Bir ‘ticari sır’rı daha açıklıyoruz
Çiğdem Toker: Bugün de Ankara'da yapımı süren (geçtiğimiz haftalarda teslim tarihinin gecikeceğini duyurduğum) Etlik Şehir Hastanesi'yle ilgili yeni bilgilere yer vereceğim.
Büyük köprü, tünel, havalimanları ve şehir hastaneleri Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle yaptırılıyor.
İktidar partisi, müteahhitlere devlet adına büyük garanti ve taahhütler verdi. Ama ne verdiğini “ticari sır” diye saklıyor. Birçok nedenden ilki: “Beş kuruş çıkmıyor”un doğru olmadığı anlaşılacak. Oysa “büyü”nün sürmesi gerekiyor. Büyünün sürmesi için de sanki vergilerimizi 15-20 yıl ipotek altına almıyormuş gibi KÖİ projelerinin, yapılış sürecindeki aşamaların, itinayla törene dönüşmesi gerekiyor.
Her bir tören, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhalefete ve AKP'li olmayanlara had bildireceği bir konuşma zemini demek. Misal, iki gün önce de yap işlet devret modeliyle yaptırılan 1915 Çanakkale Köprüsü'nde çelik kulelerin son blokunu yerleştirme töreni vardı.
(Çanakkale Köprüsü'nün müteahhidi, Limak-Daelim-Yapı Merkezi-S&K ortaklığı.)
Erdoğan; her biri 15 Euro + KDV'den, günlük 45 bin araç garanti verdikleri -ama bu bilginin hep gizlendiği- Çanakkale Köprüsü'ndeki son törene video konferans ile katıldı.
CHP'yi ağır dille eleştirip Yüreğir İlçe Gençlik Kolları Başkanı'nı (Eren Yıldırım) “hakaret ve yumrukla” itham ettiği (Yıldırım tam tersine sivil görevliye soru yöneltince kendisine ve ailesine silah çekildiğini anlattığı videonun akşamında tutuklandı) konuşmasında şehir hastaneleri için şöyle dedi:
“Şehir hastaneleri projelerimize demediklerini bırakmadılar ama onlara rağmen ülkemizi şehir hastaneleriyle donatmayı sürdürüyoruz.”
YILDA 235 MİLYON TL ARTI…
Bu “donatma” ne pahasına, anlatalım.
“Ticari sır” diye cevapsız kalan KÖİ projeleri hakkında, yeni bilgiye ulaştıkça paylaştığımı sürekli okurlar biliyor.
Bugün de Ankara'da yapımı süren (geçtiğimiz haftalarda teslim tarihinin gecikeceğini duyurduğum) Etlik Şehir Hastanesi'yle ilgili yeni bilgilere yer vereceğim.
İlk kez ilgilenen okur için: Bütün şehir hastanelerinde Sağlık Bakanlığı, hastaneyi yapan şirketin uzun süreli kiracısı oluyor. Önce şirkete bedava Hazine arazisi tahsis ediliyor. Sonra da kamu arazisine hastane yaptı diye hem –“kullanım bedeli” adı altında- kira; hem de şirketin hizmet bedeli adı altında getirdiği faturaları ödüyor.
Etlik Şehir Hastanesi'ni, İtalyan Astaldi-Türkerler ortaklığı üstlendi. (Astaldi'nin uzun süredir projeyle “düşük yoğunluklu” ilgilendiği konuşuluyor.) Şirketin taşeronlara borcu nedeniyle inşaatın uzun süre durduğu bu projeyle ilgili olarak Sağlık Bakanlığı ile şirket arasındaki sözleşmeyle ilgili hepimizi ilgilendiren bilgilere ulaştım.
Sağlık Bakanlığı'nın ödeyeceği kirayla ilgili ulaştığım bilgi şu:
Net yıllık 235 milyon TL. Bakanlık, 25 yıl boyunca bu tutarı her bir yıl içinde üçer aylık taksitler halinde ödeyecek.
235 çarpı 25 yıl, 5 milyar 875 milyon TL demek.
Hem enflasyon hem kur artışı
Hastanenin yatırım bedeli, 1 milyar 883 milyon 800 bin TL.
Sanmayın ki 5.8 milyar TL'ye çıkan kirayla bu iş bitecek. Sözleşme tarihi 2012. Yabancı bankerler Türkiye'de enflasyonun sabit kalmayacağını bilmez mi? Bilir elbet.
Nitekim, hastane bitip de kira ödemesi başlayacağı zaman, 235 milyon TL'nin, TÜFE ve ÜFE'nin aritmetik ortalamasına göre revize edilmesi maddesini sözleşmeye koydurmuşlar.
Enflasyon artışı yani.
Bu da yetmemiş.
Ödeme zamanı bakılacak… Eğer döviz kuru artışı, TÜFE ile ÜFE'ye göre yapılan artıştan büyükse, Sağlık Bakanlığı bu artışı da ödeme formülüne “çarpan” olarak ekleyecek.
Ödeme formülünü sormayın. Burada yer veremeyeceğim kadar teknik, karmaşık, uzun. Gözleriniz büyür. (Sadece uzmanlar anlayabilir.)
Ama formülün karmaşıklığı dahi, yabancı bankerin, alacaklarını nasıl da garantiye aldığının kanıtı.
Asıl gelir hizmet ödemelerinde
Sağlık Bakanlığı, bütün şehir hastanesi sözleşmeleri gibi Etlik Şehir Hastanesi müteahhidine de hizmet ödemeleri için ödeme yapacak.
Aylık, fatura karşılığı, 20'ye yakın hizmet kalemi sayılmış.
Bu hizmetler de miktara bağlı olan ve miktara bağlı olmayan diye ikiye ayrılmış. Miktara bağlı olanlar; çamaşırhane, atık yönetim ve yemek hizmetleri. Miktara bağlı olmayanlar da bina hizmetleri, genel yönetim, mefruşat hizmetleri gibi.
Sonuç: Bu çağın kapitülasyonu olan KÖİ sözleşmeleri inanamayacağınız kadar kapsamlı, ayrıntılı, uzun ve eklerden oluşuyor. Bir köşe yazısına sığması mümkün değil.
KÖİ projelerinin ekonomik krizdeki büyük rolünü, iktidarın bu sözleşmelerle bütçeyi ve toplumsal refahı ne kadar büyük bir batağa sürüklediğini anlatmaya devam edeceğim.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları