Asgari ücrette gerçek patron: Erdoğan
Çiğdem Toker; Dolayısıyla, asgari ücrette son sözün Erdoğan’da olduğunu bilmekte fayda var. Artık Erdoğan’ın sözünü de neyin nasıl şekillendireceğini ise (Şimşek mi, işverenler mi, olası seçime dönük bir hamle mi) yaşayıp göreceğiz.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu eskiden olduğu gibi, yani İş Kanunu kapsamından çıkarılmasaydı, asgari ücretin daha adil saptanmasına ilişkin değişiklik talepleri TBMM’de görüşülebilecekti. Oysa şimdi bu imkânsız! Erdoğan’ın Komisyon’un profili konusunda tam yetkili olması, aslında asgari ücrete de dilediği gibi karışabileceği anlamına geliyor
Ocak ayından bu yana, 17 bin 2 TL olan asgari ücrete yapılacak zam, şu an ülkedeki en temel gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Benim ekonomi muhabirliği yapmaya başladığım yıllar ve sonrasında, asgari ücret herkesin gözünü kulağını diktiği bir konu değildi.
Asgari ücret, kelimenin ve hayatın içindeki tam anlamıyla, en düşük ücret tutarını ifade ediyordu. Ancak asgari ücretin ifade ettiği anlam, son yıllarda evrim geçirdi. Çoğumuz da bunun farkındayız muhtemelen.
Altını çizmemiz gereken ise bu anlam ve realite kaymasının tarihi, ne zaman başladığı:
Asgari ücretin “en düşük ücret” anlamını terk ederek adeta ülke genelinde ortalama ücreti ifade eder hale gelmesinin, dört beş yıllık bir geçmişi vardır. 2018’de geçilen partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin ardından artan yoksullaşma da bu süreci hızlandırmıştır. Asgari ücret artık bir işçinin emeği karşılığı alacağı en düşük ücreti değil, bunun yanı sıra, asgari ücrete yakın tutarlarda aylık alan bütün çalışanların ücretlerinde de tayin edici bir karakter taşıyor.
Dolayısıyla bugünlerde bütün haber kanalları, ajanslar, dijital gazeteler, 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete ve dolayısıyla bunu belirleyecek olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na odaklanmış durumda. Yıl sonu yaklaşırken, enflasyon oranları da asgari ücret zammı üzerinde belirleyici olacak.
Peki Asgari Ücret Tespit Komisyonu, gerçekte tespit yetkisine ne kadar sahip? Ortaya çıkacak olan rakam gerçekten, kamuoyuna sunulduğu gibi müzakereler ve sonuçta varılacak bir uzlaşıyla mı belirlenecek?
Müzakere yok zannetme var
İki gün önce Prof. Dr. Aziz Çelik’in bu konuda çok göz açıcı bir makalesi yayımlandı Birgün’de.
“Asgari ücreti kim saptayacak? Komisyon lağvedildi!” başlıklı makaleyi okuyunca, Asgari Ücret Tespit Komisyonu ile ücretin belirlenmesine dair bilinenlerin bir illüzyon olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz.
İllüzyon yani yanılsama ileri bir yorumsa, “zannetme” diyebiliriz. Hem de fena halde bir zannetme.
Çelik, anlaşılır ve dayanaklı biçimde anlatıyor meselenin esasını. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilen 2018’de Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun hukuksal durumu ve profilinde çok esaslı bir değişiklik yapıldığını, bu değişiklik sonrasında asgari ücret belirlemesinin Cumhurbaşkanı’na bağlı idari bir hâl aldığını anlıyoruz.
2025 yılı asgari ücret artışının, neden bağımsız bir müzakere ortamında şekillenemeyeceğini Çelik’in makalesinden hareketle -bilginin yaygınlaşması adına -özetlemek isterim:
-Asgari Ücret Tespit Komisyonu görünüşte üç taraflı bir mekanizma. Hükümet ve sosyal taraflardan oluşuyor. 10 Aralık’ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda toplanacak. Geçmiş dönemlerde Asgari ücretin gerçekten müzakere edildiğini, bunun için de eski adı DİE olan TÜİK’in, asgari ücrete dayanak oluşturacak harcama tutarlarını sunduğunu anımsatan Çelik, bazı müzakerelerin aylarca sürdüğü zamanlar olduğunu belirtiyor.
İş yasaları kapsamında düzenlendiği için asgari ücreti belirleyen Komisyon’un da aynı mevzuat yani İş Kanunu kapsamında olması gerekiyor. Ne var ki, ülkede yönetsel yapıyı alt üst eden ve 2018 yılında geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile yeni bir yapı kurdu.
Şimdi gelelim Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu, karar süreçleri bakımından gerçek bir komisyon olma vasfından çıkaran değişikliğe…
Anayasa ve Meclis nasıl by-pass edildi?
1 no’lu Cumhurbaşkanlığı kararnamesi (10 Temmuz 2018) ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu, İş Kanunu kapsamından çıkarıldı. Ve bilin bakalım ne oldu? Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içine alındı. 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi madde 522 ve f bendi ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içine alınınca, doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı hale geldi.
Çelik, bu işlem için “dolambaçlı ve muvazaalı bir yol izlendiğini” özellikle vurguluyor. Yani Anayasa’ya göre normalde Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenememesi gerekiyor. Çünkü Anayasa madde 104’ün ilgili kısmı şöyle diyor:
“Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez.
Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.”
Anayasa’nın yukarıdaki hükmünü dolanmak için de şöyle yapıldı:
- Önce 2 Temmuz 2018 tarih ve 700 sayılı KHK’nin 145. maddesi ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na ilişkin İş Kanunu’nun 39. maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırıldı.
- Böylece Asgari Ücreti Tespit Komisyonu’nu İş Kanunu kapsamından çıkarıldı. İkinci adım olarak da Komisyon 1 sayılı CBK ile yeniden düzenlendi.
Ve milyonlarca çalışanın ve ailelerinin refahını, gelirini etkileyecek bu kadar önemli bir değişiklik yapılırken de kamuoyuna tek bir açıklama zahmetinde bulunulmadı. Bu yapılmadığı gibi Komisyon’u oluşturduğu söylenen “taraflar” var ya, hiçbirinin yani işçi ve işveren örgütlerinin fikri sorulmadı, görüşü alınmadı.
Erdoğan’ın dediği olur
Komisyon’un Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içinde olması; Komisyon yapısının, istediği an ve istediği şekilde Erdoğan tarafından değiştirilebilmesi anlamına geliyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu eskiden olduğu gibi, yani İş Kanunu kapsamından çıkarılmasaydı, asgari ücretin daha adil saptanmasına ilişkin değişiklik talepleri TBMM’de görüşülebilecekti.
Oysa şimdi bu imkânsız! Erdoğan’ın Komisyon’un profili konusunda tam yetkili olması, aslında asgari ücrete de dilediği gibi karışabileceği anlamına geliyor.
Dolayısıyla, asgari ücrette son sözün Erdoğan’da olduğunu bilmekte fayda var. Artık Erdoğan’ın sözünü de neyin nasıl şekillendireceğini ise (Şimşek mi, işverenler mi, olası seçime dönük bir hamle mi) yaşayıp göreceğiz.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları