Hayrola Devlet Bey savaş hazırlığı mı?
Can Ataklı; Kim neden aklını başına alacak, ne yani seçim kazananlar hiç sevinmesin mi? Sanıyorum Bahçeli Erdoğan’ın kendisini saf dışı bırakmasından korkuyor ve bir şekilde aba altından sopa gösteriyor.
CHP bu tabloyu iyi okumalı
Seçimler pek çok kişiye göre sürprizle sonuçlandı.
Gerçi başta Ankara ve İstanbul olmak üzere büyükşehirlerde yine CHP’nin kazanacağına inanılıyordu ama Anadolu’nun birçok yerinde AKP’nin çökeceğine kimse ihtimal vermiyordu.
Zaten saray da hesabını buna göre yapıyordu.
Erdoğan bir önceki seçimdeki Türkiye haritasına bakarak sonucun aşağı yukarı aynı çıkacağına inanıyordu.
Bu nedenle bütün gücünü İstanbul’a verdi.
Diğer yerleri çantada keklik gibi gördüğü için İstanbul’u kazanmanın kendisine eşsiz bir zafer kazandıracağını hesaplıyordu.
Ama İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’de hüsrana uğradı.
“Asla kaybetmeyiz” dediği yerleri bile CHP’ye teslim etmek zorunda kaldı.
Sonuçta 2019 yerel seçim haritası ile 2024 yerel seçim haritası çok farklı hale geldi.
Tabloda görüyorsunuz CHP’nin kazandığı iller Türkiye nüfusunun yüzde 62’sini kapsıyor.
Bankalardaki mevduat oranı en çok bu illerde mevcut. Bu illerin kişi başı gelir düzeyi de yüksek, bu illerdeki ekonominin Gayrı Safi Milli Hasıla’ya katkısı da.
CHP bu tabloyu çok iyi okumalı.
Seçim her ne kadar yerel seçim olsa da CHP sanki ülke yönetimini ele geçirmiş bir güce kavuşmuş durumda.
CHP’nin kazandığı illerde durum sadece tabloda görünenden ibaret değil.
Bu kentler aynı zamanda sanayinin, eğitimin, kültür ve sanatın da en güçlü olduğu yerler.
Tablodan açıkça görülüyor ki AKP’ye Türkiye’nin ekonomik olarak en yoksul, eğitim düzeyi en düşük, kültürel yapısı en aşağıda bölgeler kalmış.
Seçim sonuçları CHP’de tatlı bir telaş da yarattı.
Konuştuğum birçok kişi sonuçlara biraz temkinli yaklaşarak “Tepki oyları bize yöneldi, bu oylar aslında bizim oylar değil” duygusu taşıyor.
Böyle söyleyenlere şunu anlatıyorum; “Yanılıyorsunuz, seçim sonuçlarına böyle bakamazsınız. Oylar kimden ve neden gelmiş olursa olsun, seçimin galibi sizsiniz ve yerelde 5 yıllık iktidarınız var.”
Sonra ekliyorum; “Seçmen aptal değil, elbette kendi sıkıntılarını göze alarak farklı partilere yönelebilir, ama şunu unutmayın iyi hizmet verilirse, halka sıcak ve yakın davranılırsa, millet sizin eski yönetimlere göre daha iyi yönettiğinizi görürse o oylar sizde kalır.”
CHP’nin eline tarihi bir fırsat geçti.
Kimse bunu tesadüflere, halkın öfkesine, AKP’nin hatalarına bağlamasın.
Seçim yapılmış ve bitmiştir. Pişmanlıklar, keşkeler sonucu değiştirmeyecektir.
O halde CHP öncelikle kendi iç çatışmalarını tamamen bitirmeli, yerel yönetime yönelmeli, elinden geleni değil sadece, ondan çok daha fazlasını yapmalıdır.
CHP’ye oy verenler çok kısa bir süre içinde “bir şeylerin değiştiğini” fark etmeli, bunları benimsemeli ve sahip çıkmalıdır.
İşte o zaman “Ama bunlar bizim oyumuz değil ki” diyenler o oyların kalıcı hale geldiğini görecektir.
CHP 1984 seçiminden sonra yakaladığı tarihi fırsatı değerlendirememiş ve 30 yıl boyunca birkaç yer hariç yerel yönetimden uzak kalmıştı.
Aynı hatalar bir daha asla tekrarlanmamalıdır.
Hayrola Devlet Bey savaş hazırlığı mı?
Liderlerin bayram mesajlarına bakıyordum.
Erdoğan seçimden sonra söylediği “4 yıl seçimsiz bir döneme girdik, şimdi çok çalışacağız” sözlerini bayram mesajında da tekrarlamış.
Erdoğan bana göre bu sözü yürekten söylemiyor.
“4 yıl iktidardayız, seçim kazandık diye o kadar sevinmeyin ipler hâlâ benim elimde” mesajını muhalefete verirken kendi tabanına da “Merak etmeyin bunlara nefes aldırmayacağız” demek istiyor.
Devlet Bahçeli ise Erdoğan kadar soğukkanlı değil nedense.
Seçim sonuçlarına çok öfkeli.
Bayram mesajında “Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır. Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır” diyor örneğin, her ne demekse.
Sora tehdit aşamasına geçiyor “Herkes aklını başına almalı, rüzgar ektiği müddetçe fırtına biçeceğini unutmamalıdır. Türkiye demokratik olgunluğu, tarihsel ve kültürel müktesebatı, birlik ve kardeşlik duygularıyla istikbalin huzur, istikrar, kudret, refah ve güvenlik timsali olarak sivrilecektir” diyor.
Kim neden aklını başına alacak, ne yani seçim kazananlar hiç sevinmesin mi?
Sanıyorum Bahçeli Erdoğan’ın kendisini saf dışı bırakmasından korkuyor ve bir şekilde aba altından sopa gösteriyor.
Ayrıca dün Akşener’e “Partinin başında kal” demesi de İYİ Parti’nin Erdoğan’a yanaşmasını önlemek için sanki.
Orta ve lüks lokantalarda bahşiş sorunu
İstanbul’da standartların biraz üstü lokantalar artık ateş pahası.
İyice bir balık lokantasından ya da kebapçıdan artık adam başı 1000 liranın üzerinde para ödenmeden çıkılamıyor.
Eğer içki ve meze biraz fazla gelirse fiyatlar astronomik hale geliyor.
Lüks lokantaların ise yanına yaklaşmak bile zor.
İstanbul’un kalburüstü lüks lokantalarında fiyatlar kişi başı 3 bin lira 5 bin 500 lira arasında değişiyor.
Hesaplar genellikle kredi kartıyla ödeniyor.
Ama bahşişler nakit olarak ödeniyor.
Oysa Avrupa’daki hizmet sektöründe kredi kartlarında “Tip; bahşiş” yazan bölüm vardır, hesabı öderken garsona belirlediğiniz rakamı söylersiniz o da bunu Tip karşılığına yazar, böylelikle nakit ödemezsiniz.
Türkiye’de henüz bu sistem yok.
Ne kadar zengin olursa olsun kimse cebinde para da taşımıyor.
Orta üstü ve lüks lokantalar bunun çaresini hesaba “servis ücreti” ekleyerek bulmuş.
Ama orada da bir standart yok.
Kimi yüzde 20 servis ücreti alırken kimi yüzde 15 alıyor. Geçen gün yemek yediğim pideci yüzde 5 servis ücreti yazmıştı.
Aklınızda bulunsun, hesap öderken servis ücreti var mı yok mu diye bakın, yoksa pamuk eller cebe, varsa ister gönlünüzden kopan bahşişi bırakın ister bırakmayın.
Sanatçı ve eseri
Sosyal medya hesaplarımdan birine gelmiş bu fotoğraf.
Üzerine de çok güzel yazmış fotoğrafı çeken kime “sanatçı ve eseri” diye.
Ben bakarken çok güldüm.
Bayram keyfi olsun diye sizinle de paylaşmak istedim.
Pegasus ne yaptı öyle anlamadım
Eşim ve kızım ay sonunda okullar arası spor müsabakaları için bir Anadolu kentine gidecekler.
Bu nedenle ikisine uçak bileti almak istedim.
Telefonumda kayıtlı olan Pegasus bağlantısından gidiş dönüş biletlerini aldım. Ayrıca paralı olan koltuk seçimini de yaptım.
Ancak bileti aldıktan yarım saat sonra dönüş tarihini yanlış girdiğimi fark ettim.
Pegasus çağrı merkezini aradım.
Durumu anlattım.
Görevli genç kadın “Tabii dönüşü değiştirebiliriz” dedikten sonra “yalnız 935 lira cezası var” dedi.
Ben de “Ne cezası, bileti 20 gün önceden alıyorum, işlemi bitireli yarım saat olmuş, küçük bir hata yüzünden bu kadar ceza olur mu?” dedim.
Görevli “Kurallar böyle” deyince ben de “Hanımefendi, söyleyeceklerim size değil, banda alıyorsunuz, bunları üstlerinize mutlaka dinletin bu nedenle böyle konuşuyorum” diyerek şunları söyledim:
“Bu yapılan soygundur, hatta hırsızlıktır. Hiçbir şirket Türk vatandaşlarına böyle muamele edemez. Ben son dakika iptali ya da değişikliği talep etmiyorum, yarım saat içinde bir yanlışlığı düzelttirmek istiyorum. Bu kadar ceza halkı aşağılamaktır.”
Ardından da “Şimdi bu cezayı nasıl ödeyeceğimi söyleyin işlemi bitirelim” dedim.
Görevli “Sizi sesli yanıt sistemine aktarıyorum, kredi kartı işleminizi yaptıktan sonra hattı tekrar ben alacağım” dedi.
İşlemi yaptım ancak karşıma çıkan olmadı ve hat kapandı.
Bu kez “İşlem tamamlandı mı?” diye mera ettim.
Tekrar Pegasus çağrı merkezini aradım. Karşıma çıkan kişiye durumu anlattıktan sonra “Bilet dönüş tarihi değişmiş mi, ceza ödenmiş mi?” diye sordum.
Görevli “Hayır tarih aynı duruyor, bir para ödenmemiş” dedikten sonra “İşleminizi ben yapayım” dedi.
Sonra da “40 liralık bir işlem tutarı var, onu sesli yanıttan ödeyin sonra tekrar bağlanacağız” demez mi?
Sesli yanıta bağlandım, kredi kartı ile 40 lirayı ödedim, tekrar karşıma çıkan görevliye “Peki neden beş dakika önce 935 liralık ceza ödemem istendi?” diye sordum.
Görevli şaşırarak “Ben de bilmiyorum” yanıtı verdi.
İyi de Pegasus bana bunu niye yaptı? Eğer ilk seferde hat kesilmese 935 lira cezayı ödeyecektim. Meğer bilette tarih değiştirme bedeli sadece 40 liraymış.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları