Tarih:
27.10.2016
Bütçede saklananlar
Çiğdem Toker; AKP’nin hazırladığı 15. bütçe olan 2017 bütçe tasarısı, Meclis Plan Bütçe Komisyonu’na sunuldu.
AKP’nin hazırladığı 15. bütçe olan 2017 bütçe tasarısı, Meclis Plan Bütçe Komisyonu’na sunuldu.Toplantı başlar başlamaz Komisyon Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç hızlıca bir oylama yaptı. Kimin ne kadar konuşabileceği ve usule ilişkin toplam yedi maddeyi çabuk çabuk okuyup “Kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmiştir” diye geçirmek isteyince, HDP’li Komisyon üyesi Garo Paylan tepki gösterdi. Paylan “devletin vicdanı” dediği bütçe yasası görüşülürken Komisyon’a “noter muamelesi” yapıldığını söyledi.
***
Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın 110 sayfadan oluşan sunum kitapçığında, 51 grafik vardı. AKP’nin iktidara geldiği tarih olan 2002’yi milat olarak kabul eden grafiklerin bir kısmı, bütçeden aktarılan bazı pay ve desteklerdeki gelişmeleri yansıtıyor. (Örneğin KOSGEB destekleri, esnaf kredi destekleri, mahalli idarelere ayrılan paylar, eğitim harcamaları vd.) Fakat 14 yıllık gelişmenin resmedildiği bu grafiklerde, TL baz alınarak sürekli yükselen bir eğriyle resmedilmesi gerçeği perdeliyor ve eksik yansıtıyor.
2002’den 2016’ya kadar 50 kat artmış gibi görünen bir destek tutarını enflasyondan arındırdığınızda ya da dolar bazında hesapladığınızda çıkacak sonucun hiç de
o kadar etkileyici olmayacağını, bence Maliye bürokratları da biliyordur. Ama göz boyama izlenimi bırakan bu yöntem, bence metnin ve verilerin kalitesini azaltıyor.
Faiz düştü, ya garanti?
Bakan Ağbal sunumunda, faiz giderlerinin azaldığını vurguladı. AKP’nin miladı olan 2002’de, bütçe giderlerinin yüzde 43’e faize giderken bu oranın yüzde 8.9’a düştüğünü söyledi. Kitapçığa göre Her 100 TL’nin 86 TL’si faize giderken, şimdi 11 TL’si faize gidiyordu. Fakat 100 sayfalık sunumda garantili borçlar ile borç üstlenim sözleşmeleri yer almadı. Hatta, Şehir Hastaneleri’nden söz edilen bölümde bile, devletin altına girdiği yükümlülüklerle ilgili bir açıklama yoktu. Maliye Bakanı, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle yapılan şehir hastaneleri projeleri kapsamında, sabit yatırım tutarı yaklaşık 27 milyar TL olan, 34 adet tam donanımlı şehir hastanesinin hizmet vereceğini ve seneye 6 hastanenin açılacağını açıkladı. Fakat devletin üstlendiği kira gibi doğrudan yükümlülük bedelleri bu metinde yok. Bu yükümlülüklerin finansmanın bulunduğu ülkenin TÜFE’sine göre belirlendiğini anımsatalım.
Yani sonuçta, gelecek nesiller üzerine bindirilen milyarlarca Avro’luk bir kira yükümlülüğü varken tek başına faiz harcamasının indiğinden söz etmek, gerçeği saklamak anlamına geliyor.
***
Yanı sıra iç ve dış çatışmaların güvenlik alanındaki harcamalara ne oranda yansıdığı, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da sunuş metninde rakamsal bazda kendisine bir yer bulamadı. Maliye Bakanı yatırım ödeneklerinin yüzde 30 artırıldığını; kamu yatırımlarındaki en yüksek payın 22.1 milyar TL ile ulaştırmaya, 13.7 milyar TL’nin eğitime,
10.3 milyar TL’nin tarıma ayrıldığını açıkladı.
Saf yatırım ödeneği olarak görünmese de buradan bütçenin geneline ilişkin güvenlik/ savunma harcamalarına bakarak bitirelim:
Örneğin Emniyet Genel Müdürlüğü’nün geçen yıl 21.1 milyar TL olan bütçesi 23.5 milyar TL’ye çıkarıldı. Aradaki 2.4 milyar TL’lik artış; Enerji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, AB Bakanlığı’nın yanı sıra, Başbakanlık ve TBMM ödeneklerini de geride bırakıyor.
Akademik alanda güvenlik/savunma harcamaları incelenirken esas alınan kurumlara da bakabiliriz. Emniyet, MİT, Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’na ayrılan ödenekleri topladığınızda 65 milyar TL’lik bir büyüklüğe ulaşıyoruz. Dolayısıyla güvenlik/savunma bütçesinin anılmadığı bir sunuş eksiktir. Aynı şekilde, kamu yatırımlarındaki en yüksek payın 22.1 milyar TL ile ulaştırmaya ayrıldığını söylerken bu sektördeki projeleri yapan firmalara, vergilerimizden aktarılacak milyarlarca liralık talep/kullanım garantisini anmamak da öyle.
Çiğdem Toker - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları