loading
close
SON DAKİKALAR

OECD Türkiye Raporu’nun gri sayfaları

Çiğdem Toker
Tarih: 11.04.2025
Kaynak: Çiğdem Toker - T24

Çiğdem Toker; OECD Türkiye 2025 Raporu’nda, Türkiye’nin kamu borçluluğunun diğer OECD ülkelerine göre düşük olduğu ancak yapısının onu risklere yatkın hale getirdiği belirtiliyor.

KÖİ projelerindeki koşullu yükümlülüklerin “maliye politikası için ek riskler oluşturduğu” kayda geçiriliyor.

OECD Türkiye Raporu’nun gri sayfaları

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD’nin yeni açıklanan Türkiye raporunda, Türkiye’de yolsuzluk karşıtı strateji oluşturmasına karşın bu çabaların sürdürülmediği, ayrıca KÖİ projelerindeki garantilerin, kamu borçluluğu için ek mali risk oluşturduğu bildirildi.

Orijinal adıyla “OECD Economic Surveys Türkiye 2025” başlıklı anket ve raporu, dün İstanbul’da OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile birlikte kamuoyuna sunuldu.

Bu sunumda makroekonomik veriler ve değerlendirmeler öne çıktı. Sıkı para politikası, mali disiplinin sürdürülmesi, büyümeden söz edildi.

Ancak 136 sayfalık rapor incelendiğinde, Türkiye’nin ekonomik ve mali yönetimi açısından sorunlu alanların da ortaya konulup eleştirildiği görülüyor.

Dünkü sunumda hiç gündeme gelmeyen yolsuzluklar, yoksulluk, şeffaf olmayan yönetim, bilgiye erişimin zorluğu, Kamu Özel İşbirliği projelerindeki borçluluk ve hesapların şeffaf olmayışı, Türkiye Varlık Fonu’nun yapısı gibi konular, “OECD Economi Surveys Türkiye 2025” raporunda yer alıyor.

Rapora vakit ayırıp incelediğinizde, sunum sırasında neden tehlikesiz ve tartışma doğurmayacak steril konuların seçildiği konusunda fikir ediniyorsunuz.

* * *

OECD Türkiye 2025 anket araştırma raporunda yer alan bazı saptamaları aktarıyorum:

- Yolsuzlukla mücadele çabalarının güçlendirilmesi

- Yolsuzluk, yenilik ve yeni teknolojilerin yaygınlaşması, rekabet ve özel yatırım kararları dahil olmak üzere üretkenlik büyümesinin temel belirleyicilerini etkiler. Anketler tutarlı bir şekilde, vatandaşların iş dünyası ve kamu hizmetleri dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde yolsuzluğun yaygın olduğuna inandığını göstermektedir.

- OECD Rüşvet Karşıtı Sözleşme'de belirtildiği gibi, Türkiye yolsuzluk karşıtı birkaç strateji oluşturmuştur, ancak bunlar sürdürülmemiş veya güncellenmemiştir. Birçoğu artık yürürlükte değildir ve değiştirilmemiştir, bu da hem yerel yolsuzluk hem de yabancı rüşvet konusunda ulusal stratejik politikaların eksikliğine neden olmuştur.

- Tam teşekküllü bir yolsuzluk önleme politikası hala geliştirilmeyi beklemektedir,

- Yasal çerçeve ve kurumsal mimarinin de iyileştirilmesi gerekmektedir.

- Türkiye, BM Yolsuzluğa Karşı Sözleşmesi'ne uygun olarak yolsuzluk karşıtı kurumlar kurmamıştır. Ayrıca, Türkiye, OECD ülkelerinin çoğunun aksine, siyasi finansmanı denetleme yetkisine sahip bağımsız bir kuruma sahip değildir

 - Şeffaflık, yolsuzluk algısını azaltmak için önemlidir. Vatandaşlar kamu bilgilerine erişebildiklerinde, hükümet faaliyetlerini daha iyi anlayabilirler; bu da kamu görevlilerini sorumlu davranmaya teşvik eder.

- Bilgiye erişim zayıf

Çoğu OECD ülkesinde, tüm kamu kurumlarının ve kamu görevlerini yerine getiren kişilerin bu bilgilere erişim sağlamasını garanti eden bilgi talep etme ve düzenlemeler için net prosedürler vardır. Buna karşılık, Türkiye'de bu tür düzenlemeler yoktur ve "varsayılan açık hükümet verileri" politikası yoktur.

- Bütçe denetimi sınırlı

OECD Raporunda bütçe denetimine de değinildi. Bütçede sınırlı bir parlamento denetimi olduğu vurgulanarak, bunun da düşük bütçe şeffaflığına yol açtığı belirtildi.

- Merkez Bankası bağımsızlığı

OECD Raporunda, Merkez Bankası’nın 2023’ten itibaren (seçim sonrası kastediliyor) uyguladığı politikalar anlatılıp olumlu değerlendirildi. 2023 öncesi politikaların kaldırılmasıyla, Merkez Bankası bağımsızlığına duyulan güvenin, yatırımcı güvenini de olumlu etkilediği vurgulandı. Ama bağımsızlık ve güven konusunda hala yapılması gerekenler olduğu da epeyi nazik bir dille ifade edilmiş:

“Ancak, bu başarılara dayanarak, TCMB'nin bağımsızlığına olan güveni daha da güçlendirmek için alan var. “

Nazik ifadenin örttüğü gerçek ne olabilir diye baktığınızda da meselenin 2018’de geçilen partili cumhurbaşkanlığında düğümlendiğini görüyorsunuz. Bu kelimelerle ifade edilmemiş ama eleştirilen başlık, bu tarihte değişmişti. İlgili bölüm şöyle:

“155 ülke için yürürlükteki kurallara göre Merkez bankası bağımsızlığını değerlendiren Merkez Bankası Bağımsızlık Endeksi'ne göre guvernör (Banka Başkanı) ile yönetim kurulu üyelerinin atanmasına ilişkin kurallar OECD ülkelerinin gerisinde kalıyor. Bunu gidermek için Merkez Bankası başkan atamasının, yürütme organı yerine ayrı organlar tarafından atanabilir. Görev süreleri seçim döngüsünün ötesine uzatılabilir ve yeniden atanmaları sınırlı olabilir.”

- Borçluluk düşük ama KÖİ projeleri borcu gizli

OECD Türkiye 2025 Raporu’nda dikkat çeken kritik bir tespit de KÖİ projelerinin şeffaf olmayışı. Türkiye’nin kamu borçluluğunun diğer OECD ülkelerine göre düşük olduğu ancak yapısının onu risklere yatkın hale getirdiği belirtiliyor. KÖİ (Kamu Özel İşbiriliği) projelerindeki koşullu yükümlülüklerin (garantiler) “maliye politikası için ek riskler oluşturduğu” kayda geçirilerek şöyle deniliyor:

“Koşullu yükümlülükler, KÖİ projelerinin denetlenmesi ve izlenmesi için çerçevenin güçlendirilmesi ihtiyacını vurgulamaktadır. Halen hükümet, ilgili kurumların bütçesine dahil edilen geri ödeme garantileri ve asgari gelir dahil olmak üzere garantiler sağlamakta.  Avrupa Komisyonu ile önceki OECD Ekonomik Araştırmasında önerildiği gibi, koşullu yükümlülükleri yakından izlemek ve mali şeffaflığı daha da iyileştirmek bu zaafları azaltmaya yardımcı olacaktır. Türkiye, kamu mali yükümlülükleriyle ilgili riskleri tam olarak açıklamak için düzenli bir Maliye Politikası Raporu yayınlamalıdır.”

- Türkiye Varlık Fonu Şeffaf olmalı

OECD Raporu, Türkiye Varlık Fonu’nu (TVF) da ayrıntılı analiz ederek, şirket kompozisyonunu özetlemiş. TVF’ye dair önerisi ise yine şeffaflık.

 2018'den bu yuna Cumhurbaşkanı’nın yönettiği vurgulanan TVF denetimini de yine Cumhurbaşkanınca atanan denetçilerce denetlendiği vurgulanmış. Şöyle devam ediyor:

“Fon, Türkiye Sayıştayı tarafından değil, bağımsız bir denetim firması tarafından denetleniyor ve TVF portföyündeki tüm şirketler Sayıştay tarafından denetlenmiyor. Parlamento üyelerine dağıtılan 2021 denetim raporu 2021'de gizli olarak tasarlandı ve o zamandan beri denetim raporları TVF web sitelerinde yayınlanmadı. TVF, Linaburg-Maduell Şeffaflık Endeksi'nde 52 egemen varlık fonunun ortalamasının ve medyanın biraz altında yer aldı."

* * *

OECD raporu, yukarıda belirttiğim gibi 136 sayfa. Özet bile yapsam yazıyı uzatacak. Ama hiç değilse basın toplantıları ve kamuya açık alanlarda kamuoyu bilgisinden saklanan kısımları paylaşmak istedim.

Mesele ihtiyatlı makro ekonomik politika ve büyüme kelimeleriyle başlayıp bitmiyor anlayacağınız. OECD’nin son raporunda, nazik ve dolambaçlı ifadelerle anlatılmış olsa ve bu anlatılar arka sayfalardaki analizlerde saklı kalsa da Türkiye ekonomisinde bir çok sorunlu alan var: Bilgiye erişim zayıf. Merkez Bankası yeterince bağımsız değil. KÖİ yükümlülükleri ek risk oluşturuyor. Yolsuzlukla mücadele edilmiyor. Varlık Fonu’nun denetimi sorunlu.

Ortamlarda “OECD bizi övüyor” diye duyarsanız haberiniz olsun yani.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları