Çok fonksiyonlu 'yeni anayasa' kaldıracı
Çiğdem Toker; Yeni anayasanın şu önümüzdeki orta vadede gerçekleştirilmesinin çok güç olduğu, dahası buna somut koşullar içinde ihtiyaç bulunmadığı, bu tartışmayı başlatanların zaten işine gelmez de, bunu asıl sorunları hatırlatarak bizlerin dile getirmesi gerekiyor.
Lafı dolandırmadan, okuyacağınız yazının temel düşüncesini paylaşayım: İktidarın “Darbe anayasasından kurtulma” önermesiyle bir süredir yürüttüğü yeni Anayasa tartışması, şiddeti ve yaygınlığı giderek artan temel sorunları gündemin alt sıralarına itmek için kaldıraç olarak kullanılıyor.
Daha da kullanılacak.
Yeni Anayasa tartışması ile boğulmak, perdelenmek istenen sorunları; ilk aşamada, -farklı katmanlarda- içiçe geçmeye başlayan ekonomik buhran, göç, kadın cinayetleri, çocuk istismarı olarak sıralamak mümkün.
Kuşkusuz bu durum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yeni bir anayasaya ihtiyacı olmadığı anlamına gelmiyor. Aksine, yaşadığı sürece Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı görevinde kalmasını mümkün kılacak bir değişikliği, hem kendisi hem de kadroları için hayati önem taşıyor. Erdoğan’ın ülke idaresinden kurallar dairesindeki olası ayrılışının, taşları yerinden oynatacağını bilen mevcut rejim aktörleri ve yararlanıcıları, bu eşiği mümkün olduğunca ileriye taşımak istiyor.
Hatırlatalım ki Erdoğan, 2023 seçimleri için adaylığı dahi yürürlükteki Anayasa’ya göre mümkün değilken, Saray ve parti hukukçularının çarpıttığı, irrasyonel bir “temel”e, yükselmesi gereken güçlü itiraz yükselmediği için yeniden Cumhurbaşkanı seçilebildi.
Geçen seneki seçim için uydurulan “hukuksal temel”, ilgili madde apaçık ortada olmasına karşın, Erdoğan’ın, 2017 referandumuyla kurulan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne göre 2. dönemde olduğuydu.
Bu "hukuksal temel”e göre Erdoğan’ın 2028’de aday olması için ya görev süresi dolmadan seçimlerin yenilenmesi kararının alınması (madde 166) ya da Anayasa’da değişiklik yapılması gerekiyor.
Cumhur İttifakı, seçimlerin TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesi için gerekli 360 milletvekiline sahip değil. Bu sayıyı tutturmak ise imkansız değilse bile güç.
TBMM açılırken
TBMM’nin yeni yasama dönemi başlarken geniş katılımlı bir davetle basın toplantısı düzenleyen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un bir numaralı gündem maddesi yeni Anayasa’ydı. Demokrasiden, geniş katılımdan, mutabakattan, yani dinleyen kimsenin itiraz edemeyeceği temel prensiplerden söz eden bir konuşma yaptı, sivil anayasadan söz etti. Darbe anayasasının fenalıklarını anlattı. Sonrasında pek çok değişikliğe uğrasa da nihayetinde 80 darbesi mührünü taşıyan mevcut Anayasa’dan kurtulunması gerektiğini ifade etti. (TBMM Başkanı Kurtulmuş’a, neredeyse bütün temel hak ve özgürlüklerin mevcut darbe anayasasında tanımlanmış olmasına karşın, hayatın içinde kullanılamadığını, hak ve özgürlük arayışlarının tamamına yakınının zor ile bastırıldığını, kriminalize edildiğini, diğer koşullar sabitken yeni anayasanın nasıl fark yaratacağını sordumsa da tatminkar bir yanıt aldığımı söyleyemem.)
* * *
Meclis’in açıldığı 1 Ekim günü özel izinle grup toplantısı ve Sinan Ateş cinayetiyle ilgili duruşmanın sürdüğü o saatlerde CHP ile Halk TV muhabirlerine kürsüden göz dağı veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dünkü grup toplantısında DEM Parti grubu ile tokalaşmasını kastederek “Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz bir şey yok" dedi. Bahçeli’nin bu sözleri ile DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın yakın saatlerde demokratik bir anayasanın ihtiyaç olduğuna, müzakere ve diyaloğa hazır olduklarına dair mesajları birlikte okunduğunda, yeni anayasanın, yeni dönemde zihinleri, kürsüleri, salonları ve beraberinde medya gündemini de kaplayacağı anlaşılıyor.
Yeni anayasanın şu önümüzdeki orta vadede gerçekleştirilmesinin çok güç olduğu, dahası buna somut koşullar içinde ihtiyaç bulunmadığı, bu tartışmayı başlatanların zaten işine gelmez de, bunu asıl sorunları hatırlatarak bizlerin dile getirmesi gerekiyor.
Kim yeni anayasa diyorsa
Kadın cinayetlerinde sayısal olarak büyük bir artış kayda geçiyor. Bir hafta önce İstanbul’un göbeğinde genç bir kadın feci şekilde katledildi. 2 yaşında bir bebek feci bir olay sonrası haftalarca tutunmaya çalıştığı yaşamdan koptu. 8 yaşında bir kız çocuğu öldürüldü, cinayet hala tam olarak aydınlatılamadı. Kara para, bahis, uyuşturucu operasyonları ve soruşturmalarında görülmemiş bir artış yaşanıyor. Bir kilo mandalina 65 TL. Çiftçinin bin bir emekle ter dökerek, bankalara borçlanarak yetiştirdiği ürünler tarlada kalıyor. Aç gözlü tüccara mahkum edilen çiftçi, ürününü dalda tarlada bırakıp yollara dökerken, o üründen yarım kilo alacak satın alma gücü olmayan vatandaş sayısı her geçen gün artıyor.
Bu koşullarda kim yeni anayasa diyorsa, anayasadan değil ama bu tartışmadan kim yararlanıyor diye sormak zorunlu.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları