Kümesteki emekliler
Çiğdem Toker; AKP iktidarı, emekli olduğu halde çalışan vatandaşa “kümesteki kaz” muamelesi yapıyor. Çünkü çalışmak zorunda olan vatandaş, eğer yasalara uygun bir biçimde istihdam ediliyorsa, mevzuatına göre kayda giriyor.
“Kümesteki kaz” maliyecilerin zamanında sık kullandığı bir kavramdı. Beş yüz yıl öncesinin Fransa’sında kralın maliye bakanına atfedilen bu sözü, günümüzde nadiren duyuyoruz.
(Deyim, vergilendirme konusunda, devlette kaydı olan vatandaş ya da yükümlü adayını ifade ediyor.)
Bunda vatandaşın siyaset ile ilişkisinin büyük değişime uğraması kadar, kimsede espri yapacak, espri dinleyecek hâl kalmayışının da payı var. Fakat emeklilere takdir edilen (!) bir defalık 5 bin TL ikramiye için, çalışan emekli/çalışmayan emekli ayrımı yapılması, “kümesteki kaz” kavramını yeniden önümüze getirip bıraktı.
AKP iktidarı, emekli olduğu halde çalışan vatandaşa “kümesteki kaz” muamelesi yapıyor. Çünkü çalışmak zorunda olan vatandaş, eğer yasalara uygun bir biçimde istihdam ediliyorsa, mevzuatına göre kayda giriyor. Devlet de haliyle onu “görüyor.”
Kayıtlı çalışmanın cezası
Sorun tabii ki bu değil. Sorun, IMF’siz IMF programı içinde ilerlerken çalışan emekliye uygun görülen bu bakış açısı. Sanki büyük bir kusur işlemişçesine, sanki tamamen keyfinden, hobi olsun diye çalışıyormuşcasına ya da çalışması karşılığı çuvalla para kazanıyormuş gibi 5 bin TL ikramiyeden yoksun bırakılmasında.
Öte yandan mevzuatın koşullarına kurallarına uymadan istihdam edilen, çalışan çalıştırılan çok sayıda emekli olduğu da herkesin bildiği sırken, böyle bir durum yokmuş gibi davranılması tam bir garabet oluşturuyor. Kayıtlı çalışmak cezalandırılmak anlamına geliyor.
“Geçmiş ekonomi politikaları” kimin?
IMF Dünya Bankası toplantısına gitmeden kısa süre önce, ücret zamlarının enflasyona yol açan Şimşek, Marakesh’te konuştu. Reuters ajansı kaynak gösterilerek bütün mecraların aynı şekilde kullandığı haber, son derece kısa ve kısıtlı bilgiler içeriyordu.
Bununla birlikte, haberin en sonunda Şimşek’in “geçmiş ekonomi politikalarını tersine çevirmenin zaman alacağı” ifadesini kayda geçirmeliyiz.
Bakan Şimşek’in “yanlış” demeye dilinin varmadığı (elbette varamadığı) ve başka bir iktidarın ürünü gibi söz ettiği “geçmiş ekonomi politikaları”, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “nass” öğretisine uygun talimatlarından başka bir şey değil! Ve o kadar da geçmiş değil, hatta pek yakın olduğu bile söylenebilir.
Yine de hiç değilse, o politikaları tersine çevirmenin uzun zaman alacağını Marakesh ve IMF toplantıları üzerinden de olsa öğrenmiş olduk.
Beş yıllık politik istikrar
Şimşek’in Marakesh’teki konuşmasından yansıyan bir diğer önemli ifadenin “yerel seçimleri genel seçimlerden ayırt etmek gerektiği ve Türkiye'nin politik istikrara sahip beş yıl geçireceği” vurgusu olduğunu söylemek lazım. Bu ifadenin adresi doğrudan yabancı yatırımcı. Türkiye’ye doğrudan sermaye ile gelmek isteyen yatırımcıda olduğu düşünülen tereddütleri kaldırmak. Aslında bakarsanız, burada yatırımcılara belediye başkanlıkları ile ilgili tartışma ve rekabetin çok da dikkate alınmaması gerektiği mesajı da veriliyor.
İyi, güzel. Bütün hesapların, bütün konuşmalar, kurgular, atılan adımlar yabancı yatırımları çekmeye dönük olduğunu gayet iyi anladık. Geçmişteki ekonomi politikaların tersine çevirmek zaman alacak. Ücret artışları enflasyonu azdıracak. Emekliye bir defalık 5 bin TL de bile Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı davranılacak.
Peki “kümesteki kazlar”? Bu uzun zaman süresi içinde “kümesteki kazlar”ın durumunun daha da dayanılmaz bir hale geleceğini görmek için kâhin olmaya gerek yok. “Kümesteki kazlar” derken, tabii ki burada emekliyi kastediyorum. Aslına bakarsanız sağlıklı işleyen bir vergi sisteminde holding patronu da “kümesteki kaz”dır. Ancak tüyleri bağırtılarak yolunanın kim olduğu gayet ortada.
Netice olarak işin bu kısmı da yabancı yatırımları hiç ama hiç ilgilendirmiyor. En enerjik, verimli çağlarında çalıştığı için biraz rahat etmek, bir kilo et alabilmek, peynirle sebze arasında tercih yapmak zorunda kalmamak gibi temel insan hakları, Şimşek’in seslendiği, müzakere ettiği, diyalog içine girdiği, ziyaretlerde bulunduğu ve bulunacağı muhataplarını gerçekten ilgilendirmiyor.
Bütün bu döviz arama işleri sürerken, Hazine ve Maliye Bakanı’nın birkaç gün önce sözünü verdiği “mali disiplin” konusuna hangi ciddiyette eğileceğini de göreceğiz. Mali disiplinden kastım, sonuç vermeyen tasarruf genelgeleri ve elbette ihale makamlarının yaptığı yaptırdığı alımlar, harcamalar.
Bakan Şimşek’in, sayısız Sayıştay raporuna adı konulmadan yansıyan yolsuzluklar ile enflasyon arasındaki ilişkiye kuramsal açıdan vakıf olduğundan hiçbir kuşkumuz yok.
Kamu kaynaklarını “kötü” kullanmayı önlemeye yönelik yetkilerin sınırları da uzun zaman geçmeden anlaşılacaktır.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları