Tarih:
20.04.2016
CHP’liler hapse girerse
Çiğdem Toker; Böyle bir davet ile 'demokrasi mücadelesi' arasında bağ kurmak ise giderek zorlaşıyor.
“CHP milletvekillerinin hapse girmesinden oy artışı anlamında etkilenecek bir kitle yok. Bunu bedel ödemek olarak algılayacak bir kitle de.”Telefonda eski CHP Milletvekili Ali Rıza Öztürk. (Eski derken, 7 Haziran seçimlerinin üzerinden geçen 10 aya göre)
Öztürk hukukçu. Dokunulmazlıkların kaldırılmasını “kabul edilemez” bulan bildiriye imza koyan 37 eski milletvekilinden biri.
Asıl maksadın, HDP’li vekilleri sulh ceza hâkimlikleri marifetiyle tutuklatmak olduğunu ifade edip ekliyor:
“Milli birliğe asıl saldırı, işte bu tutumdur.”
Yapılanın, sunulduğu gibi anayasanın 83/2’yi kaldırmak değil, sadece teklife eklediği listedeki vekilleri “götürü” biçimde toptancı anlayışla yargıya göndermek olduğunun altını çiziyor:
“Adamı terörle suçluyorsun ama savunma hakkını elinden alıyorsun” diyor.
Ceza yargılaması açısından, vekillerin vekillik sıfatı bitince, haklarındaki soruşturmalardan dolayı zaten yargılanabildiklerini hatırlatarak asıl önemli soruyu yöneltiyor:
“Amaç ara seçim, amacın başkanlık değilse, amacın Meclis’i boşaltmak değilse, bu milletvekillerinin yargılanması için yasama döneminin bitmesini beklemeye ne engel var?
Bu telaş ne?”
***
Öztürk’ün telefonu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Saray’daki Muhtarlar Toplantısı’nın hemen öncesine denk düşüyor.
Yine bir salı. Ve saati yine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısına tesadüf (!) etmiş.
Erdoğan, Meclis’te dokunulmazlık dosyalarıyla ilgili uzlaşmayı takdirle karşıladığını söylüyor. Bu “takdir”, Davutoğlu’nun “hodri meydan” diye başlattığı hamlenin gerçek hedefinin HDP olduğunu bir kez daha teyit ediyor.
CHP ile MHP’ye layık gördüğü övgüsünü de HDP’yi yerip aşağılamak için kullanıyor Cumhurbaşkanı:
“Millet, velev ki içinden çıkmış olsa bile, bu mankurtları daha fazla taşımak zorunda değildir.”
Muhtarlara hitabını tamamladıktan sonra, yemeğin ardından “Küçük bir hediyemiz olacak” diyor. Yayın, ancak kürsüdeki bu son cümleden sonra CHP grubuna bağlanabiliyor.
CHP lideri, dokunulmazlık teklifine destekte kararlı:
“Akademisyenler hapse giriyorsa, gazeteciler hapse giriyorsa, Genelkurmay Başkanı hapse giriyorsa demokrasi mücadelesi veren her CHP’li hapse girmeye hazır olmalı.”
***
Ülkenin bir sınır kenti, haftalardır IŞİD hedefinde.
Kilis’te, IŞİD’in roket saldırısında ölenlerin sayısı beşe yükselirken Ankara’daki siyaset kaba bir matematik üzerinden şekilleniyor:
Fire hesabı, hayır diyecekler hesabı, kaçıncı turda ne olur hesabı, referandum aralığı hesabı...
Bu hesaplardan başımızı kaldırıp meseleye yaklaşmak istediğimizde görünen şu oluyor:
Cumhurbaşkanı’nın takdir ettiği “uzlaşma”, Kılıçdaroğlu’nun her CHP’liyi davet ettiği hapisliğe işaret ediyor. Bu “uzlaşı”, yakalama, tutuklama ve gözaltı gerektiren hallerde Meclis Başkanlığı’nın iznini ortadan kaldırıyor. Buna destek olmak, polise “Gel Meclis’in içine kadar gir ve bizi yaka paça al” için el kaldırmaktan başka bir anlama gelmiyor.
Böyle bir davet ile “demokrasi mücadelesi” arasında bağ kurmak ise giderek zorlaşıyor.
Çiğdem Toker - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları