Tutunca bükülen pet şişe ya da enflasyon
Çiğdem Toker; Niye mi? Tek haneli enflasyon için 2026 yılı Orta Vadeli Programı'nın adres göstermiş Cumhurbaşkanı yardımcısı.
Başa dönecek olursak, yoksulluğu derinleştirip yaşamayı iyice güçleştirirken, tüketim maddelerinin ambalaj kalitesini, miktarını da düşüren enflasyonun tek hanelere inmesi, Yılmaz'ın anlattıklarına bakılırsa pek de kolay olmayacak. Niye mi?..
Çizgi: Tan Oral
İçme suyu ihtiyacınız için pet şişe kullanıyorsanız, fark etmişsinizdir. Özellikle 1,5 litrelik petten bir bardağa su koymak istediğinizde, şişeyi kavrayan parmaklarınız yüzeyde sabit kalamıyor, şıkırtılı bir buruşma çıkararak içine gömülüyor ve daha önce tek elle tutup kullanabildiğiniz şişenin kontrolünü kaybettiğiniz için, su siz istemeden fışkırıyor ya da dökülüyor.
Yani -markaları pek fark etmiyor- su pet şişeleri artık naylon poşetten biraz hallice. Üretimdeki terkip, formül değişmiş. Muhtemelen ancak dik durmalarına yetecek kadar bir hammadde içeriyorlar.
Eh, füze gibi tırmanan enflasyondan herkes kendi meşrebine göre mağdur tabii. Pet şişe kullanan su şirketleri maliyet artışından böyle korunuyor. Tıpkı bisküvi çikolata başta olmak üzere, birçok paket içindeki miktarların azalışı gibi. Ya da rafa diziliş biçiminden alıştığınız gibi bir kalıp zannederken, aslında yarım kalıp bile olmadığını elinize alınca fark ettiğiniz peynir paketlerini üreten şirketler gibi.
Önlemler işe yarıyor olmalı ki, çoğu şirket kâr açıkladı. Neticede şirketler enflasyondan kendilerini korumanın yolunu buluyor bulmasına da vatandaşın, buldozer gibi üzerine üzerine gelen enflasyondan kendisini nasıl koruyacağı sorusunun cevabı, muamma.
Gerçi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, enflasyonla mücadelenin, "sadece ekonomik anlamda değil sosyal anlamda da son derece kıymetli" olduğunu söylemiş dün ama bu mücadele için sıraladığı "sabır" ve "ısrar"ı vatandaştan mı yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan mı talep ettiği pek açık değil.
Yapısal reform hikâyesi
2001 krizinin ardından kapısı çalınan IMF, kredi karşılığı sunduğu reçeteye bir de yapısal reformları eklemişti. Hatta Türkiye ve Türkiye Masası temsilcileri, üçer dörder aylık periyotlarla ülkeyi ziyaret eden heyetler bununla da yetinmeyip yapısal reformların kalıcılığından söz ederdi. Krizden çıkış programı sonuç vermeye başladığında iktidar değişti ve ülkeyi AKP yönetmeye başladı. Gelin görün ki 2008'den bu yana kredi ilişkisi içinde olunmayan IMF'nin diliyle ve 21 yıl sonra bugün hâlâ yapısal reformların gereğinden söz ediliyor.
Yapısal reform, mucidi uluslarüstü kuruluşların neoliberal iktisatçıları olsa bile öyle iddialı o kadar kalıcılık vaat eden bir tanımlama ki, bu iddiadaki bir değişimin politik bir tercihle hazırlanıp kapsamlı bir program ve kararlılıkla bir kez icra edilmesi beklenir. Tabii öyle olmadı.
Bugün ise sanki aradan 21 yıl geçmemiş, ekonomideki bozulma ve yoksullaşmanın sorumlusu iktidar partisi değilmiş gibi, yapısal reform müjdesi veriliyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2. Yarıyıl Ekonomi ve İstişare Toplantısı adı verilen toplantı ardından, yaptıkları görüşmelerde birçok öneri aldıklarını belirterek, eylül ayı içinde Orta Vadeli Program kapsamında yapısal reformları, toplumla paylaşacaklarını duyurdu dün. Yılmaz'ın aktardığı bunun kadar dikkat çeken bir diğer başlık da şuydu:
"Siyasi istikrar olmadan ekonomide istikrar olmuyor, öngörülebilirliğin artırması toplantıda önemli maddelerden biriydi."
Belli ki ani karar değişikliklerinin, yatırım süreçlerinde olumsuz rol oynadığı söylenmiş Yılmaz'a.
Başa dönecek olursak, yoksulluğu derinleştirip yaşamayı iyice güçleştirirken, tüketim maddelerinin ambalaj kalitesini, miktarını da düşüren enflasyonun tek hanelere inmesi, Yılmaz'ın anlattıklarına bakılırsa pek de kolay olmayacak. Niye mi? Tek haneli enflasyon için 2026 yılı Orta Vadeli Programı'nın adres göstermiş Cumhurbaşkanı yardımcısı.
Pet şişeleri bundan sonra iki elimizle tutsak da bardağa su koyamayabiliriz anlayacağınız.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları