Gülbin Tosun’u gönderen Mansur Yavaş mı Erdoğan mı?
Can Ataklı; Ayyy ne fena, meğer sahne fazla uzun olunca komutanlar kadraja sığmamış.
Ayyy ne fena, meğer sahne fazla uzun olunca komutanlar kadraja sığmamış
Bu yılki Malazgirt kutlamaları çok farklıydı.
İktidar süresi boyunca tam 14 yıl Malazgirt’i hiç aklına getirmeyen Erdoğan 2017 yılından bu yana her yıl Malazgirt Zaferi kutlamaları için bölgeye gidiyor.
Bu yıl kutlamalar “Türk’ün Anadolu’ya girişinin yıldönümü” olmaktan çıkarıldı “İslam’ın Anadolu zaferi” olarak anılmaya başlandı.
Erdoğan’ın talimatıyla çok ilginç fotoğraflar da çekildi.
Ahlat’ta yapılan törenlerde iki kuvvet komutanı, Türklüğe, cumhuriyete, Atatürk ve devrimlerine açıkça karşı oluklarını açıklayan ve Türkiye’nin şeriat düzenine geçmesini savunan Hizbullah artığı Hüdapar genel başkanı ile yan yana getirildi.
Öneki günkü Youtube konuşmamda bu garabeti dile getirerek “Türk ordusunu bu hale getiremezsiniz” dedim.
Dün ise farklı bir fotoğraf karesi ile karşılaştık.
Bu kez yer Malazgirt.
Erdoğan yine beraberindekileri sahneye çıkarmış, muhtemelen Bahçeli’ye “Benim yanımda sen dur, senin yanında da Hüdapar’ın genel başkanı dursun, hep birlikte elele tutuşup kollarımızı kaldıracağız” demiş.
Ne yapsın Bahçeli, milliyetçilik, Atatürkçü lük, Türk milletine olan sevgi de bir yere kadar tabii, emir demiri keser örneğindeki gibi Zekeriya Yapıcıoğlu’nun eline yapışmış kolunu havaya kaldırmış.
Bu ayıp herhalde Bahçeli’nin ömrünün sonuna kadar yeter de artar.
Bu fotoğrafı gördüğümde bir şey daha dikkatimi çekti.
Bir gün önce Hüdapar genel başkanı ile gurur fotoğrafı çektiren iki kuvvet komutanı bu karede yoktu.
Ben de Youtube konuşmamda “İki komutan isimleri anons edilmesine rağmen sahneye çıkmadılar, demek ki gurur nihayet ağır basmış” dedim.
Ancak o da ne?
Konuşmamdan üç saat sonra Sarayın dezenformasyonla mücadele merkezinden bir açıklama geldi.
Meğer komutanlar isimleri okununca sahneye çıkmışlar, ama ne yazık ki fotoğrafın kadrajında yer alamamışlar.
Fahrettin Altun’un yönettiği merkezden yapılan açıklamada bakın ne diyor;
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Malazgirt Zaferi’nin yıldönümü etkinliğindeki konuşmasının ardından, protokol sahneye davet edilmiştir. Kuvvet komutanlarımızın da sahneye çıktığı ancak sahnenin uzunluğu nedeniyle görüntüler kaydedilirken kadrajın dışında kaldıkları tespit edilmiştir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz.”
Neymiş, komutanlar sahneye davet edilmişler, tabii hepsi emir kulu sonuçta, çıkmışlar sahneye ama sahne o kadar uzunmuş ki fotoğraf makinaları herkesi kadraja sığdıramamış.
Böyle olunca da komutanlar yok sanılmış.
Neresine yanayım bu açıklamanın.
Komutanlar sandığım gibi gururla davranmamışlar ve sahneye çıkmışlar ona mı yanayım.
Yoksa gelen eleştiriler üzerine saraydan yapılan açıklamanın hepimizi aptal yerine koyan ifadelerine mi yanayım.
NOT: Bu arada Genelkurmay Başkanı ve kara Kuvvetleri Komutanı bu törenlerde neden yoktu?
Bİ SORALIM BAKALIM
Gülbin Tosun’u gönderen Mansur Yavaş mı Erdoğan mı?
Eski adı Fox yeni adı Now olan kanalın başarılı ana haber sunucusu Gülbin Tosun aniden ekrandan kayboldu.
Tosun merak edenler için sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı.
Tosun şunu yazdı; “Destek mesajlarınız için çok ama çok teşekkür ederim. Çok değerlisiniz. İyi ki varsınız can dostları. Ben zorunlu izne çıkarıldım. Henüz çıkışım verilmedi. Sadece bilginize. Hayvan haklarından bir adım geri yok.”
Yandaş medya hemen olayın üzerine atlayarak “Mansur Yavaş’ı eleştiren sunucu işten atıldı” başlığını kullandı.
Çünkü Gülbin Tosun sokak hayvanlarının öldürülmesi ile ilgili bir mesajında Ankara Büyükşehir Belediye başkanı Mansur Yavaş’ın da adını etiketleyerek “Başkan siz ‘Sokakta köpek olmaz, biz bakarız’ derken hapsettiğiniz ve önlerinde suyu bile olmayan canlıları mı kastetmiştiniz! Ne diyeyim bir bardak suya muhtaç olun o zaman!” demişti.
Yandaş medyayı hemen ayağa kaldıran “CHP’li başkan gazeteci attırdı” başlıkları buradan çıktı.
İyi de Gülbin Tosun’un aynı konuda daha önce Erdoğan’ı etiketlediği bir başka twiti de var.
Orada da şöyle demişti ünlü sunucu; “Öldürtmeyeceğiz! Biliyorsunuz değil mi? Dünya tarihinde görülmemiş ayaklanmaya sebep olmayın.”
Şimdi gelin işin içinden çıkın.
Gülbin Tosun’un başını Erdoğan twiti mi yoksa Yavaş twiti mi yaktı?
Hepiniz “ilk şık doğrudur” diyorsunuz değil mi?
YENİ ÖĞRENDİM
O tekne reklam için ama bu tekne gerçek
Gazeteci Fatih Altaylı dünkü yazısında Erdoğan için Ahlat’a 1 milyon 200 bin dolarlık bir tekne bağlandığını yazdı ve bir de fotoğraf koydu.
Sarayın dezenformasyonla mücadele merkezi anında yalanlama yayınladı.
Ama neyi yalanladılar onu anlamak pek mümkün değil.
Çünkü açıklamada “Cumhurbaşkanlığına ait böyle bir tekne yoktur” denmiyor.
Onun yerine “kullanılan fotoğraf şirketin kendi reklam tanıtım broşüründen alınmıştır” deniyor.
Açıklamayı okuyalım birlikte;
“Bazı basın yayın organlarında yer alan ve sosyal medya hesaplarında paylaşılan, “Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önüne 1 milyon 200 bin dolarlık tekne bağlandı” iddiası doğru değildir. Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde iddia edildiği gibi bir tekne bulunmamaktadır. Bahse konu görüntü, bir firmanın Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde uygulayacağı proje için internet sitesinde kullandığı, dijital ortamda hazırlanan bir görüntüden alınmıştır. Dijital ortamda hazırlanan görüntülerde yer alan bir teknenin, “gerçekten orada olduğuna yönelik” kasıtlı bir manipülasyon kampanyası yürütülmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik bu tür kampanyalara itibar etmeyiniz.”
Peki aslında böyle bir tekne var mı Cumhurbaşkanı için?
Var tabii.
Nerede?
Okluk Koyunda.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
İlk defa bir cumhurbaşkanı Türk zaferine başka ülkeleri de ortak etti
Malazgirt bundan 7 yıl öncesine kadar ne Erdoğan’ın ne AKP’lilerin gündeminde değildi.
Çünkü Malazgirt zaferi “Türkler’in Anadolu’ya girişinin” sembolüydü.
Genellikle MHP’lilerin kendi içlerinde yaptıkları etkinliklerle kutlanırdı bu önemli gün.
Erdoğan Malazgirt’i 2017 yılında keşfetti ve kutlamalara katılmaya başladı.
Ancak Erdoğan özellikle bu yıl Malazgirt Zaferi’ni kendi bağlamından kopararak “İslam’ın Anadolu’ya girişi” olarak ilan etti.
Bununla da kalmadı Alparslan’ın bu savaşı Türklerle kazanmadığını Kürt ve Araplarla birlikte o dönemde “İslam’la müşerref olan” tüm kavimlerin omuz omuza savaşmasıyla zafere ulaşıldığını söyledi.
Bu konuşma sanıyorum tarihimizde bir ilktir.
İlk defa bir Cumhurbaşkanı 952 yıl boyunca “Türkler’in zaferi” olarak bilinen bir büyük olaya yabancı unsurları da ortak etmiş oldu.
ŞAŞIRDIM
Bir gün cibilliyetsiz ertesi gün hilalin gölgesi
Erdoğan’ın konuşmalarını izlemek ve bundan ortak bir nokta çıkarmak çok zor.
Çünkü Erdoğan bir gün “gerginlik” politikası izlerken hemen ertesi gün “birlik ve beraberlik” söylemine sarılabiliyor.
Daha çok kısa bir önce Hamas örgütünün lideri Haniye için yas ilan edilmesine karşı çıkanları, ki ülkenin yarıdan fazlasıydı, “cibilliyetsiz” olarak nitelemişti.
Aynı şekilde başta CHP olmak üzere seçimlerde Erdoğan’a muhalefet eden partileri de PKK’nın ve terörün hizmetinde olmakla suçlamaktan kaçınmamıştı.
Sık sık kullandığı “terörist, alçak, hain, aşağılık, çürük, çukur, rezil, haysiyetsiz, gafil, müsvedde” gibi hakaret içeren kelimelerle de halkın yarıdan fazlasını hedef alıyor. Ancak aynı Erdoğan bir bakıyorsunuz bir anda ülkenin birlik ve beraberliği için her türlü fedakarlığa hazır birine dönüşüyor.
Son Malazgirt konuşmasında “Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni demeden 85 milyon olarak şu nazlı hilalin gölgesinde buluşacağız” dedi.
Cibilliyetsizler, hainler, terörle iş tutanlar, dış güçlerin maşaları da bu 85 milyonun içinde mi peki?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları