TÜİK enflasyonu nasıl hesaplıyor?
Çiğdem Toker; TÜİK’in madde fiyat listesini durdurmasının ardından, yargının buna karşı verdiği kararlar normal bir hukuk devletinde bağlayıcı olmalıydı.
Ancak burası normal bir hukuk devleti olmasa gerekti ki, TÜİK Anayasa ve yasaların yargı kararlarının bağlayıcılığını emreden hükümlerini dikkate almayarak veri karartma işlemini sürdürdü
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
Yaz geldi ve sosyal medyada yurtiçi yurtdışı tatil yerlerinden restoran fişleri paylaşma sezonu açıldı. Gıda enflasyonundaki aşırı artış ile memleketteki bazı işletme sahiplerinin fırsatçılığı birleştiğinde neler olduğunu gördüğümüz bu fişlere bakıp sakin kalmaya çalışıyoruz.
Ama hal böyle olsa da bu sonuçların açlık sınırında yaşayan, yarım kilo peynir alırken düşünen, aç kalmamak için okulda olması gereken çocuklarını sağlıksız atölyelerde çalışmaya gönderen aileler için anlamı yok. Onlar için Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın her fırsatta “Program çalışıyor” ezberini duymanın da herhangi bir karşılığı bulunmuyor.
Yılmaz ile Şimşek’in bu ezberi zaten IMF ve Dünya Bankası başta olmak üzere, ülkeye sermaye gelmesini motive edecek uluslararası kuruluşlar ve küresel finans sistemini ilgilendiriyor. Milyonlarca vatandaşın gelir düzeyini, satın alma gücünü etkileyecek asıl veriler ve gelişmeler ise ısrarla, itinayla halkın dikkatinden kaçırılıyor. Dahası bu uğurda yasalara aykırı davranmaktan da çekinmiyor konunun ilgilileri.
TÜİK, bundan tam iki yıl önce enflasyon hesabında çok önemli bir dayanak oluşturan madde fiyat listesinin yayımını durdurdu. Bu kararın ardından ortaya çıkan gelişmeleri, DİSK’in konuyu taşıdığı yargı kararlarını ve TÜİK’in bu kararlara karşı tutumunu ise bu köşede birkaç ayrı yazıya konu ettim.
TÜİK’in madde fiyat listesini durdurmasının ardından, yargının buna karşı verdiği kararlar normal bir hukuk devletinde bağlayıcı olmalıydı. Ancak burası normal bir hukuk devleti olmasa gerekti ki, TÜİK Anayasa ve yasaların yargı kararlarının bağlayıcılığını emreden hükümlerini dikkate almayarak veri karartma işlemini sürdürdü. Dahası, idare mahkemesi kararının uygulanmaması için Danıştay’a başvurdu. Yanı sıra kararın uygulanmaması için de Adalet Bakanlığı’na yürütmeyi durdurma talebiyle dava açtı. Bu davayı da kaybetti.
TÜİK yöneticileri için suç duyurusu
Anayasa’nın 138. Maddesini hatırlarsak;
“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
Verileri kim aldı, nereye götürdü?
DİSK, bütün bu gelişmelere karşın veri açıklamaktan kaçınan ve yargı kararlarına uymayı değişik gerekçelerle reddeden TÜİK hakkında yeni bir yargı yoluna gitti. TÜİK yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
DİSK’in bu konuyla ilgili yaptığı açıklamada çok ilginç bir ayrıntı dikkat çekiyor. O da şu: Yargı kararının uygulanması için DİSK, Nisan ayında TÜİK’e yeniden başvurarak talepte bulunuyor. TÜİK’in verdiği yazılı cevapta, bütün bu sorunun belkemiğini oluşturan madde sepeti ve ortalama madde fiyatları listesi yine yer almıyor. Ancak 15 Mayıs 2024 tarihli (E-69662481-622.03-35790) bu yazıda şöyle bir ifade yer alıyor:
“Ancak 2022 yılı mayıs ayından itibaren Kurumumuz tarafından hesaplanmaya ve yayımlanmayan ortalama madde fiyatlarının, halen Kurumda mevcut olmaması nedeniyle gönderilmesi mümkün olmamıştır.”
Bu açıklamadan, TÜİK’te olması gereken verilerin TÜİK’te olmadığını anlamamız gerekiyor! Çok ilginç gerçekten. Peki TÜİK’te olması gereken bu verileri kim nereye götürmüş, ya da saklamış olabilir?
Olayın tuhaflığına DİSK de tepki göstererek şu soruyu yöneltiyor:
“2022 yılı mayıs ayından itibaren, Kurumunuz ortalama madde fiyatlarını hesaplamıyorsa tüketici fiyat endeksini nasıl hesaplıyor? Mayıs 2022’den itibaren madde fiyat listesindeki ürünlerin fiyat değişimleri hesaplanmıyorsa, enflasyonu nasıl açıklayabiliyorsunuz?”
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, biraz gayriciddi görünen bu durum karşısında ne düşünüyor? Herhangi bir gazeteciden bu yönde soru alma zemini bulunmadığı için şimdilik bilemiyoruz.
Acaba -Türkiye’yi kalabalık bir heyetle ziyaret ettiğini, Şimşek ve Yılmaz ile görüştüklerini öğrendiğimiz (Maruf Buzcugil/Ekonomi Gazetesi)- IMF ve Dünya Bankası yöneticileri de bu soruları Türk muhataplarına yöneltiyor mudur?
Yöneltiyorsa aldıkları yanıtı belki dolaylı olarak başka metinlerde görürüz, belli mi olur?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları