“Liman kameraları devlete ait olmalı”

Çiğdem Toker: Yasadışı ticareti yapan kokain baronları muzu finanse ediyor.

Son dönem Türkiye'de ele geçirilen kokain miktarı arttı. Muz yüklü konteynerlerde ele geçiriliyor. Geçen ay Ekvador'dan Mersin Limanı'na getirildiğinde bulunan 463 kilo kokain ile iki ayda ele geçirilen kokain miktarı 1 ton 763 kiloya ulaştı. CHP milletvekilleri Alpay Antmen ile Mahir Polat, Mersin'e muz konteynerleri içinde getirilen kokainle ilgili çalışma yaparak kamuoyuyla paylaşmıştı. Çalışmada ifade edilen kilit bir konuyu hatırlatalım:

– Muz yüklü konteynerler, limanda kameraların görmediği kör noktalara çekiliyor.

– İçindeki kokainin alınmasından sonra da hiç açılmamış gibi yeniden mühürlenerek sevk ediliyor.

(Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği, İngilizce kısaltması MIP ile de anılıyor: Yani Mersin International Port.)

★★★

Bu vesileyle öğrendik: Ankara Gümrük Genel Müdürlüğü talebiyle 19 ilave dome kamera (kapalı yapıda, gizlemeye müsait) satın alınıp belirlenen yerlere monte edilmiş. Şirket izleyemeyecek biçimde bu kameraların tüm kontrolleri de gümrüklere verilmiş.

“PERDE ARKASI KİRLİ”

Mersin Milletvekili Antmen'i arayarak, Van Daele'nin açıklamasındaki kamera sayısıyla ilgili ayrıntıyı anımsattım. Ve sordum: “559 kamera ile 7/24 izlendiği belirtiliyor, yorumunuz nedir?”

Antmen'in yanıtı şu oldu:

EMNİYET'TEN ALINDI MI?

“Kameralar devletin değil, limanın. Oysa devletin olması lazım. Şimdi bu kameların hangilerinin ne zaman çalışıp hangilerinin bozulduğunu bilmiyoruz. 15 dakikalık bir elektrik kesintisi yeter. Kamera arıza yaptı, oraya gidip tamir edin deyinceye kadar her şey olup bitebilir.”

Antmen, savcılığın kendileri için “Bu bilgileri nereden alıyorlar” diye bazı kişilere sorduğunu öğrendiklerini de paylaştı.

“Ben milletin vekiliyim, avukatım, baro başkanlığı yaptım. Mahir (Polat) Bey, gümrük müşavirliğinden geliyor. Elbette bilgiler edineceğiz. Bu bizim görevimiz. Savcılığın soruşturmayı yürütmesini bekliyoruz. Gümrük, kaçakçılık çok iyi çalışıyor ama sonrası ne olacak, kime gidecek, kime dağılacak, finansör kimdi gibi soruların cevabının bulunması lazım. Soruların cevabını, Emniyet'in araştırması gerekiyor. Ama soruların cevabını, Emniyet'in araştırması gerekiyor. Ama soruşturmanın KOM'dan alındığı iddia ediliyor.”

Liman yönetimi

Mersin Limanı, 2007'ye kadar TCDD bünyesindeydi. İşletme hakkı devri modeliyle özelleştirildi. Liman, imtiyaz sözleşmesiyle 36 yıllığına Akfen Holding ile Singapur merkezli PSA International'ın kurduğu MIP şirkete devredildi. 2017'deki hisse satışıyla, ortaklar arasına Avustralyalı fon şirketi IFM de katıldı.

Şirket sitesine göre yönetim, Hamdi Akın başkanlığında şu isimlerden oluşuyor:

David Yang, Lim Pek Suat, John Phillips, Vincent Ng , Sacha Denys, Deepa Bharadwaj, Flemming Dalgaard.

MIP şirketi, Mersin'de 24 derslikli bir ilkokul yapıyor.

Antmen “MPI sağolsun Mersin'e okul yapıyor ama bunu zaten devlete ödeyecekleri vergiden düşüyorlar” derken, şirketin limanı Atatürk Parkı'na genişletme niyetinin yargı kararıyla önlendiğini anımsattı.

RÜŞVETLE MÜCADELE TAAHHÜDÜ

Şirket sitesinde “Rüşvet ve yolsuzlukla mücadele beyanı” başlıklı bir taahhütname var. Özetle deniyor ki:

-MIP, kendisi adına hareket eden diğer tüm kişilerin ve tüm iş ortaklarının dürüstlükle hareket etmesini bekler ve MIP'in rüşvetle mücadele hedeflerini desteklemeyen hizmet sağlayıcıları, acenteler veya temsilcilerle iş yapmaz.

-MIP, MIP için veya adına hareket eden herhangi bir üçüncü kişi ile olan sözleşme düzenlemelerini, bu kişilerin rüşvet işlemlerinde bulunduklarına dair kanıtların olduğu durumlarda derhal geçerli olmak üzere feshetme hakkını saklı tutar.

Antmen, aldıkları bilgiye göre muz ile kokainin kimyasal yoğunluğunun yakın olduğunu, kokain sevkiyatında muz konteynerleri tercih sebebinin bu olduğunu söyledi.

Antmen'den üç not daha:

– Mersin'e inanılmaz fazla miktarda muz geliyor.

– Yasadışı ticareti yapan kokain baronları muzu finanse ediyor.

– Bu kadar büyük ölçekli bir uyuşturucu kaçakçılığının büyük destek almadan gerçekleştirilmesi imkansız.