Tarih:
16.04.2017
Bugün çıkacak sonuçta ne etkili olacak? Bir tartışmaya çağrı
Rahat olun, sonuç ne çıkarsa çıksın, hiçbir şeyin sonu değil, hiçbir şeyin de yepyeni başlangıcı değil. Türkiye zor bir ülke. Cehaletle savaş yapılmamış, düşünün 5 yıllık eğitimi bile siyasiler 1997 askeri zorlamayla kabul etmişler.
Oyunuzu kullandınız, kullanmayanları da kullandırdınız, hatta birkaç kişiyi de ikna ettiniz... Yurttaşlık görevi bu. Rahat olun, sonuç ne çıkarsa çıksın, hiçbir şeyin sonu değil, hiçbir şeyin de yepyeni başlangıcı değil. Türkiye zor bir ülke. Cehaletle savaş yapılmamış, düşünün 5 yıllık eğitimi bile siyasiler 1997 askeri zorlamayla kabul etmişler. İte kaka 8’i çıkartılmıştı! O dönemde milletin ortalama okul yaşı 5’in altındaydı! Düşünün!Çünkü sağcı iktidarlar cehaleti manipülasyona alışmışlar, alavere dalavere yutturmaca...
Şimdi ortalama okullaşma yaşı 7 gibi! 4+4+4 ile önemli bir kesim için okula gitme zorunluluğu dörtte kaldı! Şüphesiz her şeyi salt eğitimle açıklayamayız, insanın toplumsal yaşamda edindiği deneyimlerin verdiği bir bilgi-davranış da var. Bu, her zaman manipülatörlerin istediği gibi sonucu vermez. Toplum bir bakmışsınız can alıcı anlarda beklenmedik bir bilgelik sergiliyor.
İki temel davranış
Ama yine de olayların birbiriyle karmaşık ve zor ilişkilerinden doğruya yakın sonuçlar çıkartıp davranış türü geliştirmek için kısa bir analiz yeteneği gerek.
İnsanın davranışlarında belki iki temel model var. İlki, özellikle de kısa vadeli çıkarlarına göre... İkincisi de, yine çıkarlarını gözetir, ama bunu daha geniş bir zamana yayar ve yanına, ülkeyi, toplumsal bir arada yaşamayı, derin hoşgörüyü, demokrasi ve insan hakları gibi ilkeleri koyarak, orta vadeli gelecek açısından davranır. Kararlarını ucundan sorgular ve nelere yol açabileceğini biraz görür.
Büyük çoğunluk günlük yaşar. En temel ihtiyaçları çerçevesinde (barınma, yemek-içmek, iş, üreme) hareket eder ve bu ihtiyaçları için araçları gereçleri çoğaltmaya çalışır. Şüphesiz bu en temel ihtiyaçların yanında güçlü bir inanç meselesi de yerleşmiştir.
İnancın güçlü kökleri
İnancın aynı zamanda kişilere yönelik de güçlü bir yönü olduğunu bilelim. Belki kendini özdeşleştirir veya yarınının güvenini onda ve politikalarında görür. Bu köklü bir inanca dönüşebilir.
Köklü inançlar pek çok konuda önümüze çıkar. Mesela Nuh deyip Peygamber dememek de belki köklü inançlarla ilgili olabilir. Şüphesiz ki cehalet tüm köklü inançları besleyen damardır.
Son bir aydır müthiş bir kampanya yürütüldü. Bunu bir aydınlatma kampanyası gibi görmek mümkün. Benim için bu daha çok “düşüncelerde başka seçenekler oluşturma” çağrısı anlamına geliyor. Geçen gün dostlarla sohbette şöyle dedim:
Sonuçta ne etken olacak?
Son bir ay sarf edilen büyük emek üzerinde düşünelim. Kısa vadeli amaca yönelikti bu. Fakat böyle saflaşmaların tırmandığı, görüşlerin keskinleştiği zamanlar, belki de amaca ulaşmak için en zor anlar. Diyaloglar zorlaşıyor. İnsanların inançları ve tercihleri ön plana çıkıyor. Dinlemesi, düşünmesi, başka tercihleri görmesi zor. Belki de insanın en çok kepenkleri kapattığı anlar...
Bu çalışmayı çok daha akıllıca ve her şeyin dinginleştiği, çatışmacı durumların geri plana itildiği ve diyalogların daha çok mümkün olduğu geniş zamanlarda sürdürmeli.
Şöyle düşünüyorum: Eğer bir sağduyulu sonuç ortaya çıkacaksa, bunda esas olarak, şu son bir aydaki karınca gibi çalışmadan çok, toplumun daha önce ulaştığı kararlar ve tercihler belirleyici olacak.
Eğer öyleyse hepimizin önünde uzun vadeli ve soluklu bir “cehaletle mücadele” var. Ben bunu daha çok, insanların tartışmalı, seçenekli düşünme becerisi, olayları birbiriyle ilişkilendirme ve sonuç çıkartarak tercihi belirleme yeteneği kazanması olarak görüyorum.
Mesele evet-hayır’ın ötesinde, gel bu tarafa, bu görüşleri benimse değil.
Peki ne?
İnançla değil bilgiyle hareket et, etraflı düşün, terazinin kefelerini kullan, tart-ölç-biç, öyle karar ver! Kararın ne olursa olsun!
Var mısınız Türkiye çapında uzun soluklu böyle bir çalışma modeli geliştirmeye?
ELİMİN ALTINDAKİ KİTAPLAR
Bir sürü kitabı karıştırıyorum şu sıralarda: Cumhuriyet Işığında (Özlem Özdemir); Sorunlarla Yüzleşmek (İlker Başbuğ); Mustafa Kemal’in İsyan Muhtırası (Kerem Çalışkan); Şanlı Kanlı Yıllar (Hıfzı Topuz); Şam Kapıları (Lieve Joris); Erken Uyarı (Hanefi Avcı); Saray Rejimi (Deniz Yıldırım); Coğrafya- Tarihi, Felsefesi ve Temel Kavramları (Arild Holt-Jensen).
Hepsi değerli, paylaşacağım. Bugün bir Herkese Bilim Teknoloji dergisi de alın!
Orhan Bursalı - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları