loading
close
SON DAKİKALAR

Bebek skandalında tek hastaneden 189 dava

Çiğdem Toker
Tarih: 10.01.2025
Kaynak: Çiğdem Toker - T24

Çiğdem Toker; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Adnan Ertem'in “SGK’nın yapabileceği çok fazla bir şey yok. Teftiş yapıyorsunuz, tespit ediyorsunuz ama 189 tane davayla karşı karşıya kalıyoruz” sözleri itiraf gibidir ve sistemden yapısal sorunlar olduğunu ortaya koymaktadır.

Yenidoğan bebek çetesi skandalı ardından TBMM’de özel ihtisas komisyonu oluşturuldu. Bebek Ölümlerini ve Özel Sağlık Kuruluşlarını Araştırma Komisyonu iki gün önce toplantı yaparak SGK yetkililerini dinledi.

TBMM’deki bu toplantı boyunca yetkililerin anlatımları ve paylaştıkları bilgiler, sistemin nasıl yozlaştığı hakkında önemli fikirler veriyor. (tbmm.gov.tr)

Sözgelimi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Adnan Ertem, bu skandalda adı geçen Şafak Hastaneleri ile devam eden tam 189 dava bulunduğunu açıklıyor.

Ertem, hastane ile 2018 yılında sözleşme imzaladıklarını belirterek, bakın ne diyor:

“Ondan sonra bir sözleşmemiz yok. Ama 2018 tarihli sözleşmemiz şu anda devam ediyor; mahkeme kararıyla devam ediyor. Gidip dava ettiler ve o sözleşmeyi ihya ettiler ve şu anda da konkordato ilan ettiler. Bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumu’nun çok fazla yapabileceği bir şey yok. Teftiş yapıyorsunuz, tespit ediyorsunuz ama 189 tane davayla karşı karşıya kalıyoruz."

Devam ederken gerekli bir anımsatma yapalım:

Skandal ortaya çıkınca, Tolga Şardan T24’te SGK İstanbul İl Müdürlüğü’nün 16 Mayıs 2022’de Özel Şafak Hastaneler Grubu’na bir yazı gönderdiğini, yapılan denetimler sonrası, gruba 44,5 milyon TL ceza kesildiğini yazmıştı. Bu cezaya dayanak olarak sıralanan gerekçeler şöyleydi:

-Gerçeğe aykırı fatura veya faturaya dayanak oluşturan belge hazırlandığı,

-Sağlık hizmeti sunulmadığı halde sağlık hizmeti sunulmuş gibi gösterildiği,

- İzinli doktorlar üzerinden sağlık hizmeti verildiği,

-Sağlık hizmeti verilen hastalara ait verilerin sisteme kaydedilmediği,

-Sağlık Bakanlığı’nca onay verilmemiş ilaç ve sağlık malzemesi kullanıldığı.

İşte, teftiş sonrası saptanan bu kadar ağır usulsüzlüklere karşın, Bakan Yardımcısı Ertem’in TBMM’deki açıklamasından öğreniyoruz ki, denetim hiçbir hüküm doğurmuyor, daha açık anlatımla işe yaramıyor. 

Ertem’in “Bu durumda SGK’nın yapabileceği çok fazla bir şey yok. Teftiş yapıyorsunuz, tespit ediyorsunuz ama 189 tane davayla karşı karşıya kalıyoruz” sözleri itiraf gibidir ve sistemden yapısal sorunlar olduğunu ortaya koymaktadır.

Fatura incelemesinde acı gerçek

SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Doç. Dr. Eren Usul’un, böyle bir skandalın önlenebilirliği konusunda aktardığı bilgiler de dikkat çekici. Fatura inceleme süreçlerinin, daha kaliteli ve verimli hale getirilmesini amaçladıklarını ve burada iki kriter bulunduğu söylüyor Usul ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

Fatura inceleme sayısının arttırılması için hekim sayısının arttırılması gerekiyor. Burada en fazla sıkıntı yaşadığımız alanlardan biri burası. 2024 yılı içinde Sağlık Bakanlığı üzerinden, iki defa açıktan atama kurasına çıktık fakat 2024'ün ilk yarısında 98 tabip kadrosu açıldı, 42 tabip kadrosu tercih edildi. 98 kadrodan sadece 42 tabibimiz tercih etti. Fiili başlayan sayımız şu anda 30, İstanbul için bu daha da kötü bir durumda. İstanbul ilimizde 30 tabip için ilana çıktık, 6 kişi tercih etti ve sadece 3'ü başlayabildi."

Peki neden? Son üç dört yıldır geleceğini yurtdışında arayan uzman hekimlerin sayısının arttığını, kamu sektöründe uzman hekim kadrolarının doldurulamadığı haberlerini hatırlarsak, Genel Müdür Usul’ün sözlerinin ne kadar büyük bir soruna işaret ettiği ortaya çıkıyor. Sağlıkta neredeyse normalleşen şiddet ve giderek artan ve çeşitlenen bezdirme (mobbing), çalışan uzman hekimlerin hayatını ve işlerini yapmalarını giderek zorlaştırıyor. Türkiye’de zorlu eğitimlerden geçerek yetişen uzman hekimlerin sayısı azalırken, açılan kadrolar dolmuyor.

Yenidoğan skandalıyla sarsılan Türkiye’de, mesele anlaşılmak istendikçe, sağlık sektöründe bütün sorunların birbiriyle nasıl bağlantılı olduğu da böylece ortaya çıkıyor.

Vatandaşa yeni eziyetler

Yazıyı bitirirken, TBMM’de dün kabul edilen genel sağlık sigortasına ilişkin düzenlemeleri de içeren kanun görüşmelerindeki bir konuşmaya da yer verelim. CHP Bursa Milletvekili Dr. Kayıhan Pala, TBMM Genel Kurulu’nda kürsüden yaptığı konuşmada, prim borcu olanlar ile katkı paylarındaki artışa dair sözleri önemliydi.

Genel sağlık sigortasında, prim borcu olanların kamuda sağlık hizmetlerinden yararlanamadığını ancak Cumhurbaşkanı’nın bir kararıyla prim borcuna bakılmaksızın vatandaşların sağlık hizmetlerinden yararlandığını hatırlattı.

Bu sene bu yönde bir karar çıkmadığını vurgulayan Pala, “Dolayısıyla 31 Aralık’tan sonra prim borcu olanlar bugün itibariyle gittiklerinde hiçbir sağlık hizmetinden yararlanamıyorlar. Neden bunu bu kanunun içine koymadınız?” diye sordu.

Bir kez daha ortaya çıkıyor ki, yoksulların ne yaşadığı, gerçekten iktidarın umurunda değil. Umurunda olsa, milyonlarca vatandaşın (9 milyon civarında) hastaneye gidemeyip ilacını alamayışını dert edinir ve sorunu çözen bir maddeyi kanuna koyardı. 

Bunu yapmadığı gibi katılım payını durmadan arttırıyor. Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi için katılım payı 2 liradan 20 liraya yükseltildi. Emekliye 15 bin TL aylığı çok gören iktidar, katılım payını 10 kat artırarak açlık sınırında yaşayan emeklinin sağlık sorunlarıyla mücadelesini daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Ne diyelim? Program çalışıyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları