Dağıtım şirketleri devletin neyi olur?
Çiğdem Toker; Bu tabloyu ikinci kez yayımlıyorum. Ocak ayında “TEDAŞ'ın milyarlık kamu alacağı” başlıklı yazımda Sayıştay'ın TEDAŞ raporunu yazarken hazırlamıştım. Tekrar yayımlıyorum çünkü elektrik dağıtım şirketleri, vatandaşın ne yaşadığıyla ilgili değil.
Yıllar önce ülkemizde elektriği, üreten, ileten ve dağıtan kurum tekti.
Adı da TEK'ti. Türkiye Elektrik Kurumu. Sonra özelleştirme geldi, TEK bölünüp dağıtıldı. Bizim için çok daha iyi olacağı söylenerek eller kalktı, eller indi.
Kanunlar yapıldı. Şirketler kazandı. Kamu ve vatandaş kaybetti. Uzun zamandır elektriği evlerimize özel şirketler dağıtıyor. Bunların bir kısmı havalimanı, otoyol, hastane yapıp işletiyor. Evet bildiniz, şu Hazine/döviz garantili olanlar.
Bize dağıttıkları elektriği, kamu sermayeli bir şirket olan EÜAŞ'tan (Elektrik Üretim A.Ş.) satın alıyor.
★★★
Dün bizim ekonomi sayfalarında Erdoğan Süzer imzalı çok çarpıcı bir haber yayımlandı.
EÜAŞ, elektrik dağıtım şirketlerine sattığı elektrik fiyatında nisan itibarıyla yüzde 17.5 indirim yapmış.
Son dört yıl içinde elektrik zammı yüzde 83.6'ya ulaşmışken. Dört kişilik bir ailenin faturası 183.4 TL'ye çıkmışken, yapılmış bu indirim.
Bu tabloyu ikinci kez yayımlıyorum. Ocak ayında “TEDAŞ'ın milyarlık kamu alacağı” başlıklı yazımda Sayıştay'ın TEDAŞ raporunu yazarken hazırlamıştım.
Tekrar yayımlıyorum çünkü elektrik dağıtım şirketleri, vatandaşın ne yaşadığıyla ilgili değil.
Yüz binlerce vatandaş, işsizlik ve pandemi sarmalında evine ekmek götüremezken, bir de faturalarla boğuşuyor.
İşte bu nedenle devletin şefkatle indirim sağladığı şirketler görünür olmalı.
Ve şu soru yönetenlere daha çok sorulmalı:
Elektrik dağıtım şirketleri devletin neyi olur?
128 milyar dolar nerede?
Merkez Bankası'nın eritilen rezervlerine ilişkin soru gün gün büyüyor.
İktidar uzun süre duymazlıktan geldi. Hukuksuzlukları temsil eden bir simge soruya dönüşeceği hesaplanmadı.
İnat ve ısrar etkili oldu. Ne zaman ki “128 milyar dolar nerede” halkta karşılık bulmaya başladı, AKP yönetimi -gülünç olma pahasına- polisiye önlemlerle cevap vermeye başladı.
Gelin görün ki CHP'nin “128 milyar dolar nerede” diyen afişleri söküldükçe sorunun toplumdaki karşılığı yayılıyor. Devasa medya güçlerine rağmen üstelik.
İKTİDAR MEDYASI ÇOK SEVİNÇLİ!
Bugünlerde iktidar medyası sevinçli. Onları sevindiren gelişme ise CHP Milletvekili İlhan Kesici'nin Halk TV'de “Rezerv kaybolmaz, devletin her şeyi kayıt altındadır” demesi. Bu ifade, iktidar medyasında “Kesici, partisinin kayıp rezerv yalanını çürüttü” diye yorumlandı.
İyi de mesele rezervin kayıt altında olup olmaması değil ki.
Mesele bu kayıtların kapalı tutulması…
Satış yapılacağının saklanması, satılan dövizleri kimlerin aldığının örtülmesi.
Rezerv soruları cevapsız
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu AA'ya açıkladı. Döviz alım-satımlarının koordinasyon içinde yapılabilmesi için Şubat 2017'de Hazine Müsteşarlığı ile protokol imzalanmış. “Söz konusu döviz işlemleri, işlem platformları üzerinden o günkü piyasa koşulları ve fiyatları çerçevesinde gerçekleştirilmiş”.
Protokolle sağlıksız fiyat oluşumunun engellenmesine, döviz piyasalarındaki arz-talep dengesine ve likidite tesisine katkıda bulunulmuş.
Merkez Bankası'nın işleyişini bilenler için ikna edici olmadı. Açıklamalar ard arda geldi Gazeteci olarak Merkez Bankası'nın bütün önemli adımlarını internet sitesinden paylaştığı, kamuoyuna ayrıntılı duyurular yaptığı zamanları bilenlerdenim.
O yüzden Merkez Bankası'nın bu müdahaleyi neden Hazine'yle protokol imzalayarak yaptığı, önceki dönemlerde döviz satışları kamuoyuna açıklanırken, bu satışların neden kapalı olduğu, satılan dövizlerin adresinin nereler olduğu cevapsızken inandırıcı olunamaz.
Kaldı ki; Hazine ile Merkez Bankası arasındaki o protokolün amacı döviz piyasalarındaki arz-talep dengesine ve likidite tesisine katkıysa, bugünkü halimiz nedir?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları