loading
close
SON DAKİKALAR

AKP’nin bitireceği 3Y ülkeyi sarsıyor

Çiğdem Toker
Tarih: 29.08.2022
Kaynak: Çiğdem Toker - Sözcü

Çiğdem Toker; Peker'in aktardığı çıkar ağları, “bir şekilde” elde edilmiş kamu gücü kullanılarak yapılan nüfuz ticaretinin boyutlarını da gösteriyor.

20 sene önce iktidara gelirken “bitireceğiz” dedikleri 3Y, bugün koca bir ülkeyi sarsıyor, sallıyor.

3Y: Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar.

Yaşı 35'in üzerinde olanlar hatırlayabilir. 3Y, AKP'nin; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar kelimelerinin baş harflerinden yaptığı bir kısaltmaydı. 2002'nin seçim sloganlarından biriydi. O günlerin yasaklı siyasetçisi bugünün Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sloganla oy istedi topladı.

Mitinglerini dolduran kalabalıklara “3Y'yi bitireceğiz” diye bağırdı.

(Bu vaadin, nereden nereye geldiğini, üç yıl önce çıkan “Kamu İhalelerinde Olağan İşler” kitabımda somut verilerle anlattım.)

★★★

Milyonlarca seçmen, bugün en temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak yoksulluğun içinde. Hayatta kalmaya çalışıyor.

Yoksulluğun bir numaralı sebebi yolsuzluk ağları ise artık görünür, elle tutulur bir halde.

Yıllardır konu konu, dosya dosya, kamu kaynaklarının, kamu gücünün nasıl kullanıldığını biz gazeteciler yansıtmaya çalıştık.

Nihayet Sedat Peker'in ısrarlı, iddialı açıklama ve yayınları sayesinde kitlelere mal oluyor.

Peker'in aktardığı çıkar ağları, “bir şekilde” elde edilmiş kamu gücü kullanılarak yapılan nüfuz ticaretinin boyutlarını da gösteriyor.

YOKSULLUK İLE YOLSUZLUK BERABER ARTIYOR

Ve tabii ki tesadüf değil: Biteceği vaat edilmiş üçüncü Y yasaklar ise tam da bu sırada başımızdan aşağıya boca ediliyor. Yoksulluğun bir numaralı sebebi olan yolsuzluklar Sedat Peker'in yayınlarıyla ortaya serilirken.

Konser, festival yasakları ardı ardına geliyor. İsnat edilen suç bir gün bile yatması gerekmeyecek Gülşen, cezaevine gönderiliyor.

Toplumun gençlerin kalan neşesini, heyecanını birlikte gülüp eğlenme isteğini de öldürmeye yönelik bu yasaklardan bir medet umuluyor. Ama boşuna.

Medet umulan yasaklar süreci geri döndürmeye yetmeyecektir.,

AKP, 3Y'yi bitirecekti. 3Y, toplumla birlikte AKP iktidarını da sarsıyor.

Savcı aranıyor

Rüşvet, yolsuzluk, nüfuz ticareti çarkları ardı ardına saçılınca, görev yapacak bir savcı aranmaya başlandı.

“Bu ağır ithamları soruşturacak hiç mi bir savcı çıkmayacak?” diye merak ediliyor. Unutmayalım, Gülşen'in tutuklanması öncesinde Adalet Bakanı'nın “Soruşturma süreci etkilenir mi” derdi olmadan tivit attığı bir hukuk iklimindeyiz. Sedat Peker'in yayınlarını soruşturacak bir savcının çıkması, çok ama çok büyük bir sürpriz olur.

Borsa İstanbul'u yönetenler

KPSS sınavında soru çalındığı iddiası çıkınca, unuttuğumuz bir devlet refleksine tanık olduk.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine bağlı Devlet Denetleme Kurulu'nu (DDK) harekete geçirdi.

DDK Başkanı Yunus Arıncı'ya talimat verdi. Arıncı da bu çok önemli konuda başlattıkları soruşturma hakkında kamuoyunu birkaç kez bilgilendirdi. Sonunda sınav iptal edildi. Olay yargıda.

Şimdi de Sedat Peker'in, sermaye piyasalarındaki rüşvet iddialarında işaret edilen Mine Tozlu Sineren'in yaptığı açıklamayı düşünelim.

Bu kadar büyük iddialar karşısında savcılık soruşturması yanında bir de idari soruşturma açılması gerekmez mi? Misal DDK'nın, BIST'in, SPK'nın da bu sarsıcı iddialarla ilgili girişimde bulunması idari inceleme, soruşturma için harekete geçmesi beklenir. Öyle değil mi?



DDK BAŞKANI BIST YÖNETİMİNDE

Üstelik, DDK başkanı Arıncı, aynı zamanda Borsa İstanbul'un (BIST) yönetim kurulu üyesiyken bu daha çok beklenir. BIST yönetiminde Arıncı'nın yanı sıra İletişim Başkanı Prof. Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı da görev yapıyor. Yani Prof. Erişah Arıcan Başkanlığındaki BIST'in, dokuz kişilik yönetim kurulu üyelerinden üçü, Cumhurbaşkanlığı'nda üst
düzey bürokrat.

Bu örtüşme de aradaki bağın güçlü olduğunu gösteriyor. Mesela, DDK'nın, bir Cumhurbaşkanı danışmanını içine alan bu çok ciddi iddialar karşısında BIST'i denetlemesi beklenebilir.

Ama orada işler biraz çatallaşıyor. Zira daha önce “kamu kurumu” niteliğinde olan BIST, 2017'den beri Türkiye Varlık Fonu bünyesinde. Başkanı Cumhurbaşkanı olsa da TVF bir anonim şirket.

Yani ne TVF ne de BIST kamu kuruluşu. İkisi de özel hukuk hükümlerine tabii.

Ama bu BIST'in kendisini bağladığı Etik İlkeler Yönergesi'ne göre davranmasına engel değil.

Bakalım piyasaların gözetiminden sorumlu Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) yaptığı suç duyurusu nasıl ilerleyecek.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları