loading
close
SON DAKİKALAR

Vakıf denetimi kapalı kutu

Çiğdem Toker
Tarih: 30.03.2016

Çiğdem Toker; Dikey bir 'verme' mantığına dayalı vakıf bilançolarında; Hazine hesaplarına, bütçe kayıtlarına girmeyen çok ciddi bir ekonomik büyüklük, hesap sorulmayı bekliyor.

Vakıflar üzerinde denetim yetki ve görevi Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait.
Öğrenci yurtları üzerindeki, denetim yetki görevi ise Milli Eğitim Bakanlığı’na.
45 çocuğa tecavüz vahşetiyle gündeme gelen “37 yıllık” Ensar Vakfı’nın, normal şartlar altında bu iki kurum tarafından denetleniyor olması gerekir.

Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, tecavüz olaylarının “Ensar ve KAİMDER evlerinde gerçekleştiği” ifade ediliyor.

Meselenin en can alıcı halkası olan bu konuda ne Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden ne de Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ses çıkıyor.

Birgün muhabiri Serbay Mansuroğlu’nun haberiyle ülke gündemine taşınan bu dosyanın “taraf”ı konumunda olması gereken her iki kurum da sorunu üzerine alınmıyor.

Kabinenin pek çok bakanını sık sık vakıf merkez ve şubelerindeki etkinliklerine konuk eden Ensar, -arşivlerde tescilli- AKP iktidarıyla o kadar bütünleşmiş, öylesine kollanıyor ki, belli ki “Biraz bağırıp çağırırlar, sonra unutulur” diye düşünülüyor.
İktidar için Ensar’ın korunup kollanması, çocukların psikolojik sağlığından daha öncelikli.

***

Halbuki, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce hazırlanmış 130 sayfalık 2015 yılı Faaliyet

Raporu, bayağı iddialı görünüyor.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve Genel Müdür Adnan Ertem’in sunuşlarının ardından “iyilik duygusunun somutlaştığı” kurumlar olarak tarif ediliyor vakıflar. Ve işlevleri şöyle sıralanıyor:

• Kamusal hizmetlerin en kısa yoldan halka ulaştırılması.
• Eğitim ve bilimin desteklenmesi.
• Merhamet ve yardımlaşma duygularının kurumsallaşması.
• Toplumun katmanları arasında gelir dengelerinin korunması.
• Ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarına katkı sağlanması.
• Şehirlerin yaşanabilir hale getirilmesi...

Peki sonra? Rapordaki anlatıma göre, bu kadar çok işlev üstlenen vakıflar günümüzde “sosyal devlet anlayışıyla birebir örtüşür” hale gelmiş.

Peki... Bu kadar yüce anlam ve fonksiyonların yüklendiği kurumlar nasıl denetlenmiş? Raporun ilgili kısmına bakalım:

2015’te toplam 960 vakıf denetlenmiş. 22 adet Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuş. Konular, vakıf isimleri? Yok. Bu kadar.

Oysa vakıf mevzuatına göre, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün vakıfların iştirak ettiği ekonomik işletmeler üzerinde de denetim yetkisi var.

Yani madem sosyal devletle birebir örtüşmüş; Ensar ölçeğindeki bir vakfın gelir gider dengesi, bütçesi, ekonomik faaliyetlerinin usule uygun olup olmadığı gibi konuların denetlenmesi ve sonuçlarının da bizlerle paylaşılmasını bekliyoruz.

Ancak tıpkı, yıllardır her düzeyde gelir- gider dengesi, bütçesi, gelirlerini nereye harcadığı defalarca sorulmasına karşın cevap alınamayan Diyanet Vakfı gibi; kendi hesaplarını zaten açıklamayan Ensar Vakfı’nın ekonomik etkinlikleriyle ilgili verileri, Vakıflar’ın Faaliyet Raporu’nda boşuna arıyorsunuz.

Karaman olayı bize gösterdi ki, dini amaçların kurucu unsur olduğu vakıflarda, sorgulanmayan otorite ile denetimsizlik, çocuk istismarı gibi çok vahim, dramatik sonuçlara yol açtı.

Vakıflar açısından meselenin ikinci kara yüzünü ise mali boyutun oluşturduğunu söylemek gerekiyor.

Gerçekte eşitlik değil, hayırseverlik gibi yukarıdan aşağıya, dikey bir “verme” mantığına dayalı vakıf bilançolarında; Hazine hesaplarına, bütçe kayıtlarına girmeyen çok ciddi bir ekonomik büyüklük, hesap sorulmayı bekliyor.

Çiğdem Toker - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları