Ekonomide IMF'siz IMF dili yerleşiyor
Çiğdem Toker; Yapısal reform denmiş, mali disiplin denilmiş, enflasyonla mücadele denilmiş, çok ilginç ama kamuda tasarruf bile denilmiş.
Bir zamanlar Devlet Planlama Teşkilatı vardı. Müsteşarlıktı. Kısa adıyla, DPT diye anılırdı. AKP iktidarı kapattı, daha doğrusu hukuk tabiriyle lağvetti. Ama sorulduğunda yeniden organize edildiği söylenir. Gerçek olansa artık DPT diye bir kurumun olmadığıdır. Neyse, onun yerine 2011'de Kalkınma Bakanlığı kuruldu. DPT kadroları Kalkınma Bakanlığı'na aktarıldı. Kalkınma Bakanlığı, devlet tarihi içinde kısa sayılabilecek ömründe DPT binasında faaliyet gösterdi ("Yeni Başbakanlık" diye de anılan bina).
DPT, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kurulduğu 2018'de ikinci kez yeniden organize edildi. Hazine Müsteşarlığı da lağvedilmiş Maliye Bakanlığı ile birleşmişti. Maliye'nin bir parçası Kalkınma Bakanlığı'nın bir parçasıyla birleştirildiği ve Strateji ve Bütçe Başkanlığı olarak Cumhurbaşkanlığı'na bağlandı.
Yeni rotada Cevdet Yılmaz da var
Bu girişi neden yaptım? Seçim sonrası ilk Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısına başkanlık ettikten sonra açıklama yapan yeni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, DPT kökenli bir siyasetçi. Rezervlerin eridiği enflasyonun tırmandığı, Mehmet Şimşek'in imdada çağrıldığı dönemde Erdoğan'ın onu yardımcısı yapması bize bir şeyler anlatıyor. Kısaca "dışarıya" verilmek istenen "güven yayma" görüntüsünün bir bileşeni diyelim, aşağıda açmak üzere.
2007 yılından bu yana Meclis'te olan Cevdet Yılmaz, DPT kökenli bir siyasetçi. Uzun yıllar orada planlama uzmanı olarak görev yaptıktan sonra siyasete giriyor. Siyasete girdikten sonra da Erdoğan onu Kalkınma Bakanlığı'na getiriyor. Kalkınma Bakanlığı'nın DPT'nin dönüşmüş hâli olduğunu yukarıda anımsattım.
Ekonomi Koordinasyon Kurulu Cumhurbaşkanı Yardımcısı CevdetYılmaz başkanlığında toplandı.
Niyet mektubu dili pekişiyor
Geçen hafta bir yazımda Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek'in kullandığı cümlelerin, yaptığı konuşmaların dilinin IMF'de, orada üretilen metinlerdeki dili çok hatırlattığı aktarmıştım. Bu dil, sadece içerdiği taahhütler değil içinde barındırdığı kavramlar açısında da uluslararası yatırımcıların istediği bir dildir. Tercüme bir dildir ama yabancı yatırımcılara "Hmm belki güven veren adımlar atılacak" etkisi yaratır.
Şimdi Yılmaz'ın dün yaptığı açıklamadan bazı bölümler aktarıyorum:
"Para politikası, maliye politikası ve yapısal reformlar ile Türkiye, finansal istikrarını pekiştirecek, insan odaklı kalkınmasını sürdürecektir."
"Enflasyonla mücadele konusunda etkin ve kararlı adımlar atacağız. 12. Kalkınma Planı'nı ekimde Meclis'e sunacağız. Eylül'de paylaşacağımız Orta Vadeli Program'la kaynakları yönlendireceğiz."
"İlgili kurumların sunumları sonrasında makroekonomik görünüm ile bütçe görünümü detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir. Temel politika dokümanları ve eylem planları konusunda yapılan çalışmalar gözden geçirilmiştir. Ayrıca EKK'nın yeni döneme ilişkin çalışma esasları ve öncelikleri istişare edilmiştir. Yeni dönemde para politikasının yanı sıra maliye politikası ve yapısal reformlar ile Türkiye finansal istikrarını pekiştirecek, insan odaklı kalkınmasını sürdürecektir.
"Dünyanın ve bölgemizin çeşitli meydan okumalarla karşı karşıya olduğu, zorluklar kadar fırsatların da ortaya çıktığı bir dönemdeyiz. İstikrar ve güven için de güçlü liderlik ve tutarlı politikalar setiyle zorlukları aşacak, fırsatları ülkemizin menfaatleri doğrultusunda değerlendireceğiz. Seçim beyannamemizde ortaya konan politikaları ve vaatleri plan, program ve eylem planları ile belli bir takvim dahilinde hayata geçirecek, bir yandan yaşadığımız depremlerin yaralarını sararken diğer yandan temel sorun olarak gördüğümüz enflasyonla mücadele konusunda etkin ve kararlı adımlar atacağız.
"Mali disiplin ve kamuda tasarruf anlayışı içinde hareket edecek, mali alanımızı sosyal harcamalar ve nitelikli yatırımlar için kullanacağız. İlgili taraflarla istişare içinde ortak akılla hareket edecek, STK'ların, iş dünyasının, akademinin ve sektörlerdeki diğer paydaşların da katkı vereceği şekilde yeni yönetim sistemimizin sunduğu hızlı ve etkin çalışma imkanlarından da en üst düzeyde yararlanarak yolumuza devam edeceğiz."
Risksiz bir dil
Yapısal reform denmiş, mali disiplin denilmiş, enflasyonla mücadele denilmiş, çok ilginç ama kamuda tasarruf bile denilmiş.
Görüldüğü gibi Yılmaz'ın açıklaması gayet steril, tehlikesiz risksiz, (Cumhurbaşkanı'nı kızdırmayacak şekilde) bir dille makro çerçeve kurmaya özen gösterilerek hazırlanmış bir metne dayanıyor.
Ne kadar inandırıcı olduğu karışık biraz ama işin bu kısmı da zaten pek önemsenmiyor. Belki her şeyin çok çabuk unutulduğuna güveniliyor. Bozan mevcut iktidar değilmiş gibi eski reçeteleri popülerliği eskimiş epeyce de kullanılmış bir IMF diliyle tamir etme sözünün verilişi bundandır belki. Bu manzarada görünen hakikat ise mesele ekonomiyi yönetmek olduğunda bit pazarına nurun yağdığıdır. Şimşek'i üst üste ricalarla çağırıp, hatırlı aracılar üzerinden ikna etmeye çalışıp kapatılmış köklü ve ciddi bir kurumun -ne kaldıysa- birikiminden medet ummaktan bahsediyorum.
Örtülü ödeneğe günde 9 milyon TL
Mali disiplin demişken, bir ara üzerinde yoğun çalıştığım bir konuyla ilgili güncel veriyi paylaşayım. Yılmaz'ın açıklamalarıyla aynı gün yani dün Mayıs ayı bütçe gerçekleşmeleri açıklandı. Orada yaygın adı "örtülü ödenek" olan gizli hizmet giderinin mayıs ayı için yaklaşık 164,5 milyon TL olduğunu görüyoruz.
Önceki aylarla kıyaslandığında müthiş bir artış değil bu. Sorun bu harcamaların yüksekliğinin kanıksanmış olmasında. Şöyle izah edeyim. Yılın ilk beş aylık örtülü ödenek harcama toplamı 1 milyar 373 milyon 858 bin TL'ye ulaşmış. Bu da her gün ortalama 9 milyon TL harcandığı anlamına geliyor.
Milli menfaatler uğruna gittiği için hesabı sorulamayacak bir tutar ama önemli değil, yapısal reformları ve mali disiplini dinlerken fikriniz olsun.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları