Merkez Bankası "nas" yükünü üstlendi
Çiğdem Toker; Vatandaşın refahını, Merkez Bankası'nın üstlenmek zorunda kaldığı KKM zararına yol açan anlayış mı arttıracak?
Genel Kurul tarihi yaklaşan Merkez Bankası'nın zarar açıklayacağını, zararın önemli tutarını Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının oluşturacağını bir önceki (12 Nisan tarihli) yazımda paylaştım. Banka bilançosunun Resmi Gazete'de yayımlanmasıyla, 818,2 milyar TL zarar da gündeme oturdu.
Banka zararının büyük bölümünü KKM farkından kaynaklandığı, kamuoyunda artan hararetle tartışılıyor.
Aslında zararın sayısal büyüklüğü, bilançonun kamuoyuna açıklanması ile ortaya çıksa da KKM'nin Merkez Bankası bilançosunda yük oluşturacağı aylar öncesinden biliniyordu. Planlıydı. Nureddin Nebati'nin Hazine ve Maliye Bakanlığı döneminde TL'nin değer kaybını önlemek amacıyla icat edilen KKM'nin bütçe dengesini tehdit ettiği görülünce başvuruldu bu yola.
Ancak bu devasa yükü bütçeden dışarıya uzaklaştırabilmek için yasal düzenleme gerekiyordu. Bu düzenlemenin mimarı da seçim sonrası ısrarlı davetlerle bu göreve getirilen Hazine ve Maliye Bakanlığı'na Mehmet Şimşek oldu.
KKM yükü biliyordu
KKM yükünün Hazine'den Merkez Bankası'na aktarılması için gerekli yasa değişikliğinin, geçen yıl temmuz ayında TBMM'ye getirilen bir torba yasaya eklenerek yapıldığını hatırlatmakta fayda var. Aynı şekilde Merkez Bankası'nın zarar olarak üstenmek zorunda kaldığı bu KKM yükünün de tamamen Erdoğan'ın "nas" inadıyla sapılan yanlış fazi politikasının sonucu oluştuğunun da altını çizelim.
Şimşek, KKM yükünün Merkez Bankası'na aktarılması adımını, "rasyonel politikalara dönüş" planı kapsamında attı. Amaç da belli ki bütçede manevra alanını genişletmek. Ama izaha muhtaç olan konu şu ki tam olarak ne değişecek? Kime neyi kanıtlamış oluyorsunuz?
Niye mi bu soru? Çünkü bir A.Ş olan Merkez Bankası'nın en büyük hissedarı yine Hazine. Evet sizin bizim Hazinemiz.
Yani kulağınızı öyle değil de böyle gösterince, kulağı göstermemiş olmuyorsunuz.
Unutulmamalı ki ekonomideki dengeler en çok, Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın emir ve talimatları doğrultusunda "irrasyonel" yani akıldışı bir faiz politikası uygulamaya başlanması sonucu alt üst oldu. Kamudaki ihale yolsuzlukları, usulsüz kaynak aktarımlarıyla bütçenin öteden beri darbe ala ala darmadağın oluşunun üzerine ekliyoruz tabii bunu.
Kimler zengin edildi?
Aslında TL'nin değer kaybı durdurulamaz hale geldiği noktada icad edilen KKM fark ödemeleri konusunda önceleri ikili bir uygulama söz konusuydu. Merkez Bankası sadece dövizden dönüştürülen hesapların ödemesini yapıyordu. Ancak dönemin Banka yönetimi bu konuda hiç saydam bir tutum sergilemedi.
KKM, zengini daha da zengin yapan bir icat olarak Merkez Bankası'nın zararını büyüttü. Ama IMF ve Dünya Bankası'nın ilkbahar toplantıları için ABD'de bulunan Şimşek bu konulara girmiyor. Sosyal medya hesabından yaptığı son paylaşımlarda yine bütün bu ağır bilançoya, mensubu bulunduğu AKP iktidarı değil de sanki ana muhalefet partisi yol açmışçasına konuyu Erdoğan hatalarından izole eden bir anlatıma devam ediyor. Erdoğan'ın faiz inadına laf söylemek hangi partilinin hangi bakanın haddine öyle değil mi? Bilakis Cumhurbaşkanı'nın bu programa verdiği destek öne çıkarılacak ki gerçeklerin üzeri örtülsün.
Ne diyor Şimşek:
"Bu zor coğrafyada ülkemizin sorunlarını çözmek, potansiyelini ve performansını artırmak için yapacak çok işimiz var. (...) Programımız hedeflerine ulaştığında, vatandaşlarımızın refahı da kalıcı olarak artacaktır."
Şimşek'in son mesajında, vatandaşların refahının kalıcı olarak arttıracak şeyler için söyledikleri Nasrettin Hoca'nın sürüdeki koyun yünlerinin tellere takılıp toplandıktan sonra satışından elde edilecek gelir hikâyesini hatırlatıyor.
Vatandaşın refahını, Merkez Bankası'nın üstlenmek zorunda kaldığı KKM zararına yol açan anlayış mı arttıracak? Buna inanılması isteniyorsa, bizlerin vergisiyle bu muhteşem icattan kimlere ne servet aktarıldığını açıklamakla başlanabilir işe.
Çok karışık görünen bazı konular aslında basittir diye bitireyim.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları