Tarih:
25.01.2016
HDP ‘olağan’ kongresi
Çiğdem Toker; Hayatı ve hakiki anlamda 'olağanlığı' savunan bu vurgunun, sokağa çıkma yasakları, çatışma ortamı ve ölümler sürerken, Meclis’te kurulacak Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nunda nasıl 'açılıp', karşılık bulacağı ise çok daha fazla.
HDP 2. olağan kongresinin toplandığı Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nun sadece adı değil, içini ve dışını kuşatan atmosferin tamamı, kederli sözcüklerle kuşatılmıştı dün. Üçüncü güvenlik kontrolünün ardından nihayet içeriye girebilirken, takvimin tek bir gününe bu kadar çok anma, cenaze, yıldönümü, katliam ve protestonun sığabilmesindeki “acı bereket”in, insanı soluksuz bırakan baskısını hissetmemek imkânsızdı.Karanlıkta bırakılan öldürülüşünün 23. yılında hâlâ yolumuzu aydınlatan Uğur Mumcu anması, Mustafa Koç’un, Kamer Genç’in cenaze törenleri, Gaffar Okkan suikastının 15. yıldönümü, 12 Eylül darbesine giden yolun “liberal” kavşağı 24 Ocak kararları, Cizre’de bir bodrum katında günlerdir hastaneye taşınmayı bekleyen ve teker teker yaşamını yitirmeye başlayan 28 yaralı.
***
Sağlık Bakanlığı’nın, en eskisinin 3 yaşında olmasıyla övündüğü her yıl genişleterek 5 bine ulaşan ambulans filosunun çalışabilmesi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmak zorunda kalınan bir devletin başkentindeki siyasi partinin kongresi ne kadar olağan olabilirdi ki?
Nitekim, bundan bir buçuk yıl önce, bütün yüzlerin güldüğü, umudun henüz cam silinen bir gazete parçası misali eskimediği 1. olağanüstü kongreden bu yana yaşanan sürecin ağırlığı, kendini ilk anda hissettiriyordu.
***
Hendeklerin, çatışmaların, ölümlerin yorgun gölgesinin düştüğü HDP kongresinin “olağan”lığı, ancak tabeladaki harflerin dizilişi ölçüsünde olağan olabilirdi.
Demirtaş’ın vurguladığı; yaralıların hastaneye taşınması için, milletvekillerinin İçişleri Bakanlığı’na başvurmak zorunda kaldığı bir devlet rejimi içinde, “siyasetin tükenme noktasına” geldiğini ifade etmek kadar...
Rahmetli Mustafa Koç’un, İstanbul’daki cenaze töreninin güvenli gerçekleşebilmesi için trafiği kapatan irade ile bir bodrumda günlerdir can çekişen yurttaşlarına ambulans ulaşmasın diye trafiği kapatan iradenin ortak paydası kadar olağan.
Salonda konuşmaların sürdüğü dakikalarda, Cizre’de yaralıları almak için giden vekilleri durduran güvenlik güçlerinin, müdahalenin ardından zırhlı araçtan Mehter Marşı dinletmesi (Diken haber sitesi) ve bu olağanüstü sarsıcı olaydan, medyanın zapturapt altına alınmışlığı dolayısıyla toplumun geniş kesimlerinin haberdar olmaması kadar olağandı dünkü HDP Kongresi.
***
Nitekim Demirtaş, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın, yeni anayasa çalışması için yazdığı davet mektubunu anımsatırken, “Yeni anayasaya ulaşmak için mayınlı yolda nasıl ilerleneceğini” sordu haklı olarak.
Kâğıt üzerinde kalsa da mevcut “parlamenter rejim” içinde; bir yandan her gün davullu-zurnalı “başkanlık” propagandası yapılırken, “barikatla ve hendekle bir ilgisi yok” deyip bölünmeye değil bütünlüğe katkı sağlayacağını savunduğu “öz yönetim”i kendilerinin nasıl anlatacağını...
Kapatma davası tehdidi, dokunulmazlık kaldırılsın fezlekesi ve nihayetinde, sistemin baskıcı karakterinin yoğunlaşmasında olağanüstü kullanışlı işlev gören medya ambargosu altında mı?
Demirtaş’ın, bütün bu “meşru” sorulara karşın, siyaseti diyalogla sürdürme zorunluluğunu, ağzından çıkan her kelimeyi dikkatle izleyen milyonlara ifade etmesi kilit önem taşıyor.
Hayatı ve hakiki anlamda “olağanlığı” savunan bu vurgunun, sokağa çıkma yasakları, çatışma ortamı ve ölümler sürerken, Meclis’te kurulacak Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nunda nasıl “açılıp”, karşılık bulacağı ise çok daha fazla.
Çiğdem Toker - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları