loading
close
SON DAKİKALAR

Isparta Şehir Hastanesi’nin kirası

Çiğdem Toker
Tarih: 26.03.2017

Çiğdem Toker: Türkiye’nin kalkınması için kurulmuş fon, önce kendi yöneticilerinin kalkınmadığını, 'şeffaflık' prensibi adına açıklayabilir mi?

Isparta Şehir Hastanesi cuma günü açıldı.
Orada eskiden Sümer Holding’in Isparta Halısı vardı. Fabrika kapatıldı, arazisi Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Sağlık Bakanlığı da Akfen’e devretti.

Akfen de 800 yataklı bir şehir hastanesi yaptı. Isparta Şehir Hastanesi, iktidarın Mersin ve Yozgat’tan sonra Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle yaptırtıp devreye aldığı üçüncü şehir hastanesi.

Başbakan Binali Yıldırım törende “Vatandaştan 5 kuruş alınmayacak” demiş. Yanı sıra “Şu gördüğünüz eser 600 milyon TL” diye de eklemiş.
(600 milyon TL, ihalenin yapıldığı dönemden kalan, güncellenmemiş bilgi olsa gerek. Zira Akfen Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın yatırım tutarını 1 milyar 150 milyon TL olarak açıkladı.)
Açılışla ilgili haberlerde, devletin müteahhit şirkete 25 yıl boyunca kaç milyon TL ödeyeceği bilgisi, nedense yine yer almıyordu.
O halde gösterilmeyeni buradan aktaralım:
Sağlık Bakanlığı KÖİ modelinde, projeyi yapacak şirkete önce hazine arazisi tahsis edip sonra da 25 yıl kira ödüyor. Bu sebeple, kira bedelleri yarıştırılıyor.
En düşük kira bedelini teklif eden ihaleyi kazanıyor.
Dolayısıyla, eğer şehir hastaneleri için bizden çıkacak vergileri merak ediyorsak, ihale tarihindeki kur üzerinden söylenen rakamları bugüne getirmek zorundayız.
İş dünyası TL açıklasa da hesaplarını hep kur üzerinden yapıyor çünkü.

Bedel dört yılda katlandı

Akfen İnşaat, Sağlık Bakanlığı’nın dört yıl önce (Şubat 2013) yaptığı ihalede 52 milyon 250 bin TL ile en düşük teklifi vermiş. O tarihte kur 1.77 TL.
O günün parasıyla Sağlık Bakanlığı 25 yıl boyunca Akfen’e her yıl 29.5 milyon dolar kira ödemeyi taahhüt etmiş oluyor.
Bugünün kuruyla da yıllık 106.5 milyon TL yapıyor.
Yani kamu kaynaklarından Akfen’e 25 yılda ödenecek toplam kira bedeli 2.6 milyar TL olacak.
Kira bedeli ile yatırım bedeli karşılaştırıldığında şirket kazancı, kâğıt üzerinde şimdiden 1.5 milyar TL görünüyor.
Fakat şehir hastanelerinde para kazanılan asıl mevzuyu bir daha hatırlatalım. İşletme alanları.
Isparta Şehir Hastanesi’nde, bilgi işlem, güvenlik, temizlik, görüntüleme, yemekhane ve otopark gibi bütün hizmetleri de Akfen işletecek.
Şirketten aldığım bilgi: Bu anlaşma 5 yıllık yapılmış. Beş yıl sonra bakanlık ile şirket bir araya gelip yeniden değerlendirecekmiş.

Audi sa dece Yiğit Bulut’a mı al ındı?

Türkiye Varlık Fonu (TVF) Yönetim Kurulu üyesi Yiğit Bulut’a 850 bin TL değerinde Audi otomobil satın alındığı haberlerini okumuşsunuzdur.
İddiayı CHP Milletvekili Hilmi Yarayıcı Meclis gündemine taşıdı.
Normalde, önemli bir haberde adı geçen kişilerin itirazı olursa, genellikle hızlıca yalanlama yoluna gidiliyor. Ama bu habere üç gündür herhangi bir açıklama yok.
O zaman insanın aklına başka bir soru daha takılıyor.
TVF yönetimi beş kişiden oluşuyor. Audi8 sadece Yiğit Bulut’a mı tahsis edildi? Diğer dört yönetici için de lüks araçlar alındı mı? Alındıysa hangi kaynaktan? Portföydeki büyük kamu şirketlerine mi satın aldırıldı, leasing mi yapıldı, yoksa Savunma Sanayii Destekleme Fonu’ndan aktarılan 3 milyar TL içinden mi harcandı? TVF internet sitesinde “ilkelerimiz” başlığı altında beş madde sıralanmış.
Bu ilkelerden ikincisi olan “şeffaflık” şöyle tanımlanıyor:
“Fon operasyonlarının raporlanması ve portföy şirketleriyle olan etkileşim süreçleri tam bir şeffaflık içerisinde, belirlenen yönetişim ilkeleri çerçevesinde yapılacaktır.”
Türkiye’nin kalkınması için kurulmuş fon, önce kendi yöneticilerinin kalkınmadığını, “şeffaflık” prensibi adına açıklayabilir mi?
Zahmet olmazsa.

Laptop yasağı ve ‘business’ yolcu

Önce ABD, sonra İngiltere.
“Eğer ülkeme geliyorsan, uçağa cep telefonundan büyük elektronik cihazla binemezsin” diyor.
Şok etkisi yaratan yasağın nedeni, bu cihazların kullanımıyla işlenebilen olası terör eylemleri mi yoksa güvenlik işin bahanesi de asıl sebep ekonomi soru hararetle tartışılıyor.

Tartışmaya, Türk Hava Yolları’nda (THY) yıllarca yönetim kurulu üyeliği yapmış Maliye Bakanı Naci Ağbal da katıldı.
Ağbal dün Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’ndaydı. THY’nin transit yolcu sayısını aritmetik değil geometrik biçimde arttırdığını, asıl kazancın da transit yolcudan geldiğini hatırlattı önce. Ve ekledi:
“Çünkü THY ile uçan yolcu profili değişti. Global üretim ve ticaret ‘network’ü içinde, sürekli yolculuk yapan bir grup var. Bunların yaş ortalaması diyelim ki 18-35 yaş, bunlar teknolojiyi çok iyi kullanıyorlar, bunlar ticareti ve finans sektörünü yönlendiriyorlar, bunlar neredeyse 24 saat o bilgisayarlarıyla iş yapıyorlar. THY ciddi anlamda, ‘business class’ dahil olmak üzere bu segmentten ciddi yolcu alıyor.”
Yani Bakan Ağbal, ABD yasağının Trump yönetiminin ekonomik korumacılık refleksiyle bağlantılı olduğu kanısında. Hepten olasılık dışı olmayabilir.
Ama şu soruyu sormanın da tam zamanı: Türkiye en fazla sayıda gazeteciyi hapiste tutan ülkeler liginin tepesinde olmasaydı bu yasak gelir miydi?


3. havalimanı ve hukuk düzeni 

150 milyon yolcu kapasiteli 3. havalimanı inşaatı sürüyor.
Hızı da epeyi yüksek tempoda gidiyor. (İlk etap, Cumhurbaşkanı’nın 26 Şubat 2018’deki doğum gününe yetişecek biçimde planlandı.)

İlginçtir. ABD’nin yasağı henüz gelmişken 3. havalimanı yönetimi de açıklama yaptı: Enerji Merkezi haziranda elektrik vermeye başlayacak.
Laptop yasağıyla ne ilgisi var değil mi? Yok gibi ama var.
O açıklamada, “Sizin yasağınızdan etkilenmiyoruz. Projemizde olumsuzluk yok” mesajı saklı.
3. havalimanının doğaya verdiği zararın geri dönüşü yok.
Laptop yasağının ise sivil havacılığı ve 3. havalimanını olumsuz etkileyeceği sır değil. Bu yasağın ekonomik tahribata dönüşmesi istenmiyorsa çözüm basit:
Önce OHAL kaldırılmalı, yargılamalar adil hale getirilmeli. Bakın ne oluyor.


Çiğdem Toker-Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları