Can Ataklı; Hatta bazı Arap şeyhlerinin kuş yakalamak için özel şahinler beslediği ve bunlarla fotoğraf çektirdiği yıllar içinde medyada çok haber olmuştu.
ANALİZ
ABD’li Wall Street Journal gazetesinin bir haberi Türkiye gündemine bomba gibi düştü.
Çünkü habere göre İsrail gizli servislerinin Filistin dışında yaşayan Hamas militanlarını öldürmek için bir plan yaptı.
Gazete haberine göre İsrail istihbarat birimlerinin Lübnan, Türkiye ve Katar’da Hamas üyelerini hedef alacağı iddia edildi.
İsrail iç istihbarat teşkilatı Şabak Direktörü Ronen Bar, İsrail devlet televizyonu KAN’da yayımlanan bir kayıtta, “Katar, Türkiye ve Lübnan dahil olmak üzere dünyanın her yerinde Hamas liderlerini, yıllar sürse bile öldürmeye kararlı olduklarını” belirtmişti.
ABD’li gazete, bu yayından sonra İsrail istihbarat servislerinden aldıkları bilgiye göre operasyonların ilk fırsatta başlayacağını ve sonuç alınıncaya kadar devam edeceğini yazdı.
Tabii işin içinde Türkiye’nin de olması Ankara’yı karıştırdı.
MİT bazı gazetecilere bilgi sızdırarak İsrail’in uyarıldığını bildirdi.
Sızdırılan habere göre İsrail’in Türkiye’de böyle bir operasyona kalkışması halinde bunun sonuçlarının çok ciddi olacağının iletildiği kaydedildi.
MİT bunu elbette yapacaktır, göz göre göre böyle bir yasadışı operasyona izin verilmeyeceği açıktır.
Türkiye bir devlettir ve gereği mutlaka yapılacaktır.
Ancak bu konu sadece İsrail’le sınırlı değil.
Aldığım bir bilgiye göre İran’ın da Türkiye’deki Hamas militanlarını hedef alacağını öğrendim.
İran öteden beri Hamas’tan hiç haz etmiyor.
Bunda “mezhepsel” nedenler de var.
İran başta Filistin olmak üzere Ortadoğu’da İsrail’e yönelik eylemlerde Hizbullah’ı kullanıyor.
Hizbullah Şii bir örgüt ve İran bu yolla kendi dini görüşünü de yaymaya ve etkin hale getirmeye çalışıyor.
İran’ın bile bir terör örgütü olarak kabul ettiği Hamas ise Sünni bir örgüt.
Türk medyasında pek yer almadı ama bu köşeyi okuyanlar öğrendi, İran Cumhurbaşkanı Türkiye’ye yapacağı resmi ziyaret son anda iptal edilmişti.
Bu gezinin iptal edilmesiyle ilgili aldığım bazı bilgilere göre İran Erdoğan iktidarının Hamas’a verdiği koşulsuz destekten son derece rahatsız.
İran Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinden hemen önce Türkiye’deki Hamas militanlarına Hizbullah tarafından suikastlar yapılacağının öğrenilmesi üzerine iki ülke arasındaki ilişkilerde bir gerginlik yaşandığı belirtiliyor.
Burada bana göre en önemli nokta şu: ABD ve Batı ülkelerinde Türkiye’nin başta terör olmak üzere dünyanın suç merkezi haline geldiği, çeşitli mafya gruplarının Türkiye’de ellerini kollarını sallayarak gezdiği hatta vatandaşlık bile alabildiği iddiaları ayyuka çıktı.
Hem İsrail’in hem de İran’ın Türkiye’de Hamas’a yönelik suikastlara girişebileceği istihbaratları bu görüşü daha da kuvvetlendiriyor.
Bu durum çok vahimdir.
YENİ ÖĞRENDİM
Yeni öğrendiğim ve çok şaşırdığım bir bilgiyi sizle paylaşmak istiyorum.
Türkiye’ye gelen Suriyeler “kuş ticareti” yapıyormuş.
Arap ülkelerinde kuşlara çok meraklı insan var.
Hatta bazı Arap şeyhlerinin kuş yakalamak için özel şahinler beslediği ve bunlarla fotoğraf çektirdiği yıllar içinde medyada çok haber olmuştu.
İşte hem kendileri de meraklı olan hem de bu işten para kazanmaya çalışan kimi Suriyeliler Türkiye’nin her yanında kuş avlıyormuş.
Konuyu çok iyi bilen bir okurum bakın şu mesajı göndermiş:
Can Bey, bu Suriyeliler Türkiye’de kuş bile bırakmadılar. Arap şeyleri arasında doğan, atmaca, şahin gibi benzeri yırtıcı kuş avcılığı modadır. Zengin Arap şeyhleri bu kuşlara milyonlarca dolar harcarlar.
Bu kuşlar kendi ülkelerinde yok, ne yapıyorlar dışarıdan satın alıyorlar. Özellikle de Türkiye’deki Suriyelilerden alıyorlar.
Suriyeliler bu zengin şeyhlere maliyetin altında fiyatla kuşlarımızı götürüp satıyorlar.
İnternete girip araştırınız lütfen Suriye’ye giden her Suriyeli aracın gizli bölmelerinde canlı kuş çıkıyor.
Bu işin uzmanı olanlar feryat ediyorlar ama seslerini yetkililere duyuramıyorlar.
Suriyeliler özellikle ülkemizde nesli tükenmekte olan saka kuşlarını yakalıyorlar. Bu kuş gitti mi bir daha gelmez.
Kuşlar ekosistemde çok önemli yer tutar. Kene, fare ve özellikle tarım alanlarına çok zararlı böcekleri avlarlar. Hem tarım alanlarını korurlar hem de kene gibi hastalık yapan canlıları azaltırlar.
Demem o ki, kuş ekosistemi bozuldu bozulmak üzere, kuş ekosistemi arılar kadar hayati öneme sahiptir.
Kuşlar olmasa, ne tarım olur ne başka bir şey ortalık salgın hastalıklardan geçilmez.
Sadece kuş tutmak için Suriye’den gelen, sığınmacı kılığında çeteler var.
Yetkiler azıcık da olsa vatandaşlarının, ülkelerinin, çocuklarının sağlıklarını düşünüyorlarsa kuş ticareti yapan Suriyelileri engellesinler. Gerçek milliyetçilik, vatanseverlik budur.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Hürriyet gazetesinin çok uzun yıllardır düzenlediği Altın Kelebek Ödül töreninde Güldür Güldür Şov’la ünlenen oyuncu Ecem Erkek ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmada “sokak hayvanlarından” söz etti ve bu canlıların da hayat hakkı olduğunu herkesin onları koruması gerektiği söyledi.
Vay sen misin bunu söyleyen.
Sarayın danışmanlarından Oktay Saral, geçmiş bilgisayarın başına hakaret dolu bir mesaj yazmış sosyal medya hesabından.
Sokak hayvanlarına dikkat çeken bir sanatçıyı “gizli güçlerin militanı” gibi göstermeye çalıştığı gibi bir de hassas noktadan “Filistin konusundan” vurup hedef göstermiş.
Oktay Saray diyor ki: “Bu konuşma öylesine yapılmış, genel geçer bir konuşma değil. Bu konuşma, milletin sinir uçlarına dokunmak maksadıyla ayrımcılığı pekiştirmek için yapılmış hazırlanmış bir konuşma. Bu konuşma, 7 Ekim’den bu yana katledilen 3 binden fazla çocuğun, binlerce kadın, yaşlı ve gencin öldürülmesini yok sayan; köpeğini onlardan üstün tutup, öncelediğini belirten kasıtlı bir konuşma. Her canlı bizim için değerlidir, önem arz etmektedir ama ne yazık ki kalbinde merhamet bulundurmayanların hayvan sevgisi yalnızca şovdan ibaret oluyor. Yazık! Size, sanatınıza ve insanlığınıza...”
Hafiyesi Mahmut gibi Ecem Erkek’in niyetini okumuş saray danışmanı.
Neye üzülüyorum biliyor musunuz, ülkeyi tek başına yöneten kişi ne yazık ki bu tür adamlardan akıl fikir alıyor demek.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
AGOS gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i öldürmekten hüküm giyen ve kısa süre önce hapisten çıkarılan Ogün Samast için yeni bir dava açılmıştı.
İşe bakın ki bu dava Ogün Samast’ın salınmasından birkaç gün sonra duyurulmuştu.
Bu yeni iddianame üzerine “Sanki adama kaç kurtul der gibiler” diye yorum yapmıştım.
Şimdi Ogün Samast’ın yeniden hakim önüne çıkacağı gün geldi çattı.
Duruşma bugün yapılacak.
Cezaevinden salındığı günden bu yana Ogün Samast’ı gören yok.
Nereye gitti, nerede kalıyor kimse bilmiyor.
Mahkeme “Eğer Ogün Samast duruşmaya gelmezse, hakkında yakalama kararı çıkarılacak” açıklaması yapmıştı.
Bakalım Ogün Samast bugünkü duruşmaya gelecek mi?
Kuzu kuzu teslim olacak mı?
Gelir mi gelmez mi bilmiyorum.
Ama hazırlanan iddianameye göre Samast’ın hapisten kurtulması pek mümkün değil.
Peki gelmezse ve kaçmışsa bunun sorumlusu kim olacak?
ŞAŞIRDIM
Yerel seçimler yaklaşırken artık aday adaylarını da tanımaya başladık.
CHP’de başvuru süreci bitti, AKP adaylık başvurularını cuma akşamına kadar uzattı.
Aday olanlar arasında tanıdığım, bildiğim, sevdiğim ve güvendiğim insanlar var.
Ancak aday adayları arasında bir kişiye çok şaşırdım.
CHP’de 6 dönem milletvekilliği yapmış olan Akif Hamzaçebi, Beykoz’dan belediye başkanı adayı olmak üzere başvurmuş.
Diyebilirsiniz ki “Bir insan milletvekilliği yaptıktan sonra belediye başkanlığına adaylığını koyamaz mı?”
Koyar elbette.
Ama bu en azından kendi yaşadığı, milletvekili olduğu dönemde de desteğini esirgemedi, bölge halkının yakından tanıdığı, sevdiği güvendiği bir isim olursa bir anlam kazanır.
Hamzaçebi’nin Beykoz ile ilgisi yok.
Sadece 1. Bölge milletvekili olduğu için bu ilçeye de uğramışlığı var.
Beykoz yıllardır AKP’nin elinde.
Hamzaçebi “tanınmış” bir isim olarak Beykoz’u CHP’ye kazandırmayı düşünüyor olabilir.
Bu güzel düşence ama bana göre Beykoz halkının eğilimini de öğrenmek ve diğer adaylarla birlikte kantara çıkmak daha olumlu sonuç verir düşüncesindeyim.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
