Adım adım karanlık
Hüsnü Mahalli: Suudiler dünyanın neresinde olursa olsun İslamcı parti, örgüt, dernek, cami, cemaat, grup ve oluşumlara para akıtmaya başladı ve lider ve yöneticilerini Suudi okul ve kurumlarında okuttu ve çalıştırdı.
1923’te Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’ni kurunca, laik düşüncenin bölge halklarını etkilemesinden korkan İngilizler önlem almaya karar verdi.
Aydınlığa karşı karanlık gerek.
1924 gerici ayaklanmalarıyla Mustafa Kemal’ın önünü kesemeyen İngilizler 1928’de Mısır’da Müslüman Kardeşler Örgütü’nü kurdurdu.
İkinci Dünya Savaşı bitince bu kez sahneye ABD çıktı.
13 Şubat 1945’te Başkan Roosvelt Kızıldeniz’de Mısır Kralı Faruk’la buluştu ve ‘Artık patron benim’ dedi.
Ertesi gün Suudi Kral Abdülaziz’i çağıran Roosvelt 14 Şubat Sevgililer Günü’ne uygun krala karşı duygusal davrandı ve ona bir uçak hediye etti.
32 karısıyla çölde yaşayan Kral hediye uçağa çok sevindi ve ‘Emrindeyim Patron’ dedi.
Arap coğrafyasının iki önemli ülkesi Mısır ve Suudi Arabistan kralları Faruk ve Abdülaziz artık ABD’nin istediği her şeyi yapmaya hazırdı ve yaptılar.
Her ikisi Osmanlı’dan, Türklerden ve tabi ki Atatürk’ün laik Cumhuriyeti felsefesinden nefret ediyordu.
Suudilerin çok parası ve tehlikeli Vahabi mezhepleri vardı.
Sovyetler Birliği, Komünistler, Laikler ve demokrasiye karşı etkili iki silah.
Çok iyi kullanıldı.
Suudiler dünyanın neresinde olursa olsun İslamcı parti, örgüt, dernek, cami, cemaat, grup ve oluşumlara para akıtmaya başladı ve lider ve yöneticilerini Suudi okul ve kurumlarında okuttu ve çalıştırdı.
2010 yılına kadar en az 300 milyar dolar harcadılar.
Bağnaz, çağ dışı, ilkel ideolojileri yaymak için.
İçi boş, toplumları karanlıklara sürükleyecek ‘Made in ABD’ türü bir İslam.
Nitekim de başardılar.
1980’de Afganistan’da İslamcı Mücahit gruplar kuruldu o da yetmeyince yanlarına bonus olarak Kaide verildi.
Suudi vatandaşı Usame Bin Ladin CİA, Pakistan, BAE ve Suudi istihbaratının desteğiyle ‘kahraman’ oldu.
ABD dostu Katar emirinin televizyonu El-Cezire her gün adamın kasetlerini yayınlıyordu.
Kaide ideolojisi bölgede yayıldı.
CİA 1996’da Taliban’ı Kabil’de iktidara taşıyınca işler daha da karıştı.
Meğer Taliban ve Kaide Amerikan düşmanıymış!
Yersen!
Millet yutsun diye 11 Eylül saldırısı oldu.
Çok kızan(!) ABD yine Suudi parasıyla Afganistan ve Irak’ı işgal etti.
Bölge allak bullak oldu.
‘Emperyalist işgale karşı mücadele’ için bir ideoloji gerekiyordu.
Onu da CİA buldu: Allah yolunda Cihat.
2011 Arap Baharı’nda olduğu gibi.
Komünistler bitmişti ama laikler hala bu coğrafyada vardı.
Plan ve Proje çok netti:
Libya, Mısır, Tunus, Irak, Suriye ve Irak ve tüm bölgede Laik düşünceler BOP çerçevesinde ortadan kaldırılmalıydı.
IŞİD, NUSRA ve benzeri yüzlerce katil örgüt bunun için kurdurdu.
Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘İslamcı AKP’si herkese model gösterildi!
Havaya giren AKP bu işe çok heveslendi.
Coğrafyamızın zavallı İslamcıları ne kadar da saflar!
ABD’nin kendilerine demokrasi ve özgürlük getireceğine inanmışlardı.
ABD’nin bize layık gördüğü tek şey zifiri karanlıktır.
1945’ten bu yana bu hep böyle olmuştur.
74 yıldır ve daha bir o kadar var.
Arap Baharı ile içi boş, bağnaz ve ilkel dini inanç ve davranışlar yaygınlaştırıldı.
İslamcı örgütlerin kontrolündeki bölgelerde çocuklar bu yönde eğitim görüyor, kadınlar çarşaflara zorlanıyor, erkeklerin beyinleri yıkanıyor ve her yerde insanlar hurafe ve safsatalara inandırılıyor.
Yoksulluk ve cehalet işi kolaylaştırıyor.
Adım adım karanlık.
Beş gündür Deyrezor bölgesinde teslim olan IŞİD’çileri izliyorum.
Aralarında çok sayıda Türk var.
Dünyanın bir çok yerinden gelmişler:
Çeçen, Uygur Türkü, Özbek, Alman, Fransız…
Orta çağdan çıkıp gelmiş tipler ve hiçbiri pişman değil.
Şaşıracaksınız ama özellikle kadınlar.
Gözleri bile görünmeyen siyah çarşaflı kadınlar karanlık dünyada yaşamayı tercih ediyorlar.
Bakalım CİA bunları nerede nasıl kullanacak.
On binlerce ruh hastası.
Bir zamanlar Suriye ve Irak’ın yarısını yönetiyorlardı.
ABD öldürmemenin karşılığında adamların Irak ve Suriye’den çaldığı 20 ton altın ve paha biçilmez tarihi eserleri alıp götürdü.
IŞİD lideri Halife Bağdadi de tarihi eserler(!) arasına karışmış olabilir.
Bir gün İstanbul’da ortaya çıkarsa hiç şaşırmayalım.
CİA’nin Başkanı Gina Abla bu işleri çok iyi becerir.
Hatırlayın Şubat 1998’de Öcalan’ı Ecevit’e vermiş Mart’da Fetö’yu alıp götürmüştü.
İkisiyle 20 yıl uğraşılıyor.
Ya Üçüncüsü!
ÜYE YORUMLARI
Facebook Yorumları
Hiç kafa karıştırmadan, çok kısa, net ve berrak...olan biten bundan ibaret, GDO lu İslam ile sağlıklı, mantıklı, fikri ve vicdanı hür, birey olarak kalabilmeyi başarmış, normal, takva sahibi, İslam’ı kurtaracak olan seküler İslam anlayışını ortadan kaldırmaya dayalı yüz yıllık planlar...Hiç kafa karıştırmadan...
Yolda
Hüsnü mahalli kafa karıştırma uzmanı