meclis Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman bir vatandaşın kendisine, “Şu TikTok’u kapatırsan cennetin kapısını aralarsın...”, dediğini söyledi... Buna ne hacet sayın başkan? Siz Instagram’ı kapatıp cennete bacadan girmediniz mi zaten?!
GÜNDE KAÇ YASAK: Ukrayna’yı işgali dolayısıyla Olimpiyatlara davet edilmeyen Rusya, başka alanlarda rekor kırmaya devam ediyor... Geçtiğimiz cuma günü Putin, bir günde tamı tamına yüz yirmi altı (sayıyla 126 (!)) “yasaya” imza atmış! Onu geçse geçse bizimkiler geçer... Ha gayret sayın büyüğümüz, bir günde ne kadar “yasağa” imza atabilirsiniz şu Ruslara gösterin!...
ŞAŞIRDIM
Erdoğan’ın öfke patlaması nasıl oluyor?
Geçen hafta Flashhaber’de Erdoğan “Muhafazakâr demokratlıktan biraz uzaklaşalım” diyen milletvekilini azarladı haberini yorumlarken “Acaba Erdoğan nasıl öfkelendi, ben kızdığı kişilere nasıl davrandığına iki kere tanık olmuştum ama onlar basit işlerdi, duyduğumuz bazı öfke patlamaları dehşetmiş, acaba bu nasıl olmuştur?” diye sormuştum.
Ankaralı bir doktor dostum bunun üzerine tanık olduğu bir olayı yazıp göndermiş bana.
Şöyle demiş;
Can bey iyi akşamlar. Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde bir başbakanlık görevlisine safra kesesi ameliyatı yapmıştım. Bu kişi iyileştikten sonra “Hocam biz sizi misafir etmek istiyoruz” diye ısrar edince o dönem çalışılan makam eski başbakanlık binasına uğramıştım. Çayımızı içerken dışarıdan acayip bir gürültü geldi. Herkes panik oldu. Ben sorunca da “Patron çok sinirlendi yine” dediler. Akşam eve geldim, haberlerde o dönem Maliye Bakanı Unakıtan ile ilgili haber veriliyordu. Kalp krizi geçirmişti. Sonra öğrendim ki Erdoğan o gün orada Unakıtan’ı dövmüş ve adam yere düşmüş, gürültü oymuş. Adamı apar topar ABD’ye gönderdiler. Oysa bu ameliyat ülkemizde rutin yapılan ameliyatlardı. Niye gönderdiler? Çünkü karısı çok konuşuyordu. Bu olayı yaşamıştık.
ÖNERİ
Abbas artık bir pul da Türkiye için bastırır herhalde
Meclis’te konuşma yaptırılan Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas gerçi çok alkışlandı ama aynı oranda tepkilere de neden oldu.
Sosyal medyada birçok kullanıcı Mahmut Abbas ve Filistin yönetiminin uluslararası ilişkilerde hiç Türkiye’nin yanında yer almadığını, Kıbrıs’ta Rum görüşlerini desteklediğini, PKK ile görüştüğünü, Ermeni Soykırımı yalanı kervanına katıldığını belirterek “Bu adamın mecliste ne işi var?” diye sordu.
Erdoğan da Abbas’ın ilk davete gelmediğini belirterek hayli sert tepki göstermiş ve “Abbas’ın bir özür borcu var” demişti.
Abbas’ın özür dileğini duymadık.
Ayrıca Anıtkabir’e de gitmedi, oysa bu tür ziyaretlerde en önemli ritüeldir.
Bu arada sosyal medyada 2015 yılında Filistin adına bastırılmış bir pul görüntüsü paylaşılıyor.
Filistinliler Ermenilerin sözde soykırıma uğramalarının 100’üncü yılı anısına çıkardıkları bir pulu postalarında kullanmıştı.
Şimdi merak ediyorum Abbas bir pul da Türkiye için çıkarır mı?
ÇOK GÜLDÜM
4 fıkramız var
Bu hafta Yıldırım Tuna 4 güzel fıkra göndermiş.
Birlikte okuyalım;
Eşimin sesi
Kaldığımız deniz kenarındaki ucuz pansiyonda güneşin denizde batışından etkilenen eşim şarkı söylemeye başlar başlamaz tam yanımızdaki komşu deli gibi koşarak geldi, bizi kapımızın önünde uzanırken görünce şaşırıp “Aa..! Vallahi ve billahi radyo zannettik..” dedi,“Ciddi misiniz?” dedi eşim sevinerek, “Dinlemeye mi gelmiştiniz?..” “Ay yok canım?” dedi kadın ciddileşerek, “Kapatmaya!”
Göz ameliyatı
Adam lazer ile göz ameliyatından çıkmış, iki gözünde de pamuk, klinikteki odasında sırt üstü yatarken operatör içeri girmiş, “Size bir iyi, bir de kötü haberim var” demiş, “Hangisini önce söylememi istersiniz?” Adam “İyi haber önce lütfen” demiş heyecanlanarak.“Tamam..” demiş operatör, “Buradan çıkmadan yeni bir köpek edineceksiniz..!”
Kadınlar
Suudi Arabistan neden bu kadar zengin biliyor musun?..
Petrol tabii..
Yok abi.. Kadınları para harcayamıyorlardı ya ondan.. Ne araba, ne dışarıda giyim kuşam.. Çek üzerlerine simsiyah çarşafı, sür gülsuyunu bitti.. Şimdi her şey kadınlara serbest oldu, gör bak, iki yıla ayvayı yerler.!
Paraşütçü Temel
Temel paraşüt kursuna yazılmış, birkaç nazari dersten sonra ilk atlayışını yapmadan önce eğitmeni onun atlayacağı uçaktan makul bir süre uzaklaştıktan sonra paraşütünü açması gerektiğini anlatmak için “Atlar atlamaz değil ama ağır ağır ‘Ben korkusuz bir kartalım’ dedikten sonra paraşütünün ipini çekeceksin’’ diye sıkı sıkıya tembih etmiş.. 3-4 gün sonra Temel hastanede sargılar içinde gözünü açtığında başucunda endişe ile bekleyen eğitmeninin elini tutup “Hocam hele bi daha de bana” demiş inleyerek, “Şu dediğin yırtıcı kuşun adı neydi?..”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları