'Edit'çi ordu güz sezonunu açtı
Çiğdem Toker; Hedef gösterip linçletmek, itibarsızlaştırmak, susturmak, işini yapamaz hale getirmek, bu siber linç harekâtı üzerinden gözaltına alınmasını istediğiniz bir nefret öznesi mi var?
Bu ülkede 25 yıldır, 30 yıldır, 40 yıldır gazetecilik yapan, soru soran insanları kuşkularını dile getirdiği, soru sorduğu, meramını sizin gibi anlatmadığı için sosyal medyada linç ettirilip cezaevine gönderilmesini hedeflemek, ifade özgürlüğünün baskı altında olduğu bir dönemde dijital çağın sunduğu teknik olanaklarla çok kolay bir hale geldi
Dijital çağ, bilimsel kitaplara konu olacak ölçekte ve devasa hacimde sonuçlar üretiyor. Bunların çoğu mesleğimizi, gazeteciliği doğrudan etkiliyor. Dijitalleşmenin sağladığı önemli kolaylıklardan biri de teknik uzmanlık ve uzun saatler gerektiren medya işlerini, çocuk oyuncağı kolaylığında kısacık sürelere indirmesi.
Zamandan ve mekandan bağımsız olarak herkesin etkileşimine aynı anda açık olan sosyal medya ile bu mecraları elimizdeki telefonlarla kullanabiliyor oluşumuz, söz ettiğim dönüşümü çok daha etkileyici bir hale getirdi.
Yakın zamana dek süresi günlerle ifade edilen prodüksiyon işleri aplikasyon da denilen uygulamalar ile dakikalar içinde tamamlanacak çok basit işlemlere dönüşmüş durumda.
Bu kolaylık, sadece heyecan ve hoşnutluk üretmiyor. Demokrasisi sorunlu ülkelerde, alanı zaten daraltılmış basın ve ifade özgürlüğünü daha da kısıtlayıcı, baskılayıcı bir fonksiyon görüyor.
Linç mevsimi açıldı
Hedef gösterip linçletmek, itibarsızlaştırmak, susturmak, işini yapamaz hale getirmek, bu siber linç harekâtı üzerinden gözaltına alınmasını istediğiniz bir nefret öznesi mi var?
Bu nefret öznesi, haddini aşıp Anayasal koruma altında olan ifade özgürlüğünü kullanarak yanında durduğunuz, kutsallaştırdığınız, hikmetinden sual etmediğiniz, çok sevdiğiniz hükümetinizi eleştirecek bir şeyler mi söylüyor? Ya da kurduğu cümleler, sorular, savunduğunuz iktidar için çok kullanışlı olagelmiş retoriğe, politikalara aykırı mı? Hoop tararsınız o kişinin yayınlardaki konuşmaların, işinize, çıkarlarınıza, amacınıza en uygun cümleyi alır, başını sonunu kırparsınız. Daha doğrusu "editlersiniz".
Bağlam mı? Ah o da ne? Bağlamı kim unutmuş ki siz bulasınız? Ne garip bir kelime o… Maksadınıza uygun o bir cümle size yeter de artar bile. Editlenmiş o bir dakikayı alır, yeni adı X olan sosyal medya hesabına koyup üzerine o kişinin hangi suçu nasıl işlediğini nefretle, alayla, küfürle, hakaretle, ispiyonla anlatırsınız. Büyük bir iştahla giriştiğiniz bu iş sırasında bırakın hukukçu olmanıza, kimliğinizi açıklamanıza bile gerek yok.
Makbul birine takılmak yeter
Başına hiçbir şey gelmeyeceği kesin olan, himaye altındaki makbul bir "büyük" ismin sosyal medya alemine fırlattığı öncü mesajının peşine takılmak yeter de artar bile. Adıyla sanıyla işiyle ortada olan kendisini saklamayan kişilerin adını iştahla yazar, falanca tutuklansın diye açılmış hashtag'in altına, korkakça gizlendiğiniz saçma sapan takma isimlerle tweet atarsınız. Çalışır da çalışırsınız. Tabii ki boşa gitmez bu emekler. Önce "düzenleyici kurum" taş attığınız hedef gösterdiğiniz mecra ile aynı mecrada harekete geçer, gerekeni yapacağını bildirir. Ardından arkalara yaslanılıp adli mekanizmanın işlemesi beklenir.
Zamlardan ne haber?
Editli hashtaglı, etiketli, küfürlü bu linç çalışmasının dolaşım hızı ile etki gücü o kadar büyük olur ki, ne o gün açıklanan enflasyon oranının yüksekliği, ne bu enflasyonla zaten derinleşmiş yoksulluğun daha da artması, ne de yakında yağmur gibi yağacak korkunç yeni zamlar konuşulur.
Bugün "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla hakkında açılan davada ilk duruşması görülecek olan gazeteci Merdan Yanardağ işte böyle bir sürecin ardından tutuklandı. Dilerim serbest kalır.
Dün -sonradan gözaltı olmadığı söylenen- evine giden güvenlik güçleri eşliğinde ifadeye çağrılıp serbest bırakılan Ayşenur Arslan ile ilgili süreç böyle işletildi.
Seçim gecesi yaptığım bir yorumun ardından benimle ilgili benzer bir linç operasyonuna tanıklık ettik.
Bu ülkede 25 yıldır, 30 yıldır, 40 yıldır gazetecilik yapan, soru soran insanları kuşkularını dile getirdiği, soru sorduğu, meramını sizin gibi anlatmadığı için sosyal medyada linç ettirilip cezaevine gönderilmesini hedeflemek, ifade özgürlüğünün baskı altında olduğu bir dönemde dijital çağın sunduğu teknik olanaklarla çok kolay bir hale geldi. Kamuoyunu bir bütün olarak sindirmeyi, ürkütmeyi de hedefleyen bu hareketin en büyük şansı (!) ise muhalefetin dağınıklığı kendi iç işleriyle fazlasıyla meşgul oluşu.
Velhasıl editçi ordu linç sezonunu açmış görünüyor. Hukuksuzluğa karşı hukuku ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları