Sabır telkin etmeyin, KDV'yi indirin
Çiğdem Toker; TÜİK'in (Türkiye İstatistik Kurumu) açıkladığı enflasyon verilerinin gerçeği ne kadar yansıttığı, Berat Albayrak'ın bakanlığı döneminde tartışılmaya başlandı.
Vatandaşa hiç hak etmediği sabrı telkin etmek yerine, örneğin okul ihtiyaçlarında KDV indirimi yapılacağını açıklasa, milyonlarca çocuk, genç, onların aileleri velhasılı refah vaat ettiği milyonlar için çok daha hayırlı bir şey yapmış olur
TÜİK'in (Türkiye İstatistik Kurumu) açıkladığı enflasyon verilerinin gerçeği ne kadar yansıttığı, Berat Albayrak'ın bakanlığı döneminde tartışılmaya başlandı. Arkadaş ataması, vekaleten görevlendirmeler, verilerin önce Bakan'a gittiği gibi iddialar, sadece haberlere konu olmakla kalmadı, TBMM'de de defalarca gündeme geldi. Albayrak'ın 2020 yılında sona eren bakanlık ömrünü de aşarak yakın zamana kadar uzadı. Yani yaklaşık beş yıla yayılan bir süredir, TÜİK verileri güvenilirlik açısından kamuoyunda tartışılıyor. Her ne kadar TÜİK, zaman zaman yaptığı açıklamalarla bu iddiaları reddedip çok şeffaf olduğunu bildirse de özellikle enflasyon verileri konusunda gündelik hayatta hissedilen ile resmen açıklanan veriler arasında devasa bir uçurum oluştu. Özellikle, enflasyon sepeti içindeki madde fiyatları açıklanmasına son verilmesi bu tartışmaların hararetini arttırmıştı.
Çizgi: Tan Oral
Gerçeklik hayret uyandırıyor
Gelin görün ki Mehmet Şimşek'in seçim ertesi Hazine ve Maliye Bakanlığı'na getirilmesi, ekonomide, kurala uygun adımlar söylemi kapsamında TÜİK verilerinde de hissedilir bir değişime yol açtı. TÜİK'in Ağustos ayı için açıkladığı TÜFE artış oranı, gerçek hayatla uyumlu olması sebebiyle hayretle karşılandı. Hatta bağımsız araştırma grubu ENAG ölçümünü aşması şakalara yol açtı.
Bu tablonun anlaşılabilir bir yanı var elbette.
Liyakat ve hesap verilebilirlik ilkeleri öyle çöktü, son beş yıldır kurala uygun olan adımlardan o kadar sapıldı ki, icraatı, adımları sorgulanmayan kurum neredeyse kalmadı.
O nedenle varlık nedeni güvenilir ve şeffaflık üzerine kurulu olması gereken TÜİK'in son iki aydır açıkladığı veriler sürpriz etkisi yaratıyor. Ama tabii bu değişimde en önemli payın Şimşek'te başlayıp Şimşek'te bittiği de herkesin malumu. Daha doğrusu siyasal arka planı. Onu yıllar sonra ayarları bu kadar bozulmuş bir ekonominin başına geçmesine ikna eden gerekçeler ile TÜİK'in beklenen verileri beklendiği gibi açıklamasını sağlayan gerekçeler aynı.
Sonuçta TÜİK verilerine yeniden güven duyulmasına kimsenin itiraz edecek durumu yok. Ama bu gerçeklik de satın alma gücünün düşmesi, sabit gelirlinin enflasyon karşısında daha ağır ezilmesi gerçeğiyle yüzleşilmesi sonucunu doğuruyor. Son iki ayın enflasyon verileri ile emekli aylıkları ile asgari ücrete yapılan zamların bir anlamı kalmadı. Çok konuşulan ara zam formülünün de hayata geçirilmeyeceği konuşuluyor. Ocak ayından önce bir artış yapılmasının, bugün açıklanması beklenen Orta Vadeli Program sürecini olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.
Bu da sabit gelirlilerin satın alma güçlerinin daha çok düşmesi, daha fazla ezilmeleri anlamına geliyor. Gıda enflasyonu ciddi bir soruna dönüşürken, okulların açılması nedeniyle fiyatların artacağı, doğalgaz fiyatlarının da enflasyona etki edeceği bir döneme giriyoruz.
Bakan Şimşek ise son mesajında yine sabır telkin ediyor. Evet yine. Geçiş döneminde olduğumuzu (benim çocukluğumdan beri bitmeyen o geçiş dönemi) ve sabretmemize değeceğini söylüyor. Kim için değecek, nasıl değecek, iki yakasını bir araya getiremeyen milyonlar için hayata dair somut örnekler vermek ise zor olsa gerek.
Oysa vatandaşa hiç hak etmediği sabrı telkin etmek yerine, örneğin okul ihtiyaçlarında KDV indirimi yapılacağını açıklasa, milyonlarca çocuk, genç, onların aileleri velhasılı refah vaat ettiği milyonlar için çok daha hayırlı bir şey yapmış olur.
Ama olmaz, en kolay el atılan yerden feragat edilmesi kurallara uymaz. Öyle değil mi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları