loading
close
SON DAKİKALAR

Yenidoğan bebekler neden özel hastanelere götürülüyor?

Can Ataklı
Tarih: 23.10.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Türk bebek istemenin arkasında gençleştiren kök hücre mi var?

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Türk bebek istemenin arkasında gençleştiren kök hücre mi var?

Yenidoğan rezaletinin ortaya çıkması doğal olarak tüm halkın vicdanını yaraladı.

Hele bebek ölümlerinin de gerçekleşmiş olması öfkeyi çok daha büyütüyor.

Konu aslında devletin yani aslında hepimizin dolandırılması.

Özel hastanelere yatırılan yenidoğan bebeklerin hastanelerde biçimde uzun süre yatırılmaları, gereksiz tahlil ve testlerin yapılması faturaları şişiriyor, SGK bu paraları ödediği için içindeki herkes memnun kalıyor.

Eğer işin içine bebek ölümleri girmese belki olay hiç bu kadar büyümeyecek ve sıradan bir dolandırıcılık olayı olarak medyanın üçüncü dördüncü sıra haberlerinden biri olacaktı.

Dünkü yazımda doktorların “İnşallah bebek Suriyeli değildir” sözlerinden yola çıkarak bunun nedenini sormuştum.

Birinci neden bebek yabancı olduğu için belki para alamayacakları korkusu idi.

Diğeri ise AKP iktidarının sığınmacılara daha fazla önem vermesi yüzünden açılacak soruşturmadan korkuyor olmalarıydı.

Bir doktor arkadaşımın daha sonra sosyal medyada da paylaşılan bilgi notunu okuyunca çok şaşırdım ve dehşete düştüm.

Doğruluğunu elbette kanıtlamak şu anda mümkün değil ama uzmanlar böyle bir uygulamayı bildiğine göre doğruluk payı yüksek olabilir.

Konu kök hücre ve yenidoğan kanı.

Yeni doğan bebeklerden alınan kan ve kök hücreler yetişkin insanlarda bir tür gençlik aşısı gibi kullanılıyormuş.

Hücre yenileyici olan yenidoğan bebek kanı ve kök hücrenin bir litresinin 2.5 milyar Dolar olduğu ileri sürülüyor.

Tabii bir kişi için ne kadar kullanılabilir bilmiyorum ama bu hesapla eğer bir gram yetiyorsa bu bile 25 milyon Dolar eder.

Bunu elbette dünyanın ancak en zengin insanları alıp kullanabilir.

Türkiye organ naklinin yapılabildiği bir ülke.

Çok sayıda yabancı Türkiye’deki hastanelere organ nakli için geliyor.

Ülkemizde ya da hızlı biçimde aktarılması halinde başka ülkelerde de yenidoğan bebek kanları kullanılıyor olabilir.

İşte o zaman bu çetenin dudak uçuklatan bir gelir sağladığı ortaya çıkar.

Durum böyleyse savcıyı bile ölümle tehdit edecek kadar ileri gidilmesinin gerekçesi belli oluyor.

O halde savcılık bir bilim heyeti de kurarak bu korkunç iddiayı da araştırmak durumundadır.

Eğer dünyada bu yöntem uygulanıyorsa, ki uygulandığı biliniyor Türkiye gibi “paranın adeta tanrı haline getirildiği” ülkemizde bu yola sapanların olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Bu çete ölüme de sebebiyet veren dolandırıcılık suçunun yanı sıra bu açıdan da mercek altına alınmalıdır.

SORDUM ÖĞRENDİM

Yenidoğan bebekler neden özel hastanelere götürülüyor?

Tanım olarak “yenidoğan bebek” diye yazıyoruz ama tıp uzmanları “bebek kelimesi fazla” diyor ve ekliyor “Bunun adı yenidoğandır, çocuğun ilk bir ayını kapsar ve onlara bebek yerine yenidoğan deriz.”

Tanıdığım uzman bir doktora sordum;

“Dikkatimi çekti, neden ambulanslar özellikle yenidoğanları özel hastanelere götürüyorlar?”

Doktor arkadaşım “Çünkü” dedi “Devlet hastanelerinde fazla küvez yok, birçok özel hastane ise küvez merkezleri kurdu.”

Ben de “Niye devlet hastanelerinde sayı az da özel hastaneler çok fazla küvez kullanıyor?” diye üsteledim.

“Çok basit” dedi doktor “Devlet hastanelerinde yeteri kadar var, ama özel hastaneler özel servisler kurarak cazibe merkezi oluşturuyor, çoğu kez devlet hastaneleri bile gelenleri buralara yönlendiriyor” diye devam ettikten sonra şu bilgiyi verdi,

“Özel hastanelerde normal oda fiyatları 8-18 bin lira arasında ve odaya sadece tek yatak konabiliyor. Oysa küvez dediğin bir bebeğin sığacağı küçüklükte bir cihaz ve bir odaya 8-10 tane konabiliyor. Özel yatak sayıldığı için elbette daha pahalı fiyatı var ve normalde bir odadan günde 18 bin lira kazanacak olan hastane bu sayede bir gecede 100 bin liranın üzerinde para kazanabiliyor. Bu kadar basit.”

ŞAŞIRDIM

Yok artık, Biji Serok Bahçeli mi diyeceğiz?

Hey Allahım bir yaşımıza daha girdik.

Yılladır PKK terörü üzerinden “milliyetçilik” yapan MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gelmiş geçmiş en büyük terörist olarak nitelenen APO adıyla tanınan Abdullah Öcalan’ı Meclise davet etti.

Aynen şunları söyledi Bahçeli;

“Türkiye’ye getirilirken her türlü hizmete hazırım diyen terörist başı buyursun terörün bittiğini ilan etsin. Bu çağrımı anlamayanlar, saptırmaya çalışanlar çoktur. Terörist elebaşı çıkıp tek taraflı silah bıraktığını ilan etmeli. Terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, “Umut Hakkı”nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Her adımı atmaya kararlı, inançlıyız. Yeni yüzyıl yeni hayat temelinde bagajları boşaltalım ve milli hedefleri birlikte yakalayalım.”

Bu ne şimdi?

Teröre yadım ve yataklık sayılmaz mı bu konuşma?

Ayrıca niye DEM Parti grubu, madem öyle Apo gelsin MHP grubundan yapsın bu çağrısını.

Bir teröristin adını anmanın bile suç sayıldığı ülkemizde ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum birini Türkiye’nin en yüce çatısının altında konuşma yapmaya çağırmak akıl tutulması değil midir?

Abdullah Öcalan’dan mesaj istenmesi mümkün olabilir ama bunun Meclis çatısı altında olması terörün kutsanmasından başka bir şey değildir.

Ne diyeceğiz şimdi?

“Biji serok Bahçeli” yani “Çok yaşa Bahçeli” mi?

Bir televizyon sunucusunun ağız alışkanlığı ile Fethullah Gülen için “Ne diyelim, mekanı cennet olsun” sözlerinden teröre destek suçu çıkaran ve sunucuyu gözaltına alanların şimdi ne yapacağını çok merak ediyorum.

YENİ ÖĞRENDİM

Hastanelerde “özürlü çetesi”

Ankaralı doktor dostum sağlıktaki skandallarla ilgili bir mesaj göndermiş.

Hiç yorum yapmadan size de sunmak istiyorum,

Can Bey; Sağlık Bakanlığı’nda dönen dolaplar bir facia. Şu an bebek ölüm çetesi konuşuluyor. TV’de konuşuluyor ama yeni mi?

Özel hastane kadro ve ruhsat rant miktarını tahmin etmek çok zor. Bizim bir özel kuruluşumuz vardı. Göz kadrosunu bakanlık bürokratının ortak olduğu bir sağlık kuruluşundan para ile satın almıştık.

Can Bey; asıl bir skandala değinmek istiyorum.

Şu an sümenaltı ediliyor. Özürlü raporu çetesi!

Özürlü raporu alanlar düşük vergili yüksek maaşa, ÖTV’siz araba hakkı kazanıyor.

Daha da vahimi sağlam kişilere bu rapor ayarlandı. Sayı çok yüksek! Organize bir şebeke.

Bana gelen bir bilgiye göre şu anda bir önceki Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı bu kurumun da içinde olduğu bir soruşturma geçiriyor.

Çok sayıda zaman aşımına uğrayıp hak kazanılmış raporlar var. Bu sahte özürlü-engelli rapor skandalı bir bomba! Bebek ölümü gölgede kalır. Lütfen bu konuyu irdelemeye eğilin.

Bİ SORALIM BAKALIM

Anayasa Mahkemesi için yapılan suç duyurusu ne oldu?

Yine “yeni anayasa” moduna girdik.

Fethullah Gülen ve yenidoğan skandalının etkisi biraz geçsin ana gündem yine yeni anayasa olacak.

Gerçi mevcut anayasaya hiç uymayanlar hazırlayacakları yeni anayasaya ne koyacak ve ne kadarına uyacak orası da ayrı mesele.

Burada merak ettiğim bir konu var.

Anayasa Mahkemesi Can Atalay ile ilgili “hak ihlali” kararı verdiğinde Yargıtay ayağa kalkmıştı.

Yargıtay Başkanı adeta Anayasa Mahkemesi’ne savaş açmış bununla da yetinmeyerek kararı alan mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Aradan aylar geçti.

Ne oldu bu suç duyurusuna?

Bir işlem yapılıyor mu?

Anayasa Mahkemesi üyeleri yargılanacak mı?

Neden susuluyor hala, neden yasalar uygulanmıyor ve suç duyurusunun gereği yerine getirilmiyor.

Gerçi suç duyurusu hakkında işlem yapacak makam yine Anayasa Mahkemesi o da ayrı bir gariplik tabii.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları