Tarih:
14.03.2017
Yarattıkları sanrı: Türkiye’ye gidersek tutuklanır mıyız?
Esenyurt ilçesinin şefi gibi bu ülkeyi kuranlara küfreden, ''650 yıllık Osmanlı’yı darbe (Kurtuluş Savaşı!) ile yıktılar'' diyen beyinsizlerden oluşan bir ağ ile bu ülke Quo Vadis?
Hollanda, Almanya, Danimarka.. iktidar mensuplarının ülkelerinde miting yapmalarını istemedi ve fiilen de engelleme yoluna gitti. Hesap verecekler diye asla karşılığı olmayacak yüksek perdeden seçim öncesi atmasyonları.. Şüphesiz ki faşist laflarının eşliğinde...Avrupa siyasetine (ve ABD’ye), endişe, kaygı, refah toplumunun ayakları altından kayma korkusu, İslamcı örgütlerin terörü.. giderek damgasını vuruyor. Irkçı söylemlerin, milliyetçi-korumacı siyasal söylemlerin ve bunları savunan partilerin ön plana çıkmasının nedenleri...
Şüphesiz, özellikle Hollanda’da yaşananlar kabul edilebilecek bir durum değil. Şiddetle protestoyu da fazlasıyla hak ediyor.
‘İktisatçı’ boykota çağıracak ama
Burada üzerinde durmamız gereken nokta şu: Avrupalı pek çok ülke Türkiye ile gerekirse bağlarını koparabilecek kadar gözü kara bir politikayı benimseyebileceklerini gösteriyor. Türkiye umurlarında değil.
Şüphesiz, o noktaya geleceklerini düşünmüyorum (henüz). En sonunda Türkiye’de iktidar, ekonomik çukurun diplerinde daha çok debelenmeye başlar, bu Türkiye’nin ve toplumun kesin zararınadır. Ama iktidarın bunu umursadığı mı var?
Beştepe’nin ekonomi danışmanı bile bir Hollandalı şirkete aba altından sopa göstererek “Ürünlerini boykota çağırmıyoruz, ama...” diyerek, yabancıların Türkiye’ye neden doğrudan yatırımda endişeli davrandıklarına somut bir gerekçe daha sunuyor!
İktidar Türkiye’nin ekonomisini çukura itiyor, tabii bizleri de...
Faşistler demek, ama kendine bakmamak
Tamam hoş değil tavırları Avrupalıların.. Ama iktidar liderleri kendisine ne zaman dönüp bakacak?
Basının canına oku, sağını çekiştir solunu çekiştir.. TV’lere kimlerin çıkabileceğine kadar el altından kumanda et. 11 Cumhuriyet çalışanını 4 ayı aşkın süredir, uyduruk gerekçelerle içeride tut, mahkemeye çıkarma.
Üstüne üstlük, dışarıya ahkâm keserken, senin iktidarın, devletin, polisin, valilerin.. otellerin, ‘Hayır’cıların toplantılarını engellemek için ellerinden geleni yapıyor. Özellikle MHP’li seçmen üzerinde kıyamet kopuyor.
Peki, Avrupalılara faşist derken, Türkiye’deki iktidar uygulamalarına ne demek gerekir, hiç düşünmez misiniz?
Siz de bizden özür dileyin
Basının canına oku, sağını çekiştir solunu çekiştir.. TV’lere kimlerin çıkabileceğine kadar el altından kumanda et. 11 Cumhuriyet çalışanını 4 ayı aşkın süredir, uyduruk gerekçelerle içeride tut, mahkemeye çıkarma.
Üstüne üstlük, dışarıya ahkâm keserken, senin iktidarın, devletin, polisin, valilerin.. otellerin, ‘Hayır’cıların toplantılarını engellemek için ellerinden geleni yapıyor. Özellikle MHP’li seçmen üzerinde kıyamet kopuyor.
Peki, Avrupalılara faşist derken, Türkiye’deki iktidar uygulamalarına ne demek gerekir, hiç düşünmez misiniz?
Siz de bizden özür dileyin
Diyorsunuz ki, özür dilesinler. Peki Türkiye’de haksızlıklarınızdan, hukuksuzluklarınızdan kim özür dileyecek, Avrupalı mı? Hukuk ve adalet mi bıraktınız.
Muz cumhuriyeti dediğiniz o küçük Hollanda’nın üretimine, ekonomik gücüne, yaratıcılığına bakıyorum da, valla Türkiye’nin bu “muz cumhuriyetine” ulaşabilmesi için kaç yüz metrelik uzun ve yüksek sıçrama yapması gerektiğinin hesaplamasını, ekonomistlere bırakıyorum.
Görülüyor ki, size yapılanlar kötü, ama sizin katlayarak yaptıklarınız iyi. Tüm bunları da karşınızdakinin kabul etmesini istiyorsunuz.. Nerede bu bolluk? Türkiye’yi neredeyse tüm dünya ile kapıştırıyorsunuz...
Daha dün el ele tutuştuğunuz İranlı muhataplarınız, ikide bir İran’ı hedef alan söylemleriniz nedeniyle sizi uyarıyor. Titiz olun diyor size, ama zücaciye dükkânına girmiş fil gibi davranıyorsunuz. Sonra da amacınıza ulaşınca, özürler mözürler, biz yapmadık o yaptı, yanlış anlaşıldık, asla öyle demek istemedik, sözlerimiz çarpıtıldı, o pis gazeteciler yok mu...
‘Gidersek tutuklanır mıyız?’
Almanya’da, Danimarka’da, Hollanda’da.. Avrupa’da yaşayan Türkler rahatsız.
Dün Frankfurt’ta bir büyük alışveriş merkezinde, Türkiye’den geldiğimizi anlayan iki Türk çalışan kadın bile, “Demek Türkiye’ye gideceksiniz, peki biz de gitmek istiyoruz, ama endişeliyiz, başımıza bir şey gelir mi girişte..” diye sorabiliyor.
Yarattığınız endişenin, huzursuzluğun, Türkiye’yi dönüştürdüğünüzü sandıkları “deli evi”nin paranoya boyutu...
Frankfurter Allgemeine’nin seyahat sayfasında başlık: Türkiye’ye tatile gitmek ne kadar riskli? Başlık altı spot: Almanların çok sevdikleri Türkiye’deki tatil yerlerini unutacak mıyız?
“Erdoğan Türkiye’si” olarak söz ediliyor, ülkemden. Yan masada kahvaltı yapan Alman karı-koca, sohbete Erdoğan lafı ile başlıyorlar.
Herkes Erdoğan adını biliyor artık. Bu iyi bir şey değil. Çünkü Erdoğan adı bir heyula gibi Avrupa’nın üstünde dolaşıyor!
Bundan gurur mu duyuluyor, bilmiyorum. Ama sanırım duyuluyor.
Titre Avrupa!
Kendi yokoluşlarını hazırlıyorlar
Düşünsenize “Avrupa’yı titreten Türk”! Ohhhh ne âlâ! Kanuni ile Viyana kapılarına dayanarak yarattığımız “Türk korkusu efekti”ni şimdi tek başına Cumhurbaşkanımız yaratıyorsa, batık Osmanlı’nın mirasını “Yeni Osmanlı” kafasının gerçekleştirmesi, eh şimdiki Osmanlıları mutlu ediyordur da: Türkiye Quo Vadis?
Kulaklarımda Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu’nun geçenlerde MedyaScope kanalına yaptığı açıklama çınlıyor:
“... ‘Hayır diyenler İslam inkârcılarıdır; İslama ters bakanlardır’ şeklindeki beyanatlar tam bir talihsizliktir.. Halbuki karşı çıkanlar böyle kokuşmuş, dejenere olmuş, yolsuzluklara batmış bir dindarlıktan illallah ettiği için karşı çıkıyorlar. Türkiye’de varoluş davasıyla yola çıkan İslamcılar, şu anda kendi yokoluşlarının hikâyesini yazıyorlar.”
Esenyurt ilçesinin şefi gibi bu ülkeyi kuranlara küfreden, “650 yıllık Osmanlı’yı darbe (Kurtuluş Savaşı!) ile yıktılar” diyen beyinsizlerden oluşan bir ağ ile bu ülke Quo Vadis?
Orhan Bursalı - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları