Tarih:
21.05.2017
Cumhurbaşkanı tatilini haber yapmayan gazeteci değildir
Sözcü gazetesindeki meslektaşlarımız hakkındaki soruşturma bir davaya dönüşürse, yandaş gazetelerden müdahillik ve tanıklık talep edilmeli. Ve sorulmalı: ''Cumhurbaşkanı tatilini haberleştirmek'' gazeteciliğe dahil midir. değil midir?
Elbette biliyorsunuz, cumhur halk demek.Cumhurbaşkanı da halkın başkanı. Dolayısıyla arkadaşlar, Cumhurbaşkanı’nın adımları halkı ilgilendirdiği için haber değeri taşır.
Bilmeyen olabilir;
Gazetelerin Ankara bürosu, her sabah düzenli haber toplantısı yapar.
Toplantılara öncelikle “rutin listesi” yön çizer. Muhabirlerin, o gün hangi lideri, kurumu, toplantıyı izleyeceğinin, yer, saat ve isim olarak listelendiği programdır o. Bürolara kaynağından aktarılır.
Bir de yine muhabirlerini kişisel yetenek ve çabalarıyla hazırladıkları “özel haberler” vardır. Her günün gündemi kabaca böyle şekillenir. Önemli kişi ve toplantıların haberleri ve özel haberler.
***
Cumhurbaşkanı izlemek, programlarını takip etmek, katılmak, bu toplantılarda soru sormak (Şimdi pek sürpriz soruya mahal verilmiyormuş. Bunun adı da gazetecilik oluyormuş.) her Ankara bürosunun asli görevlerindendir.
Eğer Cumhurbaşkanı’nın nerede olacağı bilgisi resmen paylaşılmamışsa, bulup açığa çıkarmak ve mümkünse izlemek de bu göreve dahildir.
Eğer günlerden bir gün Cumhurbaşkanlığı’ndan rutin izleme programı gelmemişse, bunu merak eden kişiye gazeteci denilir. Bu merakı duymayan kişinin gazeteci olmadığından emin olabilirsiniz.
Cumhurbaşkanı, cumhurun başkanıysa, gazeteci de o cumhur gerçekleri öğrensin diye çalışan kişidir zira.
Dolayısıyla arkadaşlar, cumhurbaşkanları, başbakanlar biraz kafalarını dinleyip herkesten uzak tatil yapmak istediklerinde, tatil yerini bulup haberleştirmek, mütevazı da olsa bir başarıya dönüşür.
Biz ise bu başarının, hapis cezası tehdidine dönüştüğü bir ülkede yaşıyoruz artık.
Gazeteciliğe başladığım yıl, darbeci Kenan Evren devlet başkanıydı. Sırasıyla Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül ve nihayet Recep Tayyip Erdoğan. Hiçbir cumhurbaşkanının tatilinin haberleşmesi, bir ceza soruşturmasına konu olmadı.
Sözcü gazetesine darbe girişiminden 10 ay sonra ve 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı günü ve resmi tatilde düzenlenen operasyonun gerekçesi olarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tatilini haber yapmak gösteriyor.
Gerçekliğin bu kadar uzağına düşmenin, sözü de yazıyı da anlamsız kılan bir tarafı var aslında.
En aleni meslek
Yeryüzünde gazetecilik kadar aleni icra edilen ikinci bir meslek yoktur.
Herkes için yapıldığı için, herkesin gözü önünde yapılan tek iştir gazetecilik.
Her düzeyde aleni. Buna mecbur. Çünkü doğası başka türlüsüne izin vermez.
Gazetecilik gizli yapılamaz.
Bilakis, her gazeteci bir haberi mümkünse yeryüzündeki herkes okuyabilsin hayaliyle yapar ve yazar.
Gazeteciliği, gazetecileri durmaksızın terör örgütleriyle ilişkilendirmek gazeteciliğin dinamikleri konusunda az, ama çok az fikir sahibi olmakla (da) açıklanabilir.
Bakın, Cumhurbaşkanı’nın nerede tatil yaptığına dair haberin, terör örgütleriyle ilişkisinin kurulmasına, yandaş gazetelerden de tepkiler yükseliyor.
Bir önerim var. Sözcü gazetesindeki meslektaşlarımız hakkındaki soruşturma bir davaya dönüşürse, yandaş gazetelerden müdahillik ve tanıklık talep edilmeli. Ve sorulmalı: “Cumhurbaşkanı tatilini haberleştirmek” gazeteciliğe dahil midir. değil midir?
Ayhan Sicimoğlu Ankara’dan geçti
Herkes için yapıldığı için, herkesin gözü önünde yapılan tek iştir gazetecilik.
Her düzeyde aleni. Buna mecbur. Çünkü doğası başka türlüsüne izin vermez.
Gazetecilik gizli yapılamaz.
Bilakis, her gazeteci bir haberi mümkünse yeryüzündeki herkes okuyabilsin hayaliyle yapar ve yazar.
Gazeteciliği, gazetecileri durmaksızın terör örgütleriyle ilişkilendirmek gazeteciliğin dinamikleri konusunda az, ama çok az fikir sahibi olmakla (da) açıklanabilir.
Bakın, Cumhurbaşkanı’nın nerede tatil yaptığına dair haberin, terör örgütleriyle ilişkisinin kurulmasına, yandaş gazetelerden de tepkiler yükseliyor.
Bir önerim var. Sözcü gazetesindeki meslektaşlarımız hakkındaki soruşturma bir davaya dönüşürse, yandaş gazetelerden müdahillik ve tanıklık talep edilmeli. Ve sorulmalı: “Cumhurbaşkanı tatilini haberleştirmek” gazeteciliğe dahil midir. değil midir?
Ayhan Sicimoğlu Ankara’dan geçti
Bilen biliyor. Özlem Oktar Varoğlu, Ankara’daki küçük bir mucizenin sembol ismidir. İnatçı bir müziksever olan Özlem Oktar Varoğlu, Uluslararası Ankara Caz Festivali’nin 21.’sine de öncülük ederek, Ankaralılarla buluşturmayı başardı.
Davet ederken “Bizim gündeme pek uymasa da hava alırsınız” diyecek kadar da nazik. Dopdolu ve normal şartlar altında her müzikseveri heyecanlandıracak programın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’na rasgelen konseri “Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars”dı. Sicimoğlu, tumbası, sohbeti, etkileyici hançereye sahip Kübalı iki kadın vokal (ki, bizden şarkılar seslendiriyor) ve enstrümanlarını konuşturan diğer orkestra üyeleriyle, ömür uzatan bir konser verdi. Kendisine has üslubuyla “Hastasıyız” dediği Atatürk’ü saygıyla, güzelim anekdotlarla ve Küba’daki antiemperyalist tarihle Castro’yla buluşturduğu izlenimlerle andı.
Festivalin son haftada ağırlayacağı can alıcı konukları buraya not düşeyim: 23 Mayıs Aydın Esen & Randy K./ 24 Mayıs’ta Al di Meola/ 25 Mayıs’ta Enrico Rava Quartet ve final günü 26 Mayıs’ta da Mihriban Aviral Jazz Project.
Oğuz Güven’in niyetini okumak
Aralıksız 203 gündür demir kapıların ardında.
Aralıksız 203 gündür bir parça gökyüzünden, eşlerinden, çocuklarından, biz dışarıdakiler için belki sıradanlaşmış, en insani ortamlardan özellikle yoksun bir tutukluluk içinde yaşamdan koparılıyor.
Gazeteci onlar. Arkadaşlarımız.
Her gün gazetemizin sağ üst köşesinde, o insanlık ayıbının takvimi yayımlanıyor. Yaprakları azalmayıp her gün haksızlıkla çoğalan bir takvim o.
Gazetemizin internet portalı cumhuriyet.com.tr’nin Yayın Yönetmeni Oğuz Güven, memleketin en köklü gazetesine yönelik bitmeyen kuşatmadan payını alarak bu utanç takvimine eklenen son isim oldu.
Zarif, dayanışmacı, Oğuz Güven cezaevinde 6. gününde.
Sedat Ergin’in dünkü yazısı, Oğuz Güven’in tutukluluk kararını irdeliyordu. Okurları Ergin’in ele aldığı “dosya”lara bakışındaki analitik muhakemeyi iyi bilir.
“Niyet okuyup gazeteci tutuklamak” başlıklı yazısında Ergin önce, tutuklama kararına dayanak yapılan TMK 7/2’deki suç tanımına atıfta bulunuyor: “terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapmak..”
Sonra şu can alıcı tespiti yapıyor:
“Atılan başlıkta FETÖ’nün şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini öven ya da teşvik eden bir propagandadan söz edebilmek mümkün değildir.
Ancak hâkim, somut bir suç fiili göstermekle birlikte, başlık atan gazetecinin o anda kafasının içinden geçen düşünceyi, niyeti okuyarak, bu okuma üzerinden yaptığı bir yorumla suçlamayı yöneltiyor. Bunu yaparken, başlığın 55 saniye sonra kaldırıldığına değinmiyor.”
Davet ederken “Bizim gündeme pek uymasa da hava alırsınız” diyecek kadar da nazik. Dopdolu ve normal şartlar altında her müzikseveri heyecanlandıracak programın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’na rasgelen konseri “Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars”dı. Sicimoğlu, tumbası, sohbeti, etkileyici hançereye sahip Kübalı iki kadın vokal (ki, bizden şarkılar seslendiriyor) ve enstrümanlarını konuşturan diğer orkestra üyeleriyle, ömür uzatan bir konser verdi. Kendisine has üslubuyla “Hastasıyız” dediği Atatürk’ü saygıyla, güzelim anekdotlarla ve Küba’daki antiemperyalist tarihle Castro’yla buluşturduğu izlenimlerle andı.
Festivalin son haftada ağırlayacağı can alıcı konukları buraya not düşeyim: 23 Mayıs Aydın Esen & Randy K./ 24 Mayıs’ta Al di Meola/ 25 Mayıs’ta Enrico Rava Quartet ve final günü 26 Mayıs’ta da Mihriban Aviral Jazz Project.
Oğuz Güven’in niyetini okumak
Aralıksız 203 gündür demir kapıların ardında.
Aralıksız 203 gündür bir parça gökyüzünden, eşlerinden, çocuklarından, biz dışarıdakiler için belki sıradanlaşmış, en insani ortamlardan özellikle yoksun bir tutukluluk içinde yaşamdan koparılıyor.
Gazeteci onlar. Arkadaşlarımız.
Her gün gazetemizin sağ üst köşesinde, o insanlık ayıbının takvimi yayımlanıyor. Yaprakları azalmayıp her gün haksızlıkla çoğalan bir takvim o.
Gazetemizin internet portalı cumhuriyet.com.tr’nin Yayın Yönetmeni Oğuz Güven, memleketin en köklü gazetesine yönelik bitmeyen kuşatmadan payını alarak bu utanç takvimine eklenen son isim oldu.
Zarif, dayanışmacı, Oğuz Güven cezaevinde 6. gününde.
Sedat Ergin’in dünkü yazısı, Oğuz Güven’in tutukluluk kararını irdeliyordu. Okurları Ergin’in ele aldığı “dosya”lara bakışındaki analitik muhakemeyi iyi bilir.
“Niyet okuyup gazeteci tutuklamak” başlıklı yazısında Ergin önce, tutuklama kararına dayanak yapılan TMK 7/2’deki suç tanımına atıfta bulunuyor: “terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapmak..”
Sonra şu can alıcı tespiti yapıyor:
“Atılan başlıkta FETÖ’nün şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini öven ya da teşvik eden bir propagandadan söz edebilmek mümkün değildir.
Ancak hâkim, somut bir suç fiili göstermekle birlikte, başlık atan gazetecinin o anda kafasının içinden geçen düşünceyi, niyeti okuyarak, bu okuma üzerinden yaptığı bir yorumla suçlamayı yöneltiyor. Bunu yaparken, başlığın 55 saniye sonra kaldırıldığına değinmiyor.”
Çiğdem Toker - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları