‘Bir şeyler yapın, yeter!’
Çiğdem Toker; 34 askerin, bir başka ülkenin toprağında anayasal bir zorunluluk olan TBMM kararı ile hava desteği olmaksızın savaştırılırken şehit olması kalpleri dağladı.
“Ölmesin artık kimse, ölmesin yeter. Ölmesin artık…, dur deyin artık, ölmesin yeter…Allah Allah…”
O an, yanında bulunan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, koluna dokunarak kısaca bir şey söylüyor. Ekranlara yansıyan görüntüde bakanın ne dediğini duymuyoruz, o devam ediyor:
“Tamam işte ölmesin artık. Asker ölmesin artık, bir şeyler yapın, yeter. Bitmiyor”
Suriye'nin İdlib şehrinde Rusya destekli Suriye ordusunun hava saldırısı sonucu şehit olan Uzman Onbaşı Ahmet Alpaslan'ın ağabeyinin sözleri bunlar.
(Video haberin kaynağı: Tüylü Mikrofon adlı Youtube kanalı.)
İDLİB'DE NE İŞİMİZ VAR
34 askerin, bir başka ülkenin toprağında anayasal bir zorunluluk olan TBMM kararı ile hava desteği olmaksızın savaştırılırken şehit olması kalpleri dağladı.
Ne yas ilan edildi, ne de TBMM toplanabildi.
Ama İzmir'deki cenaze törenindeki ağabeyin acı dolu, bir o kadar da ezber bozan seslenişi “İdlib'de ne işimiz var” sorusunun bir başka ifadesi oldu. Sayılamayacak kadar çok yurttaşın kalbinden, zihninden geçen sorudur bu.
Vicdanını kaybetmişler dışında gencecik askerlerin İdlib'de vatan savunması uğruna şehit olmadığının herkes farkında çünkü.
Sadece İdlib de değil. Başından bu yana yanlış Suriye politikası dolayısıyla kaybettiğimiz askerlerin “ne uğruna” öldüğü giderek daha çok sorgulanıyor. AKP yanlısı olmayanlara sallanan terörle, terör örgütleriyle bağlantılı gösterme sopası, bu yalın bir o kadar hayati soruları sormayı ciddi cesaret sorunu haline getirmişti.
Ama işte öyle bir an geliyor. Yüreği dağlanmış bir ağabey iktidarın propaganda aygıtlarıyla inşa etmeye çalıştığı yalan evrenini soruyla alt üst ediveriyor. Suriye'de iç savaş çıktığından bu yana, komşu ülkeye girme, cephe açma, harekat düzenleme gerekçelerinin ne kadar sık değişiklik gösterdiğini ve sebeplerin birbirine benzemezliğini hatırlayalım.
Yanlış politikada ısrar bu ülkenin evlatlarını, varlıklarını, kaynaklarının daha çok kaybı anlamına gelecektir.
İnsaniyet testi
İdlib'deki saldırının ardından sığınmacıların, düzenli denebilecek seferlerle sınırlara gönderilmesi ve ortaya çıkan trajik manzaralar hepimiz için bir insanlık sınavına dönüştü.
Çoluk çocuk şişme botlarla suya açılan mülteci ve sığınmacı manzaralarına ‘Oh olsun'lu ‘Zaten'li cümlelerle alkış tutanlarla aynı insaniyet çizgisinde değiliz. Bu bir.
İkincisi, Türk Ceza Kanunu'nda insan kaçakçılığını düzenleyen bir madde mevcut. “Yasal olmayan yollardan Türk vatandaşı veya yabancının yurtdışına çıkmasına imkan sağlayan kişi, 3 yıldan 8 yıla kadar hapis ve bin günden on bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır” deniliyor.
Melen ihalesine 40 teklif
O kapkara haberle sarsıldığımız gecenin sabahında önemli bir ihale vardı.
Devlet Su İşleri (DSİ), İstanbul'un su ihtiyacı için hayati önem taşıyan, ancak gövdesinde ortaya çıkan çatlaklar dolayısıyla devreye alınamayan Melen Barajı için güçlendirme ihalesi yaptı.
(Düzeltme: Önceki yazımızda yer alan alıntıda, saniyede 8.5 metreküp olması gereken su miktarıyla ilgili cümlede yanlışlıkla “milyon” kelimesi yer almıştır.)
Açık usulle yapılan bu ihalede güçlendirme projesinin yaklaşık maliyetini öğrendik: 633 milyon 992 bin 767 TL, 53 kuruş. (Yine göz yaşartıcı bir kuruş özeni.)
EN DÜŞÜK FAZLA DÜŞÜK
Açık usulün, pazarlık usulüyle arasındaki en önemli farkı kendini göstermiş. Katılım hayli yüksek. Tam 40 şirket teklif verdi. Teklifler ise 87.3 milyon TL'den 549.5 milyon TL'ye değişen yelpazede büyük farklılıklar gösterdi.
Adını sık duyduğumuz büyük müteahhitlik şirketlerinden kimler katıldı derseniz, Özaltın'ın yanı sıra, Limak, Yüksel, Ceylan İnşaat görünüyor. Limak'ın teklif tutarı Özaltın'dan sonraki ikinci en yüksek tutar: Yaklaşık 549 milyon TL.
En “uygun” teklife gelince.
‘Sınır değer'in 409 milyon 860 bin TL olarak belirlenmesi nedeniyle, en uygun tahmini teklifin Everest Madencilik Nakliyat ve İnşaat A.Ş.'den geldiği belirtiliyor: 412 milyon 151 bin 148 TL. Kesin sonuç henüz netleşmedi. Fakat nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın kesin olan bir şey var: O da yılda 1 milyar 77 milyon metreküp içme ve kullanma suyu sağlayacağı açıklanan Melen Barajı'ndaki gecikmenin hem zamansal hem de mali faturasının büyük olduğu. Yeterli kaynak bulunsa bile DSİ'nin bu ihalede verdiği inşaat süresi ne kadar biliyor musunuz?
Bin gün.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları