Kaybedenlerin ihale/fatura telaşı
Çiğdem Toker; Kamu kaynaklarının korunmasında, CHP'li yerel yönetimlerden başlayacak etkin bir denetim seferberliği, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadelede yeni bir sayfa açabilir.
31 Mart'ta seçimi kaybetmiş bazı eski belediye başkanları cesur (!) adımlar atıyor.
Misal, Tuzla Belediyesi.
İktidar partisi AKP, -birçok yerde olduğu gibi- Tuzla'da da yenildi. Ama AKP'li eski Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, seçimden iki gün sonra (2 Nisan) 62 milyon TL'lik ihale verebiliyor. (İBB Başkanı İmamoğlu açıkladı.)
Şadi Yazıcı
Bu kadar değil.
Tuzla'da oyların yüzde 50,92'sini alan CHP'li Eren Ali Bingöl'ün başkanlık mazbatası geciktirilirken, Resmi Gazete'de Tuzla Belediyesi'ne ait bir ihale ilanı yayımlandı.
4620 m2'lik bir taşınmaz satış ilanının onayını, herhalde henüz koltuğa oturmamış Bingöl verecek değil. Ama gördüğünüz gibi yayımında hiçbir sakınca görülmüyor.
Benzer bir durum, Manisa Büyükşehir Belediyesi'nde yaşanıyor. Yönetimi -iktidar ortağı- MHP'den CHP'ye geçen Manisa'nın yeni başkanı Ferdi Zeyrek, MHP'li önceki başkan Cengiz Ergün'ün 610 milyon TL'lik faturanın ödetilmesi için girişimde bulunduğunu açıkladı. (Politikyol)
Faturaların içeriklerinde "promosyon ürünleri, parke taşları gibi şeyler" olduğunu söyleyen Zeyrek, kendisinin neden acele edildiğini sorduğunu, faturalar doğruysa zaten kimseyi mağdur etmeyeceklerini söyledi.
Telaştaki rahatlık
Seçimi kaybeden iktidar partisi ile ortağına mensup eski başkanların, devir teslime beş kala yüzlerce milyonluk ödeme, ihale işlerini alel acele yapma girişimleri ne kadar çok şey anlatıyor!
Aralarında biri var ki özellikle dikkate değer: Rahatlık
Kaybeden başkanların ödeme ihale işlemlerinde gerekçe birden fazladır muhtemelen; yandaşa "diyet", şeffaflık dışı başka hesapların ödemesi..
Asıl dikkate değer olan, bu kadar "rahat" olabilmeleri…
Rahat derken, kafa açısından rahatlığı kastediyorum.
Evet "kalan" ödemeleri, ihaleleri devir teslime kadar yetiştirmeye telaşları apaçık ortada. Ama "Şu yaptığım devlet ciddiyeti, güvenilir bir kamu yönetimi açısından ne kadar doğru?" "Bir yaptırımla karşılaşır mıyım,?" "Kamu kaynakları açısından bir bir takip olur mu?" sorusunu hiç kendilerine sorma gereği duymuyorlar belli ki.
Gayet rahatlar.
Onların bu rahatlığı da bize çok şey anlatıyor. Özellikle de Sayıştay raporları açısından.
Rahatlığın sebepleri
Bilen biliyor, ben ve birçok meslektaşım yıllardır ama yıllardır Sayıştay raporu yazıyoruz. Kamu idareleri, genel müdürlükler, bakanlıklar, başkanlıklar, kamu bankaları ve yerel yönetimleri denetleyen Sayıştay'ın her sene yayımladığı (bazılarını yayımlamaz) raporları.
Hepsinin özü, kamu kaynaklarının nasıl harcandığına dayalı.
Bugüne kadar, yüzlerce milyarlık usulsüzlüğe konu yüzlerce rapor yazıldı.
İçlerindeki "bulgu" sayısı ise onbinlerle ifade edilebilir…
Anayasa'ya göre Sayıştay, denetimi TBMM adına yapar. Yani o biziz. Halk… İsteyen millet de diyebilir...
Bu raporlar TBMM'de görüşülür. İçlerinden bazılarında çok ciddi yolsuzluklar yer alır.
Ama ne olur biliyor musunuz?
Hiç. Evet koca bir hiç…
Kimseye bir şey olmaz. O kadar ki, Sayıştay denetçisinin, yasaya usule aykırı bulduğu bazı işlemler, ihale yöntemleri, ödemeler; bırakın yapmaktan kaçınılması ertesi yıllarda defalarca tekrarlanır bile…
Sayıştay denetçisi "biz bunu geçen sene yazdık ama aynı yanlışı tekrarlamışsınız" diye bir daha yazar. Değişen bir şey olmaz.
Orada da benzer rahatlık vardır. Çünkü yanlış mali işler yapan imza atan kamu görevlisi (çok sınırlı istisnalar dışında) yargılanmaz, hesap vermez.
Hesap vermedikleri gibi
Hatta hesap vermek bir yana, devlette ihale yapan, onay ve karar verici makamlarda olan bu kişiler, kendileri görevdeyken teklif veren ihale alan şirketlerde sonra yüksek maaşlarla CEO olarak, yönetici olarak istihdam edilirler.
İşte bugün gördüğümüz eski başkanların ödeme ihale telaşlarındaki rahatlığın "bilgi"si temelini işte bu geçmiş manzaralarda bulur.
Gelelim bugüne.
İBB Başkanı İmamoğlu, Tuzla eski belediye başkanının -denetim açısından elbette- kendisini rahat hissetmemesini istedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, halktv'de İsmail Küçükkaya'nın programında belediyelere iç denetim mekanizması kuracaklarını açıkladı. CHP'nin yönettiği belediyeler için kurulacak bu iç denetim kurulunda, Sayıştay'dan emekli olmuş ya da Sayıştay'dan el çektirilmiş denetçiler yer alacak.
Bunlar kamu kaynaklarının korunması açısından önemli adımlar.
Türkiye'de yıllardır Sayıştay denetimleri hakkıyla yapılsa ve çok önemli raporlar ortaya konulsa da kamu kaynaklarının korunmasının sağlanamadığı bir siyasal atmosferdeyiz.
Bu atmosfer vatandaşın yoksullaşmasına yol açtığı gibi, toplumun bazı katmanlarında yolsuzluklara yönelik duyarlılığı da köreltti.
Kamu kaynaklarının korunmasında, CHP'li yerel yönetimlerden başlayacak etkin bir denetim seferberliği, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadelede yeni bir sayfa açabilir.
CHP'nin denetim sonuçlarını sık ve saydam bir şekilde kamuoyuna duyurmasıyla mümkün olabilecek bu uygulama, vatandaşta mutlaka karşılık bulacaktır.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları