loading
close
SON DAKİKALAR

Kızların egemenliği AKP’lileri biraz korkuttu galiba

Can Ataklı
Tarih: 02.09.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Yeni mezun teğmenler kılıç çekti!

ANALİZ

Yeni mezun teğmenler kılıç çekti

Yukarıdaki başlık “Genç subaylar rahatsız” türü bir başlık değil, bunun altını öncelikle çizeyim.

Ancak Ergenekon ve Balyoz kumpasları ile hayli güçsüzleştirilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geleceği için bir umut ışığı doğduğunu da söylemeden edemeyeceğim.

Genç teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırmaları iktidara karşı bir isyan bayrağı değildir, buna karşı Atatürk’e yönelik hakaretlerin artmasına, laikliğin şiddetle örselenmesine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin küçük düşürülmesine bir tepkidir.

Ordu içindeki cemaat ve tarikat yapılanmaları, kimi komutanların sırf rütbelerini korumak için adeta birer emir erine dönüşmesi, askeri okullarda Atatürk’e hakaret edenlerin ortaya çıkması toplumda da endişe ile izleniyor.

Harp Okulu mezuniyet töreninden sonra neredeyse bütün mezun teğmenlerin hep birlikte kılıçlarını çekmesi ve mezuniyet yeminini tekrarlaması ordu içindeki gerici yapılanmanın sanıldığı kadar güçlü olmadığının da göstergesidir.

Zaten yandaş medyada sosyal medyadaki gerici kesimlerin bir anda ayağa kalkması da bundan kaynaklanıyor.

Orduyu artık tamamen dize getirdiklerine inananlar genç teğmenlerin bu beklenmedik çıkışı karşısında şaşkınlık yaşadığını gözlemliyoruz.

İşte bu nedenle kimi zekâsı kıt sosyal medya hesaplarından teğmenlere ağır hakaretler yapılmaya başlandı.

Kimi “Yılanın başı küçükken ezilmeli” diye fetvalar vermeye kalkarken kimileri de “Derhal soruşturma açılmalı” demeye başladı.

CHP’nin sırtından milletvekili seçilen biri ise Ergenekon - Balyoz davalarının yaşandığı günlerle eş değer tutup “Biz o günleri çok sevmiştik” diyerek bu teğmenlerin tümümün birden tutuklanmasını istiyor.

Ve bildik “darbe” lafları yine ortaya atıldı.

Gerçi onlar biliyorlar böyle bir güzel hareketin bir darbe kalkışması ya da hazırlığı olmadığını ama ellerinde başka malzeme yok.

Ordu-demokrasi-laiklik deyince darbeden başka bir şey akıllarına getirmeyenler zaten başka türlü davranamaz.

Teğmenlerin yaktığı “cesaret ateşi” asla bir darbe hayali olarak adlandırılamaz ama ordunun daha üst rütbeli komutanlarının oturup düşünmeleri gerekir.

Jandarma genel komutanının yaptığı vıcık vıcık konuşma henüz hafızalardan silinmedi.

Kara kuvvetleri eski komutanının emeklilik töreninde AKP genel başkanına sarılıp ağlaması ve “her şeyi size borçluyuz” demesi de sanıyorum genç subayları derinden yaraladı.

İki eski genelkurmay başkanının üniformalarını çıkar çıkarmaz hemen AKP’nin hizmetine girmesini de orduda pek çok subay/astsubay içine sindiremiyor.

İşte teğmenlerin kılıç çekmesi sanıyorum bu gidişe duyulan derin öfkenin bir sembolüdür.

Genç teğmenler “İmamın ordusu” olmayacaklarını, bunu bekleyenlerin büyük hayal kırıklığına uğrayacağını dosta düşmana bildirmiş oldu.

Hepsi budur.

BUNU YAZMAK GEREK

Kızların egemenliği AKP’lileri biraz korkuttu galiba

Bu yıl Harp Okulları tarihinde bir ilk gerçekleşti.

Kara-Hava ve Deniz Harp Okulu’nun birincileri kız öğrencilerden çıktı.

Genç teğmenler diplomalarını AKP genel başkanının elinden aldılar.

Ebru Eroğlu Kara Harp Okulu’nu, İkra Kuyumcu Hava Harp Okulu’nu, Şeyda Yıldırım ise Deniz Harp Okulu’nu birincilikle bitiren teğmenler oldular.

Kara Harp Okulunda diploma töreninden sonra öğrencilerin kılıç çekip “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atmalarından sonra yandaş medyada ve AKP içinde yükselen feryatlara duyunca “Bunları yine darbe korkusu sardı” diye düşündüm.

Üstelik bu kez üç okulun birincisi de kız öğrencilerden çıktı.

Potansiyel olarak kız öğrencilerin dinci-cemaatçi olmaları pek mümkün değil, her ne kadar ordu içinde artık türbanlı subaylar da olsa Harp Okullarında henüz bu yok.

Dinci kesim kızların giderek daha egemen olmalarından şiddetli rahatsızlık duyabilir.

En azından kızların daha Atatürkçü daha demokrat ve daha kararlı olmaları bu endişeyi güçlendirir.

OKURDAN MESAJ

Tatil beldeleri ektiğini biçiyor

Her ne kadar “okurdan mesaj” dediysem de mesajın yazarı bu köşenin müdavimlerinden, birçok kişinin tanıdığı harika stand-up gösterileri yapan Yusuf Öztürk.

Yaz ayını Bodrum’da geçiren Yusuf Öztürk “Bodrum Temmuz 18’den bu yana bomboş” diyor.

Sonrasını birlikte okuyalım:

Bir mekânda 2 dilim karpuza 2000 lira yazmışlar. (Karpuz tarlası satın aldık sanki)

70’lik rakıya adisyonda 14000 lira yazmışlar. (Sanki adam Tekel’i özelleştiriyor)

Türkler Yunan adalarına tatil yapmaya gidiyorlar daha ucuz diye.

Türk işletmeciler Yunan adalarında işletme açmayı planlıyorlar azimli bir şekilde Türkleri gittikleri yerde düdüklemek niyetindeler.

Kıbrıs’ta bir 70’lik rakı 499 lira, Türkiye’de ise bunun üç katı.

Kıbrıslı turizmciler Türkleri Kıbrıs’a çağırıyor slogan şu “4 kişi 2000 liraya karnını doyurabiliyor.”

Tarım bitti.

Hayvancılık bitti.

Eskiden sanayileşmekte olan bir ülke tanımı yapılıyordu bizim için ama sanayi bitti.

Gözünüz aydın bir tek turizm vardı onu da bitiriyorlar.

Moğollar bu ülkeyi talan etselerdi bu kadar zarar veremezlerdi.

Bİ SORALIM BAKALIM

Ne yaptınız siz böyle?

Bu yazımdaki tabloda çeşitli kalemler altında yardım alan vatandaşların sayısı görülüyor.

Toplamı 17 milyonu geçiyor yardım alanların sayısı.

İktidar bu tabloyu bir gurur abidesi gibi sunmaya çalışıyor.

Devletin (yani onlara göre Erdoğan’ın) halkını nasıl düşündüğünü herkese yardım elini uzattığını söylüyorlar.

Oysa bu tablo övünülecek bir şey değil tam tersine iktidarın ülkeyi ne hale getirdiğinin bir ibret belgesidir.

Erdoğan iktidarı bu ülkeyi yoksullaştırdı.

İnsanları muhtaç hale getirdi.

Ciddi, güçlü bir devlet yardım ettiği insan sayısının azlığı ile övünmeli.

“Bakın ne çok insana yardım eli uzatıyoruz” demek vıcık bir popülizmden başka bir şey değildir.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

O köprü ve yol neden halledilmiyor?

Geçen hafta Yeşilyurt Mahallesi Rauf Orbay Caddesi Havuzlu Kavşağı Yeşilköy yönünde ilginç bir kaza oldu.

Bir TIR kamyonunun dorsesi üst geçide çarparak yanından geçen İETT otobüsünün üzerine devrildi. TIR’ın altında kalmaktan son anda kurtulan otobüs bir otomobile çarptı. TIR şoförü ve otobüsteki yolcularla birlikte toplam 6 kişi yaralandı.

Bu aynı yerdeki ikinci kaza.

Aynı yerde 12 Mart 2024 tarihinde, yine bir TIR, aynı şekilde üst geçide çarparak yanında bulunan otomobilin üzerine devrilmiş, kazada 4 kişi hayatını kaybetmişti.

Aynı yerde iki kaza olması köprünün yüksekliğinin standartlara uymadığını gösteriyor.

Sanıyorum bu asfaltlama çalışmalarında, eski asfaltın üzerine yeni asfalt dökülesi sonucu meydana geldi.

Peki bu görüldüğü halde neden hâlâ bir önlem alınmıyor.

Burada daha kaç kaza olacak.

Bir mühendis dostum “Kaza görüntüsünü izledim” dedikten sonra şöyle dedi;

“Burada köprünün en az 20 santimetre daha yüksek olması gerekiyor. Koca köprüyü yıkıp yeniden yapmak elbette çok zor ama yol 20 santim aşağıya alınabilir, toplam 100 metrelik bir yol eğimli olarak kazılır, bunun için de bir gecelik çalışma yeter” dedi.

Bunun akıllara gelmesi için üçüncü kaza mı beklenecek acaba?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Bir ayı geçti İran hâlâ misilleme yapamadı

Ne günlerdi değil mi, herkes Üçüncü Dünya Savaşı çıkacağından endişe ediyordu.

Çok değil bundan bir ay kadar öncesiyldi.

Öyle ki Dışişleri Bakanı Fidan bu olasılıktan söz etmiş, Genelkurmay böyle bir savaşa tam hazırlıklı olduğumuzu bile açıklamıştı.

İsrail’in Hamas lideri Haniye’yi İran’da öldürdükten sonra molla yönetimi buna çok ağır cevap vereceklerini açıklamıştı.

Hatta öyle ki saat bile veriyorlardı, “Üç saat kaldı, iki saat kaldı” diye geri sayım bile yapmışlardı.

Oysa aradan bir ayı aşkın süre geçti.

İran’dan “tıs” bile yok.

Peki ne oldu?

İran neden saldıramıyor?

BİRİNCİSİ: Bütün dünya ülkeleri, Müslüman ülkeler dahil İran’a itidal tavsiye ediyor ve böyle bir saldırının dünyayı kana bulayacağını söylüyor.

İKİNCİSİ: İran İsrail’in demir kubbesini aşamayacağını gördü.

ÜÇÜNCÜSÜ: Amerika sadece Akdeniz’i değil tüm Ortadoğu’yu ve İran’ı çepeçevre askeri yığınakla donattı. İran bu güç varken bir füze bile atamayacağını anladı.

DÖRDÜNCÜSÜ: İran bir saldırı başlatması halinde nükleer bir tehditle kalmaktan korkmaya başladı.

SONUÇ: Haddini aşıp herkese kafa tutmaya kalkanlar, kalktıkları gibi yerlerine otururlar.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları