Adamlarda oyun bitmiyor
Hüsnü Mahalli; Adam Obama’nın yanında sekiz yıl çıraklık, kalfalık ve ustalık eğitimini başarıyla tamamlamıştı. Öyle olmasaydı başkan yapılmazdı. Nitekim ilk Müslüman ülke Türkiye’yi ziyaret eden Obama’nın tersine adam telefonla bile aramıyor.
Tam barışacakları beklenirken yeniden kavgaya tutuştular.
Yahudi lobilerini memnun etmek için İran’dan yeni tavizler almanın hesabını yapan Başkan Biden söz vermesine rağmen Trump’ın çekildiği Nükleer Anlaşma’ya geri dönmedi. Bu da yetmedi uçaklarını göndererek İran destekli Suriye’deki milislerin kamplarını bombaladı.
Tam bir provakasyon.
Tahran ise “Anlaşma’ya dön ve tüm yaptırımları kaldır yoksa uranyum zenginleştirmeyi sürdürürüm” dedi ve dediğini yapıyor.
Rusya ve Avrupalı ülkeler aracı ama şimdilik işe yaramıyor.
Taraflar karşılıklı olarak oyun oynuyor.
Başkanlığının ilk günlerinde Suudi Arabistan ve BAE’ya “Yemen Savaşı’nı durdurun” diyen Biden bir ay geçmesine rağmen bu konuda ciddi bir adım atmadı.
Önceki akşam Kaşıkçı cinayetiyle ilgili CIA raporunu açıklayan Biden, Kral’ın oğlu Muhammed’i suçladı ama ona yönelik hiçbir karar almadı.
Büyük olasılıkla pazarlıklar başlayacak ve Biden alabildiği kadar tavizi Prens Hazretleri’nden alacak.
Trump da öyle yapmıştı.
Atlayıp Riyad’a gitmiş ve 350 milyar dolarlık anlaşmalara imza attırmıştı.
Kişisel olarak kendisi ve damadı Jared Kushner’in kaç milyar kaptıkları bilinmemektedir.
Buna kapitalist ve emperyalist beceri diyorlar.
Adamların kirli oyunları bitmeyecek.
Bakalım Türkiye için nasıl bir tezgah hazırlıyorlar.
Bir çok liderle telefon görüşmesi yapan Başkan Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı henüz aramadı.
Büyük olasılıkla Erdoğan ve Türkiye’nin artı ve eksilerini toparlamaya çalışıyordur.
Hangi konuda nasıl bir taviz alacak ve karşılığında ne verecek?
Kolay değil çünkü karşısında ne yapacağı belli olmayan bir Erdoğan ve Türkiye gibi stratejik öneme sahip bir ülke var.
Konular ise saymakla bitmez.
Rusya ile ilişkiler, S-400, Karadeniz, Kafkaslar, Orta Asya, Ege, Yunanistan, Kıbrıs, AB, onlarca detayıyla Suriye, bir o kadar detayla Irak, Katar’daki üsler, karmaşık ilişkileriyle İran, daha karmaşık denklemleriyle Libya, Somali, Balkanlar, ılımlı ve ılımsız İslamcı hareketlerle ilişkiler, FETÖ, Zarrab, Halk Bankası, yaptırımlar ve daha neler neler…
Örneğin Başkan Biden’ın çok önemsediğini söylediği demokrasi, insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü konuları…
Çok zor ve çetin pazarlık.
Kimin kime ne kadar ihtiyacı varsa o istenen tavizleri verecek.
Daha açık bir ifadeyle içerde ve dışarıda çok ciddi ve karmaşık sıkıntılarla karşı karşıya olan Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sıkıntılardan kurtulmak için Biden’ın bazı isteklerini kabul edebilir.
Örneğin acil mali yardım karşılığında S-400 konusunda geri adım.
Bu olabilir ama bazı istekler Erdoğan’ı zorlayabilir.
Örneğin Başkan Biden “PYD/YPG’yi tehdit etmekten vazgeçin” diyebilir.
Trump’ın o meşhur mektubunda dediği gibi.
Suriye demek Rusya ve İran demek.
Daha önemlisi Suriye ve Lübnan’dan dolayı İsrail demek.
Döndü dolaştı konu yine İsrail’e geldi.
ABD’nin klasik, geleneksel ve asla vazgeçilmez müttefiği.
Başlangıçta bu konuda farklı davranacak gibi tavır sergileyen Biden 21 Mart’ta yapılacak İsrail seçimlerini bekliyor olabilir.
Ya da bu seçimlerde Netanyahu’nun gitmesini bekliyordur.
Tıpkı Erdoğan gibi.
Belki de Biden İsrail ile Türkiye’yi barıştırıp İran’a karşı kullanmak ister.
Belki de Biden Menderes döneminde olduğu gibi Türkiye’yi İsrail kadar ABD’nin stratejik müttefiği yapmak ister.
Belkiler çok.
Hangisi tutar bilinmez ama seçeneklerin hemen hemen tümü Türkiye için riskli.
Tercih Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın.
Ya Biden’la dost olup iyi geçinecek ve istediği her şeyi ABD’den alacak ya da Biden’ın isteklerine ‘hayır’ diyerek kavgaya devam edecek.
Ya da şimdiye dek olduğu gibi kendi bildiklerini yaparak oyalama taktiğine devam edecek.
İşe yarar gibi görünür ama sonunda işler karışır.
Şimdi olduğu gibi.
Üstelik bu kez karşımızda Trump gibi deli biri değil Biden gibi kurnaz bir başkan var.
Adam Obama’nın yanında sekiz yıl çıraklık, kalfalık ve ustalık eğitimini başarıyla tamamlamıştı.
Öyle olmasaydı başkan yapılmazdı.
Nitekim ilk Müslüman ülke Türkiye’yi ziyaret eden Obama’nın tersine adam telefonla bile aramıyor.
Kesin bir numara çeviriyor!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları