loading
close
SON DAKİKALAR

Depremde kaybolan çocuklar

Çiğdem Toker
Tarih: 07.04.2023
Kaynak: Çiğdem Toker - T24

Çiğdem Toker; Saatlere, günlere yayılan, uzun süren kayıpların yol açtığı ağrılı kederi uzaktan tahayyül etmeye kalkmak bile insanın kalbini bunca yorarken, bir devletin vatandaşlarına bu kadar kayıtsız kalması kabul edilemez. Kimse kabul etmesin.

Ürpertici bir gerçek: Üzerinden iki ay geçen depremde, akıbeti bugüne dek belli olmayan kişilerin sayısı tam olarak bilinmiyor. Mesele yalnızca sayı değil elbette, olgunun kendisi zihnin çalışmasını, gündelik hayatın akışını delip geçen ağırlıkta. Hayatını kaybeden onca insanın, sistem doğru düzgün çalışsaydı kaybetmeyebileceğini bilmenin ağırlığına eklenen bir başka ağırlık bu da.

 

Doğaldır ki kayıplar içinde çok sayıda çocuk yer alıyor. Ve kuşkusuz kayıp çocukların bulunması, "Ne oldu?" sorusunun yanıtlanması, bu sorunun yanıtının iki aydır kaygıyla bekleyen ailelere sorumluca verilmesi, hayattalar ise de buluşturulması, öncelikle ve kesinlikle devletin görevi.

Devletin bu görevi hakkıyla yerine getirip getirmediğinin takibi de gazetecilerin, sivil toplum kuruluşlarının alanına giriyor, girmeli. Bu sadece mesleki değil öncelikle insani bir ödev aslında. Birçok açıdan güçlükler içeren bu zor ödevi, soğukkanlılığı kaybetmeden, mesafeyi koruyarak, ısrarla yapan meslektaşlarımızın yanı sıra bir de sivil toplum platformu var:

Afet Çocuk Sivil Koordinasyon Ekibi.

6 Şubat depremlerinin ardından bir araya gelen ekipte çocuk hakları alanında çalışan 100'ün üzerinde meslek uzmanı ve aktivist yer alıyor. Amaçlarını afeti izleyen süreçte "çocukların iyi ve güvende olmasının sağlanması ve çocuk haklarının korunmasına yönelik çalışmaları kamu kurumlarıyla, ulusal/ yerel ağlarla ve uluslararası kurumlarla iletişim içinde yürütmek" olarak niteliyorlar.

 Öncelikleri de konuyla ilgili her kişi ve kurum için çocukları gözeten hak temelli pratik bilgiler, içerikler ve araçlar üretmek; olanaklar dahilinde afet veya krizin yaşandığı alanlarda çalışmalar yapmak.

* * *

Afet-Çocuk Sivil Koordinasyon Ekibi arama ilanı verilen ve refakatsiz kalan çocukların durumunu yakından takip ediyor. Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na yasal sorumluluklarını hatırlatarak hayati önemde sorular yöneltiyor. Ekibin, üzerinde çalıştığı iki vakayı özetleyerek paylaşıyorum:

OLGU:

 

* Bebek A, enkazdan çıkarılıp babası ile birlikte hastaneye kaldırıldı. Bebeğin ilk müdahalesi babasının yanında yapıldı.

* Bebeğin sevk edilmesi gerektiği söylendi ancak nereye sevk edileceğine dair bilgi verilmedi.

* Baba, bebek A'yı 4 şehirdeki hastanelerde aradıktan sonra, İstanbul'da bir hastanenin yoğun bakım servisinde buldu.

SORULAR:

Kimlik bilgilerini babadan almak mümkün olduğu halde, bebek A nasıl ve neden "kimliği belirlenemeyen" olarak sevk edildi? Bir bebek 1248 km uzaktaki bir hastaneye kayıt tutulmadan nasıl sevk edilebildi? Adıyaman'a yakın şehirlerdeki hastaneler afet durumlarında hizmet verecek niteliğe ve kapasiteye sahip değil mi?

Kamuoyuna açık olarak ve CİMER üzerinden yöneltilen bu sorulara tatmin edici yanıtlar gelmedi.

Kimliksiz definler

Afet Çocuk Sivil Koordinasyon Ekibi, dün de depremin ardından "kayıp" ilanlarıyla aranan çocukların kimsesizler mezarlıklarında bulunduğuna tanıklık ettiğini duyuran bir bülten yayımladı. Ambulansa bindirildikten ya da hastaneye götürüldükten sonra çocuklarından haber alamayan ailelerin, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Alo 183, E-Nabız, Alo 184, 10 hatlı çağrı merkezi, refakatsiz çocuklar arama ekranı gibi uygulamalara yönlendirildiği hatırlatıldı. Burada kurumsal bir mesafeyle kaleme alınan gerçekliğin yakınlarının ruhunda hasar bırakmaması imkansız. Çünkü bu yönlendirmeler üzerinden çocuklarının sağ olduğu bilgisiyle hastaneleri dolaşan, kilometrelerce yol kateden aileler, nihayetinde evlatlarının vefat haberlerini almaya razı hale geliyorlar.

Afet Çocuk Sivil Koordinasyon Ekibi, depremin 60. gününde şu hayati soruları iki bakanlığa yöneltti:

- Hayatını kaybeden ve kimliği belirlenemeyen çocukların kimliklendirme işlemleri (parmak izi, DNA örneği, fotoğraflama) neden her çocuk için prosedüre uygun ve standart şekilde yapılmadı?

- Kimliklendirme işlemlerinin standartlara uygun ve hızlı şekilde tamamlanması için bölgede gönüllü çalışmak isteyen adli tıp uzmanlarına neden izin verilmedi?

- Kimliksiz defnedilen çocuklar olduğu bilindiği halde, şehir şehir çocuklarını arayan aileler DNA örneği vermeleri için neden en baştan yönlendirilmedi?

Sorumluluklar iç içe

Soruların her biri, verilecek resmi yanıtlara göre hukuki, idari ve cezai sorumluluklar gerektirecek niteliktedir. Bu depremle çok acı bir şeye tanıklık ettik: Bir kaybın hemen olup bitmesiyle zamana yayılması arasındaki farka.

Saatlere, günlere yayılan, uzun süren kayıpların yol açtığı ağrılı kederi uzaktan tahayyül etmeye kalkmak bile insanın kalbini bunca yorarken, bir devletin vatandaşlarına bu kadar kayıtsız kalması kabul edilemez. Kimse kabul etmesin.

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları