loading
close
SON DAKİKALAR

'En büyük konut projesi'

Çiğdem Toker
Tarih: 16.09.2022
Kaynak: Çiğdem Toker - Sözcü

Çiğdem Toker; Gerçekten de TOKİ ile vatandaşlar arasındaki davaların çokluğu birçok yıl Sayıştay'ın denetim raporlarına yansımıştı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi”, devlet imkanlarının sonuna dek kullanılacağı anlaşılan bir seçim kampanyasıdır. Seçim kampanyalarından biri daha doğrusu.

Bu kadarına şüphe yok. Ama konutların bu ortamda nasıl tamamlanacağı, taksitlerin nasıl ödeneceği gibi iki temel konuda şüpheler ilk günden bu yana tartışılıyor. “Bu ortam” derken ekonomik koşulları kastediyoruz.

İlk iki gün 500 bini aşkın başvuru yapılmış olması bu projenin sürdürülebilir olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü bugün enerji başta olmak üzere inşaat sektöründeki maliyet artışları dolayısıyla birçok kamu projesi tasfiye ediliyor.

İhaleler katılım sağlanamadığı için iptal ediliyor. Yapılmış ihaleler tekrarlanıyor.

Kamunun bir yatırım projesi için belirlediği yaklaşık maliyetler sık sık revize ediliyor. İkmal ihaleleri yapılıyor.

Dolayısıyla 500 bin sosyal konutun, vaat edilen maliyet ve sürede nasıl tamamlanacağının ciddi tartışılması ve toplumun net biçimde aydınlatılması gerekiyor.

240 AY 20 YIL DEMEK 

Öte yandan dar gelirli vatandaşın bu konutlara 240 ay taksitle sahip olacağı söyleniyor. 240 ay 20 yıl demek. Bu da dar gelirli vatandaş 2043 yılına kadar taksit ödeyeceği anlamına geliyor. Ya AKP, en az 20 yıl daha yani 2040'lı yıllara kadar ülkeyi yönetmeyi hayal ediyor. Ya da “devletin devamlılığı” ilkesine yürekten bağlı kadrolar işbaşında! Herhangi bir temerrüt durumu doğarsa onu da bizden sonrakiler nasıl olsa çözer diye düşünüyor olmalılar.

Tıpkı Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle yaptırılan şehir hastanelerinde olduğu gibi. 13'ü işletmede, 5'i inşaat halindeki 18 şehir hastanesinin sözleşmesi de 2040'lı yıllara kadar uzanıyor. Tabii oradaki yapı ve ilişki, taraflar çok farklı. (TOKİ sosyal konutlarında, vatandaş devlete 20 yıl taksit ödeyecekken, KÖİ şehir hastanelerinde devlet, şirketlere 25 yıl boyunca kira ödeyecek.) Birbirine benzemez bu iki politika, AKP'nin iktidarını tahkim etme uğruna kamu kaynaklarını, gelecekteki refahı olumsuz etkileyecek biçimde kullanmaktan hiç çekinmemesinde birleşiyor. Her ikisinde de kendi siyasi ömrünü aşan politikalar nedeniyle mali sistemin ve toplumsal refahın riske girme ihtimali mevcut.

SÖZ VERİLİP BİTMEYENLER

Haberleri okurken dikkatimi çeken birini paylaşayım: .

Malum KİPTAŞ, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin konut şirketi. Genel Müdürü Ali Kurt da TOKİ'de yıllarca görev yapmış bir bürokrat. Kurt, eski kurumu TOKİ'nin yıllar önce söz verip henüz temelini atmadığı projeleri olduğunu Cumhuriyet'e hatırlatmış.

Gerçekten de TOKİ ile vatandaşlar arasındaki davaların çokluğu birçok yıl Sayıştay'ın denetim raporlarına yansımıştı.

Öte yandan projenin koşulları arasında sayılan yüzde 10 peşinat tutarı ayrı bir zorluk olarak görünüyor. 608 bin TL olarak açıklanan en düşük konut fiyatına göre 60 bin TL'ye karşılık gelen peşinat tutarının, bu projenin hitap ettiği dar gelirli kitleler açısından nasıl karşılanacağı da belirsiz.

TOKİ'nin bağlı olduğu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, projeyle ilgili basın buluşmasında bir meslektaşımızın sorusu üzerine şu yanıtı vermiş:

“Vatandaşımız böyle bir sosyal konutu almaya hak kazandığında ne yapar eder borcunu öder. Su satar, simit satar yine evini alır.” (Dünya)

Gerçi danışmanlarının ilettiği not üzerine şöyle bir düzeltme yapmış:

“Arkadaşlarım simit satma, su satma örneğinin yanlış anlaşılabileceği konusunda beni uyarıyor. Ben bu örneği vatandaşın ev almak için tüm gücünü kullanacağı anlamında söyledim. Ben de öğrenciyken garsonluk yaptım. Gayet şerefli bir durum bu.”

Aslında düzeltme olmaksızın da Bakan Kurum'un “vatandaşın ev almak için tüm gücünü kullanacağı”nı kastettiği anlaşılıyordu. Ama mesele tam da bu. Kirasını güçlükle ödeyebilen dar gelirli bir vatandaş ev sahibi olmak için neden tüm gücünü kullanmak zorunda kalsın. Tüm gücünü kullanmak zorunda kalıyorsa bu proje nasıl “sosyal” olabilir ki.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları