loading
close
SON DAKİKALAR

Mattia Ahmet’in ardından

Çiğdem Toker
Tarih: 05.03.2025
Kaynak: Çiğdem Toker - T24

Çiğdem Toker; Mattia Ahmet Minguzzi canavarca katledildi.

Onu katledenlerin 18 yaş altında olması sebebiyle suça sürüklenen çocuk korumasından yararlanmasının koşulları çok iyi tartılmalı, tartışılmalı; vicdanları rahatlatmayacak olası kararın adaletsizliği derinleştirmesinin önüne geçilmelidir

mattia ahmet

Mattia Ahmet Minguzzi

Hepimiz tecrübe ediyoruz. Sosyal medyanın, bağımsız birey gibi davranıp pervasızlaştığı anlar var. Onun, istemimiz dışında dikkatimize talip olduğu, duygu ve düşünce akışımızı değiştirdiği durumları kastediyorum. Bambaşka bir şey ararken -sözgelimi bir bilgi, bir toplantı, ekonomiyle ilgili bir mesaj- o sosyal medyanın algoritması, aradığınızla hiç ilgisi olmayan bir veri kümesi ansızın düşebiliyor ya önünüze.

İşte böyle zamanlarda, dikkatinizi, o an sizin için uygun görülen veri kümesinden uzağa taşımak, bu iradeyi gereken hız ve kararlıkta gösterebilmek bazen gerçekten zor olabiliyor.

Babasının “Ben izleyemedim” dediği merhum Mattia Ahmet’e dair kalbimizi kanatan görüntüden bahsediyorum. Yaşamdan koparılışıyla kedere, maruz kaldığı akıl almaz canilik ile öfkeye, çaresizliğe sürüklendiğimiz Mattia Ahmet Minguzzi’den…

Öyle hissediyorum ki, şu darmadağın, üstümüze durmadan sopa sallandığı hissi uyandıran, insan ruhunu baskılayan kaotik gündemde bile Ahmet’in hatırası ile bilgisi sanki ayrı bir yerde duruyor.

Benim de öyle oldu;

Kimi siyasetin finansmanı, kimi iklim krizi, kimi Varlık Fonu. Haftalardır bu köşede yani kamusal bir alanda sizlerle paylaşmak üzere yazdığım yazıların hatırı sayılır kısmı, Mattia Ahmet için niyetlenip, başlamayı dahi başaramadığım metinlerdir.

Başlamayı dahi başaramazsınız.

* * *

Bir şeyi anlatmaya başlayamamak, bazen kederin derinliğiyle ilgilidir çünkü.

Gazetecilikte, “bir bu kadar daha yaşayamam” denebilecek uzunlukta yıllar geride kaldı. Neleri izlediğimi burada sayıp dökmeyeyim de adliye muhabirliği yaptığım o ilk yıllarda, maalesef olay yerlerine de çok gönderildim.

Ruhu bu kadar parçalayan bir olay anımsamıyorum.

Mattia Ahmet, gündelik bir hayat akışında, insanın kendisini güvende hissettiği bir mekân sayılması gereken pazar yerinde katledildi. Sahi, pazarda bir şey ararken öldürülme ihtimali kimin aklına gelir ki? Hangimiz pazara giderken, güvenliğimizi arttırma, arkamızı kollama ihtiyacı duyuyoruz?

İzlemesi, dayanması çok zor ama o görüntüler çok şey anlatıyor. Kendi halinde yürüyen, böyle bir tehdidi hiç gözetmediği besbelli savunmasız bir çocuğu, uzaktan hedef gözetip koşarak gelen ve canice defalarca bıçaklayıp oradan hoplayarak kaçan bir bireyin, bu eylemi tasarlayarak işlediği ortada. Fail, yasalar önünde “suça sürüklenen bir çocuk” olsa da bu tanımlamanın hukuksal sonucu olarak öngörülecek ceza -caydırıcılığını söylemiyorum bile- adil olmayacaktır. Hakkaniyetli ise hiç olmayacaktır.

Bir çocuğu kalbinden kasten bıçaklayanlara (üç kişi oldukları görünüyor. Biri bıçaklıyor, diğeri tekmeliyor, üçüncüsü bakıyor) yasa gereği “çocuk” diyeceksek, o vakit Mattia Ahmet’e çocuk demememiz gerekiyor. O kelime nedir bilmiyorum. Bildiğim şu: Ortada, adalet tanrıçası gözü bağlı Themis’in tuttuğu terazideki kefeleri asla denkleştirmeyecek bir durum var.

Mattia Ahmet Minguzzi canavarca katledildi. Onu katledenlerin 18 yaş altında olması sebebiyle suça sürüklenen çocuk korumasından yararlanmasının koşulları çok iyi tartılmalı, tartışılmalı; vicdanları rahatlatmayacak olası kararın adaletsizliği derinleştirmesinin önüne geçilmelidir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları