loading
close
SON DAKİKALAR

Akil İnsanlar

Hüsnü Mahalli
Tarih: 29.04.2020
Kaynak: Hüsnü Mahalli - Korkusuz

Hüsnü Mahalli; İnsanların yalnızca Akil İnsanlarına değil, direkt olarak onların akıllarına güvenmek gerek. Akıl az gelirse vicdan ne güne duruyor! Yani “Ben senin sağlığın için sokağa çıkmıyorsam sen de benim bu tavrıma saygının gereği olarak çıkmayacaksın”. Bunun adı toplumsal dayanışma.

Yedi yıl yirmi dört gün önce, yani 4 Nisan 2013’te Başbakan Erdoğan, Akil İnsanlar Heyeti diye bir gurubun kurulmasına karar verdi.

Heyet içinde yer alan ve sayıları 63 olan Akil İnsanlar; toplumun farklı siyasal, sosyal ve kültürel kesimlerini temsil ediyorlardı.

Amaçları Barış Süreci ile Kürt sorununu çözmeye çalışan hükümete yardımcı olmaktı.

Heyete karşı çıkan da destek veren de oldu.

Heyet kurulduğunda 17/25 Aralık yaşanmamış ve AKP-FETÖ kavgası henüz başlamamıştı.

Heyet kurulduktan iki yıl sonra, yani Haziran 2015 seçimlerinde AKP’nin yenilmesiyle Barış Süreci bitmiş ve bir yıl sonra da 15 Temmuz 2016’da FETÖ’nün başarısız darbe girişimi yaşanmıştı.

Sonrası bildiğiniz hikaye…

16 Nisan Anayasa Referandumu ve Haziran 2018 seçimlerden sonra Recep Tayyip Erdoğan mutlak yetkilerle Cumhurbaşkanı oldu.

Peki Akil İnsanlar Heyeti şimdi nerede?

Bu insanların akıllarına ne oldu?

Bunların temsil ettiği kesimler şimdi ne alemde?

Peki Barış Süreci’ne ne oldu?

Kürt sorunu çözüldü mü?

Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan 50 bin PYD/YPG/PKK militanı nereden geldi?

Ya bölgedeki Amerikalılar!

Müthiş öngörü.

Son on yılda her konuda olduğu gibi.

Birçok heyet yani kurul oluşturuldu ama hiçbir konuda sonuç alınmadı.

Gizli olanları da biz bilmiyoruz.

Gelelim bugünlere…

Korona ile ilgili oluşturulan Bilim Kurulu’na…

Kurulun kurulması, çalışma yöntemi, tavsiyeleri ve benzeri konularla ilgili başlayan tartışma devam edip gidiyor.

Kurul’un Türk Tabipler Birliği ile ilişki kurmaması ya da düşünce ve önerilerini dikkate almaması çok ilginç.

Yaklaşık 50 gündür konuyla ilgili medyaya konuşan uzman hocalar, çoğu zaman Kurul üyelerinden farklı değerlendirmelerde bulunuyorlar.

Özellikle alınması gereken önlemler ve açıklanan istatistikler konusunda.

Hepsi de Akil İnsan ama anlaşılan bakış açıları farklı.

Aynı dalın iki uzmanı farklı şeyler söyleyince ister istemez kafalar karışıyor ve güven sarsılıyor.

“Öngörüleri böyle” diyeceğim ama olmaz, çünkü tıp müspet yani pozitif bir bilimdir. Barış Süreci ise sübjektif, çünkü sosyal bir konudur.

Örneğin Kürt sorununun çözümü için iki siyaset bilimcisi profesör farklı şeyler söyleyebilir ama iki kalp cerrahı yüzde doksan tıkanmış bir damara stent takılması konusunda fikir ayrılığı içinde olamazlar.

Anlayacağınız bu Kurul işleri biraz karışık.

Kendi aralarında hiçbir konuda anlaşamayan Arap ülkeleri, “Bir sorunun çözümünü istemiyorsanız kurula havale edin” derler.

Özellikle Yüksek İstişare kurullarına.

Hemen hemen tüm sultan, emir, başkan ve başbakanların oluşturduğu ve üyeliğine kendi adamlarını atadıkları kurullar.

İstişare yani danışılmak üzere göreve atanırlar ama onlara kimse bir şey danışmaz.

Danışılsa da cesaret edip doğruları söylemezler.

Durduk yerde “patronu” kızdırmanın ya da moralini bozmanın bir alemi yok.

Patronların da kendi hayal dünyasında mutlu yaşama hakları vardır!

Ülkeler yıl sonu bilançosunu açıklamak zorunda olan şirketlere benzemez.

Bir iki yıl zarar gösterebilirsiniz ama iflasın eşiğine geldiğinizde kurtuluşunuz imkansız olur.

Çare şeffaf olmakta.

Herkes, her şeyi doğru bir şekilde bilsin görsün.

Örneğin şimdi yaşadığımız korona belası konusunda.

İnsanların yalnızca Akil İnsanlarına değil, direkt olarak onların akıllarına güvenmek gerek.

Akıl az gelirse vicdan ne güne duruyor!

Yani “Ben senin sağlığın için sokağa çıkmıyorsam sen de benim bu tavrıma saygının gereği olarak çıkmayacaksın”.

Bunun adı toplumsal dayanışma.

Herkesin herkesi kollaması.

Tersini yapanlar varsa onlarda bir sorun var demektir.

Sorunları olanların sayısı çoğaldıkça toplumsal heyecan ve dayanışma azalır.

O zaman da hiçbir kurul, bu sorunu çözemez.

Her şeye bir tek adam karar veriyorsa Kurul ya da kurulların üyesi Akil İnsanlar’ın sayısı ve niteliği hiçbir şeyi değiştirmez.

Çünkü o tek adam her şeyi düşünmekten yorulur sonra da yanlış kararlar alır.

Bazen de hafıza kaybına uğrar.

Tükenmişlik sendromu dedikleri depresyon hali!

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları