loading
close
SON DAKİKALAR

Akkuyu’da vergi cenneti operasyonu tamam

Çiğdem Toker
Tarih: 06.01.2020
Kaynak: Çiğdem Toker-Sözcü

Çiğdem Toker: Amiyane tabirle Akkuyu'da kimin elinin kimin cebinde olduğunun bilinmediği bir dönem resmen başladı.

Bir ay önceydi.

Akkuyu'da reaktör inşaatı devam eden Nükleer Güç Santrali'ne (NGS) ilişkin “vergi cenneti” yazılarımı anımsarsınız.

Rusya Federasyonu'nun ülkemizde kurdurduğu Akkuyu A.Ş.'nin, 25 Aralık 2019'da olağanüstü genel kurul toplayacağını, teknik adı “off-shore” olan vergi cennetlerinde kurulmuş şirketlerle karşılıklı para transferi yapma yetkisi istediğini duyurdum.

İşte o genel kurul, Ankara'da yapıldı ve Akkuyu A.Ş. denetlenmeyecek, vergiye de tabi olmayacak posta kutusu denilen şirketlerle para operasyonu yapma yetkisini aldı.

YASAL AMA HUKUKİ DEĞİL

Akkuyu A.Ş. yönetim kuruluna verilen yetki Ticaret Sicil Gazetesi'nde (30 Aralık 2019) şöyle ilan edildi:

“Off-shore alanlarda kurulmuş tüzel kişilerle işlem yapılması ile off-shore alanlarından para transferi yapılması işlemlerinin onaylanması”

Amiyane tabirle Akkuyu'da kimin elinin kimin cebinde olduğunun bilinmediği bir dönem resmen başladı.

Şöyle diyen çıkabilir:

“Akkuyu A.Ş., Ticaret Kanunu'na tabi yasal bir şirket. İsterse off-shore'la para transferi yapabilir. Bu suç mu?”

Yazılı hukuk açısından suç değil ama hukuka uygun da değil. Çünkü Akkuyu A.Ş.'nin nükleer santrali bu ülkede yaşayan 82 milyon insanı her koşulda ilgilendiriyor. Risklerinin, yol açtığı ve açacağı çevre yıkımının yanı sıra Türk Hazinesi orada üretilecek elektriği kilovatsaati 12.35 dolar/sent'ten satın alma garantisi verdi. Dolayısıyla uzun yıllar boyu vergilerimizle finanse edeceğimiz NGS'nin sahibi konumundaki şirketin para operasyonları karanlık olamaz…

YÖNETİMDEKİ KRİTİK İSİM

Hayır, bu kez Cüneyd Zapsu'dan söz etmeyeceğim. AKP kurucusu Zapsu'nun sekiz kişilik yönetim kurulunun tek Türk üyesi olduğunu daha önce yazdım. Ancak altısı Rusya vatandaşı olan Akkuyu yönetiminde, kritik görevlerde bulunmuş bir yönetici daha yer alıyor: Henri Edouard Proglio (İtalya asıllı Fransa vatandaşı).

Bu isme de daha önceki yazılarda yer vermiştim. Ancak yönetim kurulunun görev sürelerinin 25 Aralık 2022'ye kadar uzatıldığını görünce yaptığım araştırma çarpıcı bir bilgiyi ortaya  serdi.

Yolsuzluk soruşturması

Henri Proglio, Fransa'nın kamu elektrik şirketi EDF'nin uzun yıllar genel müdürlüğünü yapmış bir isim. Onu oraya atayan kişi de “arkadaşı” Sarkozy. Bay Proglio, EDF öncesinde de su yönetimi ve atık kontrolü şirketi Veolia Environnement'in yöneticisi. Sarkozy'den EDF için teklif alınca, Veolia'daki maaşını bırakmak istemiyor. Bir süre hem kamu hem özel şirketten yüksek tutarlarda çift maaş alıyor.

(Ne kadar tanıdık değil mi)

Bay Proglio'nun Fransa'nın yanı sıra farklı ülkelerdeki enerji şirketleriyle bağlantısı var. Onun EDF'deki görevi sırasında usulsüz işlemler yaptığı, yolsuzluklara karıştığı, sahne sanatçısı eşinin (Rachida Khalil) performanslarına EDF ile sözleşmesi olan tedarikçi firmaların sponsor olduğu, banka müfettişleri eşinin hesabında 1.8 milyon Euro saptayınca kaynağını araştırdığı ve Fransa Sayıştayı'nın, Proglio dönemindeki şirket sözleşmelerinde usulsüzlükler saptandığına ilişkin, sonraki EDF yönetimine yazı gönderdiği haberleri başta Financial Times, Capital ve Reuters olmak üzere uluslararası medyaya yansımış.

MİLLİ SERMAYE Mİ DEDİNİZ?

Sonuç olarak: Hem vergi cennetlerindeki “tüzel kişiler” ile para operasyonu yetkisi hem de yetkiyi kullanacak yönetimdeki böyle bir ismin varlığı, kamu yararı açısından hesabı verilmesi gereken durumlardır.

Bu “rahatlığı” görünce Avrupa Komisyonu ve OECD raporlarında sıklıkla eleştirilen bir konu olarak Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı iş insanlarına ilişkin rüşvet suçu düzenlemesinin neden yapılmadığını anlıyorsunuz. Ve bir kez daha hatırlıyorsunuz, sermayenin dininin ve milliyetinin paradan başka bir şey olmadığını.

Yemek kartındaki 1 TL

Okuyup üzülüp unutacağız. Çaresizce gidişini sosyal medyadan öğrendiğimiz üniversite öğrencisi Sibel Ünli'den söz ediyorum. “Unutmayacağız” demeyin. Bir öğrenciyi yemek kartında 1 TL ile bırakan, Sibel Ünli'nin yoksunluk koşullarına benzer koşullara binlercesini mahkum eden, ikiyüzlü hayırseverlik anlayışı dikte eden, indirimli öğünlerin kaldırılmasına itiraz eden öğrencilerin zalimce dövüldüğü düzen değişmedikçe, karanlık para operasyonlarına kapı açan vergi cennetlerinin topluma cehennem olduğunu görmedikçe okuyup üzülüp unutacağız.

 

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları