loading
close
SON DAKİKALAR

Narin’in ailesinin avukatı çekilince bakın neler oldu

Can Ataklı
Tarih: 12.09.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; CHP’liler kızmayın aslında Özgür Özel Erdoğan’ı fena halde köşeye sıkıştırdı.

ANALİZ

CHP’liler kızmayın aslında Özgür Özel Erdoğan’ı fena halde köşeye sıkıştırdı

Tüzük Kurultayı’nın Özgür Özel’in zaferiyle sonuçlanmasından sonra gözler CHP’nin bundan sonra nasıl bir muhalefet stratejisini uygulayacağına döndü.

Tabii öncelikli talep “erken seçim” yapılması yönünde.

Birçok CHP’li Özgür Özel’in yumuşama politikasından, ısrarla erken seçim istememesinden şikayetçi.

Hele Özel’in Erdoğan’ı aday olarak görmek istediğini söyleyen son konuşması parti içinde fırtınalar kopardı.

Önce Özel’in o sözlerini hatırlayalım.

Şöyle demişti CHP genel başkanı;

“Erdoğan’ın aday olmasını ve onu yenerek bu sürecin tamamlanmasını CHP ve Türkiye demokrasisi açısından sağlıklı görüyorum. Bugün Türkiye’de seçimlerin olmasının iki yolu var. Meclis, 360 milletvekili ile seçimleri yenilerse Erdoğan’ın son bir kez aday olma hakkı var. Görev süresi beş yıl. Seçimleri yenileyeceğiz. Bizim kimseden korkumuz yok. 2026’nın baharında ya da gelecek yıl kasımda sandığa koyalım. Bizim Erdoğan’ı yenmemiz, yeni bir kalkınma sürecini başlatmamız lazım.”

Bu sözler üzerine birçok CHP’li “Ne demek şimdi bu, Erdoğan’ı yeniden mi aday yapmak istiyor genel başkan, nedir bu sandıkta yenme psikolojisi, Özel Erdoğan’ı kurtarmak mı istiyor?” diye isyan etti.

Ancak herkesin gözden kaçırdığı bir cümle daha var.

Özgür Özel diyor ki; “En geç 2026 içinde bir seçim yaparsak, Erdoğan da anayasal hakkını kullanarak tekrar aday olabilir, ama 2027’de sırf tekrar aday olabilmek için erken seçim kararı almaya kalkarsa biz buna yokuz, o zaman meclisten erken seçim kararı çıkamaz.”

Açıkçası Özgür Özel hemen gelecek yıl yapılacak bir erken seçim istiyor ve buna bastırıyor.

Eğer bu süreçte demokratik sisteme geçilemezse Erdoğan’ın aday olarak karşılarına çıkmasına da razı.

Buna karşı seçime bir yıl kala yapılacak bir erken seçime ise asla razı olmayacaklarını söylüyor.

İşte Erdoğan’ı sıkıştıran konu bu.

Çünkü Erdoğan yürüttüğü gerginlik politikası ile kaybettiği oyların bir kısmını geri alacağına inanıyor.

Korkunç bir yanlışa imza atarak ekonomiyi batırdığını da biliyor, Mehmet Şimşek’in aldığı önlemlerin 2026 yılının sonundan önce etkisini göstermeyeceğini de biliyor.

Bu durumda zaman kazanması gerekiyor.

2026 sonuna kadar “belki durum düzelir” hayali içinde yaşıyor.

2027 başında oylarının arttığına inanırsa işte o zaman bir kere daha aday olmak için erken seçim kararı aldırmak isteyebilir.

O gün gelirse parlamento aritmetiği ne olur bilemem, ama bugünden bakınca AKP MHP ortaklığının erken seçim kararı için 360’ı bulması mümkün değil.

2027’den önce yapılacak bir erken seçimde kazanma ihtimali ise neredeyse yok.

İşte Özgür Özel bu çıkışıyla ve 2027’ye kesin ambargo koyacağını açıklayarak Erdoğan’ı en zayıf yerinden vurmuş oldu.

Bu nedenle CHP’lilerin Özgür Özel’e kızmasına hiç gerek yok.

Sonunda Erdoğan ya cumhurbaşkanı adayı olarak gelecek yıl yapılacak bir erken seçime razı olacak ya da anayasa değişikliği ile demokratik sisteme geçilmesini kabul edecek.

Bugünden bakınca Erdoğan’ın 2027’ye kadar dayanması direnmesi çok zor.

CHP’liler genel başkana öfke yapacaklarına bir buçuk yıl sonra yapılabilecek bir erken seçime şimdiden hazırlanmalı.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Yenilenen Savarona nerede kullanılacak?

Büyük önder Atatürk’ün ölümünden kısa bir süre önce alınan Savarona yatı uzun yıllar Deniz Lisesi’nin okul gemisi olarak kullanıldıktan sonra özel şirkete devredilmişti.

Bu şirket Savarona’yı turizm amaçlı çalıştırmış ancak masrafı çok olunca gemi tekrar geri alınmıştı.

Şimdi yatın elden geçirildiğini, dekorasyonunun yenilendiğini öğrendik.

AKP genel başkanı Erdoğan da yanında Hüdapar başkanıyla gurur fotoğrafı çektiren Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğu halde Savarona’yı ziyaret etti, çok beğendiğini söyledi.

Ancak bu yat ne amaçla kullanılacak, bu konuda hiçbir bilgi yok.

Müze mi olacak, deniz kuvvetlerinin ya da cumhurbaşkanlığının ağırlamalarında mı kullanılacak bu belli değil.

Bİ SORALIM BAKALIM

Hulusi Akar çocuklarını sabah namazına kaldırıyor muydu

Hayli zamandır ortalarda görünmüyordu Hulusi Akar.

Genelkurmay başkanlığından emekli olduğu an AKP saflarına geçmiş, hemen ilk seçimden sonra Milli savunma bakanı yapılmıştı.

5 yıl sonra mevcut genelkurmay başkanı da aynı yolu izleyip Erdoğan’ın saflarına katılınca Hulusi Akar’ın işi bitmişti ama Erdoğan onu bu kez milletvekili yapmıştı.

Şu sıralar Erdoğan’ın mevcut Milli savunma bakanı Güler’i görevden alacağı konuşuluyor ya sanıyorum bu nedenle Hulusi Akar birden parmak kaldırıp kendini gösterdi.

Tam da Erdoğan’ın ve çevresinin çok hoşlanacağı bir konuşma yaparak “Eğitimin amacının bilgi olmadığını sadece Allah korkusu için işe yaradığını” söyledi.

Bu sözler Hulusi Akar’ı tekrar bakan yapar mı bilemem ama bu konuda bir şey sormak istiyorum.

Akar asıl kabahatin anne babalarda olduğunu söyleyerek “Çocuklarınızı sabah namaz için uyandırmanız gerek, ama anneler daha yufka yürekli oluyorlar, çocuğu biraz daha uyusun diye namaza kaldırmıyorlar” dedi.

Sorum şu; Hulusi Akar’ın iki yetişkin çocuğu var.

Acaba Akar kendi çocuklarını küçükken sabah namazı için uyandırıyor muydu?

BUNU YAZMAK GEREK

İkinci eş mi, gayrı ahlaki ilişki mi?

Tüm ülkenin vicdanını sızlatan Narin Çocuk olayında talihsiz yavrunun büyük amcasının “ikinci eşinin” gözaltına alındığı açıklandı.

Yandaşı da muhalifi de haberi “ikinci eş” başlığı ile duyurdu.

Peki “ikinci eş” ne demek?

Türkiye’de yürürlükte olan bir Medeni Kanun var.

Buna göre bir aile mutlaka tek eşlilikten oluşur.

İkinci eş diye bir kavram yoktur.

İkinci eş denilen şey hukuken “metresten” başka bir şey değildir.

Yani hiçbir ahlak kuralına uymaz.

Ancak öyle bir iklim yaratıldı ki kanunların açıkça çiğnenmesine kimse sesini çıkarmadığı gibi bu hukuksuzluk ve gayrı ahlaki durum benimsenmiş durumda.

Bu nedenle medeni görünümlü kişiler bile “ikinci eş” tanımını fütursuzca kullanabiliyor.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Tutuksuz yargılanma suçsuzluğun kanıtı değilse tutukluluk suçlu anlamına mı gelir?

Adalet bakanı hemen her gün yeni bir incisiyle hepimizi çok etkiliyor.

Bakan bey Dilan Polat ve Engin Polat’ın tahliyesi ile ilgili konuşmuş.

Demiş ki “Tutuksuz yargılanmaları suçsuz oldukları anlamına gelmez.”

Doğru söz tabii.

Ancak bakan bu sözleri tahliye edilen bu iki sosyal medya ünlüsünün suçlu olduklarını mı söylemek istiyor acaba?

Ayrıca bu kişiler hakkında 40 yıla varan hapis cezaları isteniyordu.

Hakkında 40 istenen yıl kaç sanık bugüne kadar “tutuksuz yargılanmak” üzere tahliye edildi?

Tabii bir de şu var; Bakan tutuksuz yargılamanın suçsuzluk anlamına gelmediğini söylerken tutuklu yargılananların suçunun kesin olduğunu mu söylemek istiyor?

Öyle ya örneğin Ergenekon davasında onlarca kişi tutuklu yargılandılar, sonra haklarında kumpas kurulduğu anlaşıldı hepsi beraat etti.

Onlar niye tutuksuz yargılanmamıştı?

ÇOK GÜLDÜM

Narin’in ailesinin avukatı çekilince bakın neler oldu

Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cesedi bulunan Narin Güran olayı ile ilgili pek çok karanlık nokta aydınlatılmayı beklerken ilginç bir gelişme yaşandı.

Amca Salim Güran’ın avukatı Seda Toğrul “Bir anne olarak bu davaya bakmam mümkün değil” diyerek görevden çekildiğini açıkladı.

Toğrul şüpheli Salim Güran’ın tutuklandığı 5 Eylül tarihinde henüz yeterli delillerin oluşmadığını belirterek görevi üstlendiğini belirterek “Ancak Anayasanın vermiş olduğu savunma hakkı kapsamında müdafilik görevi üstlenmiş isek de; dosyada gelinen aşamada sanık beyanları, Narin’in ölü olarak bulunması, dosyaya dahil edilen diğer delilleri de göz önünde bulundurarak, bir anne olarak savunmaya devam edemeyeceğimden müdafilik görevinden çekilmiş bulunmaktayım. Güzel kızımız Narin’in bu yaşadıklarının derin hüznü ve acısını bir anne olarak doğrudan içimde hissediyorum” açıklaması yaptı.

Elbette herkesin savunma hakkı olmasına rağmen avukatların da bir sanığın savunmasını istememesi gayet doğal.

Ama bu kararın duyulmasından sonra sosyal medyada müthiş bir furya başladı.

Pek çok kullanıcı “Bu görev Ersan Şen’e yakışır” diye paylaşımlar yapmaya başladı.

Anlaşıldığı kadarıyla Ersan Şen’in depremde yaptığı bina çöken bir müteahhidi korumak için avukatlığını üstlenmesi ve sahte bir bilirkişi raporu hazırlattığı iddiaları bu duygularda egemen oldu.

Herhalde hiçbir avukat Ersan Şen’in durumunda olmak istemezdi.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları