loading
close
SON DAKİKALAR

Ne baro şirkettir ne de adalet bir mal

Çiğdem Toker
Tarih: 24.06.2020
Kaynak: Çiğdem Toker - Sözcü

Çiğdem Toker: Yaklaşık 4 aydır cezaevinde tutulan meslektaşlar Murat Ağırel, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik, Aydın Keser bugün ilk kez yargıç karşısına çıkacak.

Baro başkanlarının direnişini saat saat izledik. Kanunsuz ablukayı, inancın gücünü, utancı ve zaferi gördük.

Devleti yöneten partinin adındaki o kelimeyi arıyor barolar. Yargı bağımsızlığı ve adil yargılamaya dikkat çekmek istiyorlar.

Adı “adalet” kelimesiyle başlayan iktidar partisi, mevcut sorunlar yetmezmiş gibi üç büyük ildeki baro sayısını artırmayı planlıyor.

Oysa barolar kamu kurumu niteliğinde Anayasal meslek örgütü. Gongolara hiç benzemiyor (8 Haziran 2020 tarihli yazımda gongoları anlattım.)

Baro sayısının artması, meslek örgütünün bölünüp yapısındaki bağımsızlığın kalkması demek.

Adı adalet ile başlayan iktidar partisi  planın amacını “rekabeti artırmak” diye savunuyormuş. (gazeteduvar- Nergis Demirkaya)

Sanırsınız barolar şirket, adalet ise piyasaya sunulan maldır.

AMAÇ SARAY GÜDÜMÜ

Baroların mevcut temsil gücünü zayıflatacak değişiklik, bu yolla örgütlü gücü teslim almayı hedefliyor. Bu ise toplumsal olaylarda ses yükselten, hak ihlallerinde ezilenin yanında olan baroların bu fonksiyonunun güçten düşmesi demek.

Ne diyor Anasaya'nın 34. maddesi:

“Herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”

Ankara'ya yürüyen baro başkanlarını polis başkentin girişinde durduruyor.

İzleyemeyenler için sonrasını özet geçelim:

Abluka altında tutularak bir günü aşkın hürriyetleri tahdit ediliyor. Geceyi korunaklı geçirmeye dönük düzenek kurulmasına izin verilmiyor. Kahve içemesinler diye civardaki kafe kapanış saatinden erken kapattırılıyor. Ankara Barosu'nun gönderdiği yemek dağıtılmıyor. Bir baronun başkan yardımcısı yerde sürüklenerek gözaltına alınıyor. Yoldan barolara destek için korna çalarak geçen araçlara ceza yazılıyor. Durduruldukları noktadaki lüks yapının kahyası silah göstererek meydan okuyor.

★★★

Ülke çapında onbinlerce avukatı temsil eden baro başkanlarının, gece ayazında yağmur altında tutularak hizaya getirileceği mi düşünülüyor? Böyle bir şey olabilir mi?

Peki ne oluyor? Avukatlık mesleğinin yararlarını, yargı ile ilişkilerini, hukukun üstünlüğünün sağlanmasını, hak arama özgürlüğünü odağına alan avukatlar üzerindeki abluka, iktidar dışında her kesimden aldığı desteğin etkili gücü sayesinde kalkıyor. Yürüyüş tamamlanıyor. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu'nun korteje alınmadığı yürüyüş Anıtkabir ziyaretiyle tamamlanıyor. (Feyzioğlu abluka alanına bir gün sonra gelince başkanlar sırtını dönerek protesto etti.)

Sürecin bundan sonraki kritik eşiği, yasanın TBMM'ye gelmesi olacak. Bilen biliyor ya kayıt düşelim: Ne baro bir şirkettir ne de adalet bir mal.

GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK

Haftalar sonra ilk kez kitabevine gittim dün. Gazeteci meslektaşlarım Murat Ağırel'in tutuklanmadan kısa süre önce yayımlanan kitabı “Sarmal” ile tecritteki Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan'ın “Metastaz”ı en önlerdeydi yine. Üç meslektaşımın birbirinden önemli iki gazetecilik kitabını onbinlerce yurttaş okudu, okumayı sürdürüyor.

Yaklaşık 4 aydır cezaevinde tutulan meslektaşlar Murat Ağırel, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik, Aydın Keser bugün ilk kez yargıç karşısına çıkacak. Gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer Silivri Cezaevi'nde tecrit altındaki meslektaşlarımızın ziyaretlerine gitti. Çakırözer gazetecilerin 4 aydır aileleriyle açık kapalı görüş yapamadığını söylüyor. Murat Ağırel, Çakırözer'e aynı davada yargılanmalarına karşın altı kişinin birbiriyle bağlantısı olmadığını, HTS kayıtları bulunmadığını anlattı.

Halkın haber alma hakkı için cezaevinde bulunan tüm meslektaşlarımıza özgürlük diliyorum.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları