loading
close
SON DAKİKALAR

Hukuki güvenlik

Çiğdem Toker
Tarih: 21.03.2025
Kaynak: Çiğdem Toker - T24

Çiğdem Toker; Hukuka uygun yapılmış bir işlem geri alınamaz. (Ağır bir kusur, hile, evrakta sahtecilik gibi durumlar dışarıda tutulmuştur.)

İmamoğlu’nun ve birlikte 27 kişinin diplomalarının yatay geçiş başvurusunu yaptığı tarihte olmayan, yürürlüğü bulunmayan, sonraki yıllarda konulmuş bir kurala dayanarak iptali hukuka, hukuki güvenlik ilkesine açıktan aykırıdır...

imamoğlu

18-19 Mart, hukuki güvenlik ilkesinin apaçık çiğnendiği, CHP’nin 23 Mart’taki Cumhurbaşkanı adayı ön seçimi öncesine rastlaması nedeniyle de zaman ayarlı gibi görünen İBB operasyonlarıyla seçmen iradesine darbe indirilen iki gün olarak tarihe geçecek.

İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptali, ardından bambaşka bir konudaki soruşturma gerekçesiyle gözaltına alınması, zamana yayılan itibarsızlaştırma ve kriminalize etme sürecinin sonucudur. Bu süreçte, sahiplik yapısı kamu fonlarıyla değiştirilerek biatçı hale getirilen iktidar medyasının rolünü unutmamak gerekiyor.

Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı adaylığına yürüyor olmasa diploması iptal edilir miydi?

Sorunu anlayabilmek, bu kadar basit bir soru ve onun cevabında duruyor. İmamoğlu’nun diploma iptalinin en ateşli savunucuları dahi bu soruya “Edilirdi” cevabını veremeyecektir. Ancak hemen orada durup hatırlamak gerekiyor ki; Türkiye, İmamoğlu’nun diplomasını Anayasa ve İdare Hukuku’nun temel ilkelerini eze eze iptal edebilen ortama bir günde gelmedi. Moda deyimle “süreç”, yıllar boyu nakış gibi işlendi.

Son 10 yıla bakmak

Ülkemizin hukuk devleti normları ve demokrasi değerlerinin uygulaması açısından her zaman sorunlarla dolu olduğu doğrudur. Bununla birlikte son 10 yılı ayrı bir bağlamda değerlendirmek de zorunluluktur.

* * *

AKP’nin tek başına iktidar olabilecek çoğunluğu kaybettiği ilk seçim olan 7 Haziran 2015 seçimleri, bugün yaşadığımız ağır hukuksuz rejimin önemli kilometre taşıdır.  Sırf AKP yeniden iktidar olma çoğunluğunu elde edebilsin diye, beş ay arayla seçim tekrarı gibi, benzerine rastlanmamış garabet bir durum yaşatıldı bu ülkenin yurttaşları ile seçmenlerine. (“İstikşafi görüşme” adıyla vatandaşın oyalandığı, sözde koalisyon görüşmeleriyle yazık edilen zaman ve enerji, tartışmanın muhalefet ile ilgil ayrı bir sayfası.)

Haziran-Kasım 2015 dönemi acılarla geçen korkunç bir dönemdi.Net bir istatistik olmamakla birlikte 800’ün üzerinde vatandaşın hayatını kaybettiği terör saldırıları ve katliamlarla geçti. Milyonların duygu durumu, güvenlik ihtiyacından yana ağır basarak seçim sonuçlarını belirledi.

Sonra Fethullah Gülencilerin darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL ve bu OHAL sürerken yapılan 2017 Anayasa değişikliği referandumu.

Bu referandumun OHAL koşullarında yapılması yetmiyormuş gibi, YSK’nın , oylama sürerken mühürsüz zarfların kabulü gibi Anayasa’ya aykırı bir karar alarak referandum sonuçlarının, yine iktidarı memnun edecek biçimde çıkmasını sağlamasını hiç unutmamak gerekiyor. YSK eliyle yapılan bu hukuksuzluk, Anayasa hukukçularının “Anayasasızlaştırma” diye tanımladığı dönemin kilometre taşı oldu.

Doğru düzgün bir muhalefet itirazı yükseltilmeden kabul edilen 2017 referandum sonuçlarının ardından, 2018 ‘de partili Cumhurbaşkanlığı diye emsali olmayan, Bakanlar Kurulu’nun lağvedildiği, günden güne otokratikleşen sisteme geçildi. Bir yıl sonra 2019 yerel seçimlerinde, iktidar partisinin yenilmesi üzerine İstanbul seçimleri tekrar edildi.

Her şeye rağmen hukuk

Bu eşikleri hatırlamadan bugünü hemen anlamak kolay değil. Ama bu feci karne bile gazetecilik açısından, hukuki güvenlik, kazanılmış hak gibi hukuk devletinin temel unsurlarını tartışmaya, en azından kayıt düşmeye engel olmamalı.

Hukuki güvenlik, devlet faaliyetlerinin öngörülebilir olmasıdır. Belirli, net, istikrarlı olması ve keyfilik içermemesidir. İdarenin yaptığı bütün işlemlerin bu işlemlerin ilgilendirdiği vatandaşlar tarafından güvenilir olmasıdır.

Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının 35 yıl sonra iptali, her şeyden önce hukukun önde gelen temel kavramı, hukuki güvenlik ilkesine aykırıdır. İkinci olarak İdare Hukuku’nun temel kavramlarından “yetki ve usulde paralellik ilkesi”ne aykırıdır.

Yetkide paralellik, bir idari işlemi hangi organ veya makam yaptıysa, geri almayı onun yapabileceğidir. Diplomayı İşletme Fakültesi verdiyse, iptalini üniversite değil, fakülte yönetimi yapabilir. Usulde paralellik ise idari işlemi yapan makamın, o işlemi yaparken yetkisin hangi usulle kullandıysa aynı usulle geri almasıdır. İstanbul Üniversitesi yönetimi, aldığı bu kararla gurur duyabilir!

Hukuka uygun yapılmış bir işlem geri alınamaz. (Ağır bir kusur, hile, evrakta sahtecilik gibi durumlar dışarıda tutulmuştur.) Sondakika İmamoğlu’nun ve birlikte 27 kişinin diplomalarının yatay geçiş başvurusunu yaptığı tarihte olmayan, yürürlüğü bulunmayan, sonraki yıllarda konulmuş bir kurala dayanarak iptali hukuka, hukuki güvenlik ilkesine açıktan aykırıdır.

Ancak ülke ağır hukuksuzluktan yıllardır mustarip olduğu, dahası diploma iptalinin tabiri caizse davul çalarak gelmesi karşısında, İdare Hukuku’nun temel prensiplerini hatırlatmak beyhude görünebilir. Ama unutmamak gerekiyor ki, toplumsal adaleti, ifade özgürlüğünü, eşitliği, kayırmacılığa son verilmesini, hukuki güvenliğin baş tacı edilmesini önemseyen, bunu önemseyen idareler tarafından yönetilmek isteyene milyonlarca kişi yaşıyor bu ülkede. Az değiliz. Onun için bütün bu olumsuz tabloya rağmen hukuki güvenliği hatırlatmak ödevdir. Hukuki güvenliğe inanan ve onu isteyen milyonlarız. Milyonlar.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları