Tarih:
12.10.2016
HSYK Başkanvekili: Avrupa tercümeyi bile beklemedi
Çiğdem Toker; Başkanvekili Yılmaz’a, 3 bin 456 hâkim ve savcıyı kapsayan ihraç kararlarının tamamının yanlışsız ve adil olup olmadığını sordum.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz aradı.Avrupa Yargı Konseyleri Ağı’nın, HSYK’nin gözlemci üyeliğini askıya alma arifesinde olduğunu duyuran Duygu Güvenç imzalı haberimizle ilgili görüşlerini paylaşmak istiyordu.
Kısa adı ENJC olan Avrupa Yargı Konseyleri Ağı, aralık ayındaki genel kurulunda, son verilerle 3 bin 456 gibi yüksek bir sayıya ulaşan hâkim-savcı ihraç kararlarını alan HSYK’nin konumunu tartışacak. Başkanvekili Yılmaz, telefon görüşmemizde öncelikle ENJC’nin profiline vurgu yaptı; Konsey’in AB üyesi ülke yargı kurullarının aralarında oluşturduğu birlik olduğunu, resmi sıfatı bulunmadığını belirtti. Sözgelimi Almanya’nın, ayrıca yargı-savcılar kurulu bulunmadığı için Ağ üyesi olmadığını, buna karşın Türkiye’nin de tam değil “gözlemci üye” olduğu örneğini verdi.
“ENJC ile ilişkilerimiz, özellikle yargıçlar Mustafa Başer ile Metin Özçelik’in tutuklanması süreciyle birlikte dalgalı seyir izledi” diyen Yılmaz, şunları söyledi:
“ENJC bu olayda, yargı bağımsızlığının zarar gördüğü görüşüyle bize mektup yazarak görevden almaların hukuka uygun olup olmadığını sordu. Süratle cevap verdik. Her türlü bilgi ve belge paylaşımına, özellikle heyet göndereceklerse hazır olduğumuzu bildirdik. O süreçte başkan değişikliği oldu. Göreve geldiğimde ilişkilerin devamından duyduğum memnuniyeti ilettim. Bilgi belge paylaşımı hazırlığımız tekrarladık, davetimizi yineledik.”
Bilgi belge istemediler
Bu yazışmanın ardından 15 Temmuz kalkışmasının yaşandığını, 20 Temmuz’da da mektup aldıklarını söyleyen HSYK Başkanvekili, ENJC mektubunu “2740 hâkimin bir gecede görevden uzaklaştırılmasını anlayamadıklarını, bilgi ve belgeleri merak ettiklerini, bunun bir tasfiye olmasından kuşku duyduklarını bildirdiler” diye aktardı. HSYK olarak, eğer heyet yollarlarsa açığa almalara dair ellerindeki bilgi, belge ve kanıtları paylaşmaya hazır olduklarına dair ENJC’ye hemen yanıt yazdıklarını belirten Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:
“İhraç gerekçelerinin Resmi Gazete’de yayımlandığını ve kısa sürede İngilizceye tercüme edileceğini belirttik. Ama tercümeyi beklemeden, bilgi belge istemedikleri gibi artık HSYK’nin bağımsızlığını kaybettiğini bildirdiler. Biz de onlara dün cevap vererek, bütün kararların gerekçelerini paylaşmaya hazır olduğumuzu, saklayacak bir şey olmadığını bildirdik.”
Mahcup olacaklar
HSYK’nin gözlemci üyeliğinin askıya alınmasının tartışılacağı genel kurula, bilgi ve belgelerle kendisinin gideceğini açıklayan Mehmet Yılmaz, “Aldığımız kararların hepsinin hukuk zemininde doğru olduğu anlaşılacak. Bu süreçte haklılığımız onlar tarafından teslim edilecek ve mahcup olacaklar” diye konuştu.
Başkanvekili Yılmaz’a, 3 bin 456 hâkim ve savcıyı kapsayan ihraç kararlarının tamamının yanlışsız ve adil olup olmadığını sordum:
“Hakkında savcılıkça soruşturma başlatılmamış, gözaltına alınmamış, hiç kimseyi açığa almadık. Eğer hata yapılmışsa hatadan dönmek bir erdemdir. Büyük oranda yeniden inceleme talep edildi. Önümüzdeki haftadan itibaren bu itirazları değerlendireceğiz. Delilleri inceliyoruz. İkna olduklarımızı göreve iade ediyoruz. Bakın, FETÖ üyesi diye alıp eşini görevde bıraktığımız en az 10 kişi var.
FETÖ üyesi dışında hiçbir hâkim ve savcının tırnağının incinmesini istemiyoruz. Biz buraya atamayla değil seçilerek geldik. 18 arkadaşız, bütün motivasyon ve enerjimiz bu. Tarihe de millete de sözümüz bu.”
Biliniyordu ama kriminal değildi
HSYK Başkanvekili Yılmaz’ın, ihraç sayısının yüksekliğine dair değerlendirmesi şöyle:
“Göreve başladığımız andan itibaren herkes biliyordu ki, kamunun bir bölümünde FETÖ terör üyesi insanlar görev yapıyor ve yetkilerini örgüt amaçları doğrultusunda kullanıyordu. Aynı zamanda Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nda süren örgüt soruşturması da vardı. Hem adli hem idari soruşturma sürüyordu. Bunlar örgüt ama ne örgütü dendiğinde ‘hizmet örgütü’ deniyordu. MGK terör örgütü kapsamına alsa da Avrupa’dan da aynı sesler geliyordu, bize ‘İdari tasarrufla silahlı terör örgütü yaratamazsınız’ denildi. 15 Temmuz gecesi, bu örgütün silahlı terör örgütü olduğu konusunda kimsenin kafasında kuşku kalmadı. Delil araştırılırken delil kendiliğinden ortaya çıktı. Gözaltı kararı verilmiş hâkim ve savcıları görevde tutmamız mümkün değildi.”
Çiğdem Toker - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları