Cari fazla iyi bir şey midir?
Çiğdem Toker: İVME paketi tanıtılırken Bakan Albayrak'ın “İşsizlikte en kötü geride kaldı” sözü de doğrusu düşündürücüydü.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, İVME paketini açıklarken, hazirandan itibaren Türkiye'nin cari fazla vereceğini söylemiş.
Ekonomiyle ilgili kavramlara herkes hakim olmayabilir.
Haliyle bu cümlenin de içinde “fazla” kelimesi geçiyor diye olumlu sanılma ihtimali mevcut. Böyle bir yanılgı olasılığına karşı, -iktisatçılar bir yana- ekonomiyi izleyen saha muhabirlerinin dağarcığında bulunan bilgiyi hatırlatalım:
Cari fazla Türkiye gibi ülkelerde küçülme, daralma ve krize işaret eder. Cari fazla vermek, o ekonomide ithalatta sorun olduğunu düşündürür.
Hele ki, ihracat kalemleriniz arasındaki bazı ürünler ara malına dayalıysa, o üretim için ihtiyaç duyulan ara malı ithalata dayalıysa ve işletme sahipleri kur artışı dolayısıyla bu ithalatı yapamıyorsa bütün bunlar; memleket sathındaki üretimin düştüğü, kepenklerin kapandığı, işsizliğin arttığı anlamına gelir.
Tuhaf olan ne biliyor musunuz?
Cari fazla verileceğini adeta müjde gibi duyuran Bakan Albayrak, aynı konuşma akışı içinde İVME paketinin ithalata bağımlı, dış açık veren sektörlere yönelik olacağını da söylüyor. Yani iyi bir şey gibi söylediği ‘cari fazla'nın aslında sorunlu bir durum olduğu açıklanan paketten de belli.
Acaba nasılsa birileri inanır diye mi düşünülüyor? Eğer böyleyse kötü. Diğer ihtimali ise aklımıza bile getirmeyelim. Çünkü o daha da kötü.
Bu arada sözlük anlamı “hızlanma” olan İVME'nin bu pakette bir de açılımı var: İleri, Verimli, Milli Endüstri. İnşallah ilkokul sıralarını çağrıştıran bu akrostiş gayretkeşliği için, danışman şirketlere para filan ödenmemiştir. Bu tür “Zekice” buluşlar ile halkın etkileneceğini sanıp yöneticilere bu yönde brifing vermeyi seven danışmanları çok gördü bu ülkenin ekonomi yönetimleri çünkü.
İVME paketi tanıtılırken Bakan Albayrak'ın “İşsizlikte en kötü geride kaldı” sözü de doğrusu düşündürücüydü. 32 yaşındaki Eyüp Dal'ın işsizlik nedeniyle kendisini yakmasının ardından vefatının üzerinden üç gün geçmişken işsizlik için “en kötü geride kaldı” gibi cümleler, ülke gerçeklerinden kopukluğu göstermiyorsa anlamı nedir?
Şahinbey Belediyesi'nin, bu feci ölümden sonra “O aslında intihar edecek yoksullukta biri değil. Sebebi başka yerde arayın” anlamına gelen ve merhumun anne babasının üzerine kayıtlı ev ve maaşı cümle aleme duyuran açıklamasını da hatırlatmasın kimse.
Bir ülkede kim kendisini yakarak öldürüyorsa, o ölümün kamu tarafında sorumlusu vardır.
Albayrak'ın şu ifadesi de düşünmeye davet ediyor:
“Her alanda atmamız gereken adımları teker teker hayata geçireceğiz. Yılın 2. yarısından itibaren net şekilde dengelemeyi daha fazla göreceğiz. Alacağımız tedbirlerle 2019'u bütçe anlamında da daha rahat yöneteceğiz.”
Şimdi bekleyelim, kamu ihalelerinde kayırmacılık mı bitecek, Yap-İşlet-Devret'lerdeki garantilerin para birimi dövizden TL'ye mi dönecek, sivil toplum kuruluşlarının bütçelerindeki usulsüzlükler mi araştırılacak, ayrıcalıklı vakıflara sağlanan kamusal destekler mi azaltılacak?
Hangi somut tedbirler alınacak yarısı geçmiş bütçenin kalan yarısı için?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları